Kiralık Silahtan Kiralık Orduya!
Esat hanedanlığı uzmanı İngiliz gazeteci Patrick Seale, Suriye’de süren trajedinin sonunu göremeden sırlarına ortak olduğu baba Esat’a kavuştu!
Esat hanedanlığı uzmanı İngiliz gazeteci Patrick Seale, Suriye’de süren trajedinin sonunu göremeden sırlarına ortak olduğu baba Esat’a kavuştu! Son ana kadar İngiliz tacı adına olsa gerek Esat ailesine bağlı kaldı ve sadakatini sürdürdü. Bununla birlikte bölgeyi iyi bilen Patrick Seale’in hakikatin bazı yönlerine ışık tutan kitapları var. Bunlardan birisi ‘Abu Nidal, a gun for hire/Ebu Nidal: Kiralık Silah’ adını taşıyor. Alanında önemli bir kitap, günümüz için de ufuk açıcı. Ebu Nidal solcu olmasına rağmen bazı özellikleri nedeniyle son yıllarda ortaya çıkanIŞİD’in selefi sayılabilir. Soldan da olsa öncülü, selefidir. İdeolojileri farklı olsa da yöntemleri aynıdır. Ebu Nidal, Filistin davasının tasfiyesine, IŞİD ise İslamcılığın tasfiyesine hizmet etmektedir. İkisi de kurmacadır. IŞİD hareketi halef olarak hem kurmaca hem de sızmalarla maluldür. Sayılan her iki falsosu olmasa bile, yöntemi falsolu ve defoludur. ‘Keskin sirke küpüne zarar’ misali vahşiyane yöntemi kendisine ve temsil ettiği varsayılan kesimlere büyük zarar vermektedir.
Ebu Nidal, temsil ettiği Filistin davasına nasıl zarar verdi? 1970 yılında Ürdün’de Filistinli fedai hareketlerin tasfiyesi, Kara Eylül olayları ile başlamıştır. Bu olaydan intikam almak amacıyla Kara Eylül diye bir örgüt kurulmuştur. Daha sonra bu örgütün başka bir kolu veya dalı da Ebu Nidal örgütü olarak sivrilmiştir. Baştan beri şiddet düşkünü ve lejyoner tavırlarıyla dikkat çekmiştir. 1972 Münih Olimpiyatlarındaki eylemde 11 İsrailli sporcuyu öldürmüştür. Asıl ses getiren eylemi ise bundan 10 yıl sonra (1982) İsrail’in Londra büyükelçisine yönelik suikast girişimidir. Kimileri bu olaya İsrail’in bir tertibi dese de bu olay, İsrail’in Beyrut’u işgalini ve Sabra ve Şatila katliamlarını tetiklemiştir. Bu olaydan sonra Ariel Şaron Beyrut Kasabı olarak ünlenmiştir. İster Ebu Nidal ismi kullanılsın isterse bizzat Ebu Nidal tarafından gerçekleştirilsin; Londra suikast girişiminin Filistin Kurtuluş Örgütünün veya Filistin direnişinin Lübnan’dan tasfiyesi sürecini başlatmıştır. Kara Eylül hadisesi Filistin davasını veya fedailerini Ürdün’den tasfiye ederken Ebu Nidal’in söz konusu teşebbüsü de Filistin davasının veya fedai hareketlerinin Lübnan’dan tasfiyesine hizmet etmiştir. Şaron ve İsrail yönetimi Filistinli fedailerin kökünü Lübnan’ın güneyinden kazırken onların bu adımını bir yıl sonra baba Esat kuzeyde; Trablusşam’da tamamlamıştır. Arafat ve arkadaşları Yunan bandıralı gemilerle Tunus’a tahliye edilmiştir. Bu tahliye ile birlikte Filistin davası Lübnan’dan tasfiye edilmiştir.
Filistinlilerin boşluğunu zamanla güneyde Hizbullah doldurmuş ve direniş ekseni edebiyatıyla Sünni dünyanın gönlünü ve zihnini İran namına kazanmaya çalışmıştır. Hizbullah, Filistinli fedailerin yeniden güneye yerleşmelerine izin vermemiş ve böylece direniş edebiyatını tekeline almıştır. Ebu Nidal kim daha fazla verirse onun taşeronu ve paralı askeri haline gelirken Hizbullah da İran’ın bölgesel taşeronu olarak serpilmiştir. Kısaca, günümüzde IŞİD hem eylemleriyle hem de siyasi mühendisliğe konu tavırlarıyla bize hem Ebu Nidal hareketini hem de Cezayir’de cuntanın taşeronu GIA’yı hatırlatmaktadır. GIA da başta Cezayir istihbaratı olmak üzere yerli ve yabancı istihbarat örgütlerinin sızdığı ve cirit attığı malul ve şaibeli bir yapıdır. IŞİD’in iki misyonu vardır. Terör odağı olarak Arap Baharının yüzeye çıkardığı İslami hareketlerin tasfiyesine hizmet etmek, ayrıca buna ilaveten ABD’nin bölgeye daha kolay yoldan avdetini, bölgeyi yeniden dizayn etmesine imkan verecek gerekçeyi sağlamaktır. IŞİD bu haliyle geçmişte ABD’ye hizmet ettiği gibi günümüzde de kaldığı yerden devam etmektedir. Umumun zaferini özeline ve tekeline alarak çarçur etmiştir. 2003 yılında Irak’a yönelik Amerikan işgali büyük bir dirençle karşılaşmış ve direniş karşısında ABD gerilemiş ve bölgeye yönelik planlarını askıya almıştır. Bununla birlikte, Ebu Musab Zerkavi ve Ebu Ömer Bağdadi döneminde Irak Kaidesi veya İslam Devletinin hekimane veya akıllı olmayan davranışları sebebiyle Irak Sünni bölgesindeki aşiretler desteklerini Sahavat/Uyanış birliklerine kaydırmışlardır. Kısaca, ABD ve müttefiklerine karşı kazanılan zaferi Ebubekir Bağdadi’nin selefleri nobran ve keskin yaklaşımlarıyla harcamışlardır.
9/6/2014 Musul baskını ve Sünni üçgendeki hareketlenme de geniş katılımlı koalisyonla birlikte aynı sonuca dökülüyor. IŞİD ne Erbil ne de Bağdat’ı alabildiği gibi girdiği Kobani’de de tutunamadı. 2007 yılından kalma sürdürdüğü yanlış tarzla birlikte Sünnilerin kazanımlarını bir kez daha tehlikeye atmış oluyor. Yanlış hal ve harekatıyla karşı koalisyona meşruiyet sağlıyor. Apocalyptic/kıyamet haberlerinden meşruiyet devşiren IŞİD’in dayandığı bu kıyamet haberlerinin sıhhatini ve vukuunu teslim etsek bile kendisi doğru aktör mü ve doğru tarafta mı duruyor? Kendisinden nasıl bu kadar emin olabiliyor? Hazreti Ömer bile döneminde kazanılan zaferlerden dolayı istidrac şüphesine düşmüştür. Tebliğ Cemaatinin kurucusu Muhammed İlyas Kandehlevi gibi zevat da öyledir. Kısaca IŞİD temsil ettiğini düşündüğü kitlenin düşmanları için işlevsel ve yararlı bir örgüttür. Ebu Nidal, Filistin davasının tasfiyesine hizmet ettiği gibi IŞİD de daha geniş zeminde Sünni odaklar için aynı işlevi görüyor. Ebu Nidal ve IŞİD kurmaca paralel, iki örgüttür. Ebu Nidal’den IŞİD’e; yahut kiralık silahtan kiralık orduya…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.