D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Şah Fırat ve Mat Fırat!

Şah Fırat ve Mat Fırat!

İki ameliyat veya “operasyon”... Biri TSK tarafından yapıldı: Şah Fırat. Osmanlı köklerimizin efsanesi Süleyman Şah’ın daha önce nakledilmiş kabrinin yeri bir daha değiştirildi.... Bunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekiyor elbette. Fakat önce “mat Fırat”ı konuşalım. 

Çözüm sürecinin almadan verme süreci olduğu hususundaki kanaatler güçleniyor ve yaygınlaşıyor. Başta ne söylenmişti: “PKK silahlı unsurlarını sınırların dışına çıkaracak...”

“Bu yapıldı” diyen varsa beri gelsin! 

Bu yapılmadığı halde, hükümet bütün yapılması veya yapılmaması gerekenleri yaptı. Söylenen şu: Belediyeler eliyle yönetim adeta PKK yandaşlarına terk edildi. Güvenlik güçleri meydanı “yerel savunma güçleri”ne bıraktı. Öyle yerler var ki, bunların astığı astık, kestiği kestik. Bu hava içinde “Hendek kantonları” türetildi, insanlar öldürüldü. Dindar Kürtlerin siyasî partisi, PKK’nin hedefi oldu ve birçok şehirde saldırılara maruz kaldı. 

Kantonlaşma sürcecinin hendeğe ihtiyaç kalmaksazın batıda İzmir gibi şehirlerde üniversitelerde yürürlüğe konulması fazla dikkat çekmedi bu havada. Bir takım densizler gemi azıya aldılar, propagandalarını üniversite merkezlerinde yoğunlaştırdılar. Bu anormallik neden görülemedi? Çünkü bazı yumuşakçalar İmralı’daki zatın ağzına bakan bir Türkiye imajı oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. 

Öyleyse mesele ne? 

Madem ki, bu zorunlu “muhatap” bir süre sonra serbest bırakılacak, hatta siyasi hayata müdahil olacak, bu paçavraların bu kadar ileri hatlara taşınmasında bir mahzur yok!

Bu böyle mi görülüyor?

Böyle görülmüyorsa nasıl görülüyordur? 

İzmir’de gencecik bir evladımızın öldürülmesi asla geçiştirilemeyecek ve önemsizleştirilemeyecek bir hadisedir. İşe bakın: Gencin adı Fırat! Fırat isimli genç, orada üniversite yönetiminin ve güvenlik güçlerinin göstermesi gereken hassasiyeti göstermiştir. Bu da onun hayatına mal olmuştur. 

Bu şehadetin adım adım geldiğini bilenler söylüyor. Türkiye’nin partisi olacağını, barajı böylece aşacağını ilan eden HDP’nin eş başkanı ne buyuruyor? “Hükümetin tezgâhı!” Senin adamlarını hükümet mi yönlendiriyor yani? “Bir kişi MHP’lidir diye kıymetsizdir diyemezsiniz” buyurmuş. Böyle diyenler kim olabilir? 

Manzaraya bakarak şunu beklemeliyiz: PKK üç hafta mı desek, üç ay mı desek, üç vakit içinde şansını şehirleri ateşe vererek bir daha deneyecek. Bahane var: İç güvenlik paketi. Konjonktür de buna müsait. IŞİD’e karşı silah arkadaşlığı ettiği ABD ve bilhassa İsrail en baş destekçileri. Şu sıralar hem İsrail’in, hem ABD’nin Tayyip Erdoğan karşıtlığı en üst seviyede. 

Bir cezalandırıcıya ihtiyaç var. 

Türkiye için bunun PKK olması şaşırtıcı sayılabilir mi? “Mat Fırat”tan “Şah Fırat”a dönelim....Süleyman Şah türbesinin yeri bir daha değiştiriliyor. Birincisinin makul görünen bir mazereti vardı. O’nun asıl yeri Caber kalesidir. Ve oraya “Türk mezarı” denilir. 

Ne diyor Muallim Naci: Ey mezar-ı Türk! Safvethanesin/Habgâh-ı şahsın, şâhânesin. Ey Türk mezarı! Saflık evisin/Şahın uyuduğu yersin, şaha mahsussun!

Bahane “Barajdan ötürü kabir sular altında kalacak” idi. Caber kalesinin şu ana kadar sular altında filan kalmışlığı yok. Orada ısrar edilmeliydi. Hadi diyelim ki, iki devlet uzlaştı, böyle bir yer değişikliği yapıldı. Artık bulunduğu yerde ipkası esastı. Eğer bu konuda bu kadar esneksek, türbeyi taşınabilir yapalım. Tekerlekler üzerinde istediğimiz yere koyalım! Zaten şimdi düşünülen yer sınırın bitişiği! Canımız ister içeri alırız, istemez sınırın ötesine geçiririz!

Bunu elbette hükümetin zaruret hali ile ilgili gerekçelerini bilmeden söylüyoruz. Mes’ul mevkide olanlar, o mevkiin şartlarında konuşur. Bizim böyle bir mecburiyetimiz yok ve ideal olanı birileri söylemeli!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi