Ben Hakan Fidan'ı Kastetmedim
Geçen haftaki sohbetimde söylediğim sözleri Hakan Fidan için söylediğim şeklinde haberler yaptılar. Ben yöneticilerimize hayırlı müsteşarlar nasip olması için dua ettim. Hakan Fidan’ı kastetmedim. Onu tanımam etmem. Hakkında menfi bir bilgim de yoktur.
Her konuştuğun lafın altından bir mana çıkararak “Bunu şuna dedi, öbürünü buna dedi” diye haber yapıyorlar. Hâlbuki bu adamlara şunu demek lazım: Ben isim vermekten çekinen bir adam değilim. Huyumu bilen biliyor.
Zaten diğerlerinden en büyük farkım isim vermem. İsim verdiğim içinde mektup adrese gidiyor. Herkes kimin ne mal olduğunu tanıyor.
HİÇ ALAKASI YOK
Geçen hafta hiç alakası olmamasına rağmen “Hakan Fidan’a beddua etti” dediler. Böyle bir şey yokken nerden çıktı bu?! Bir defa ne bedduası bu?! Siz beddua mı görmediniz. Beddua “Ocakları batsın, çocukları ölsün, zürriyeti kesilsin, evleri yansın” şeklinde olur. Ben nerde beddua yaptım?! Ben “Yöneticilerimize hayırlı müsteşarlar nasip eyle” dedim. Ne var bunda? Mekke ve Medine’de okunan hutbeler dâhil krallar bile gocunmuyor bundan.
Bizimkiler niye gocunsun?
BEDDUA ANLAMI TAŞIMAZ
Memnun oluyorlar bize dua etti diye. Çünkü Mekke ve Medine’deki her Cuma hutbesinin değişmeyen dualarından biri “Ya Rabbi kralın sırdaşlarını salihlerden eyle” duasıdır. Bunu Mekke ve Medine’ye gidip de Arapça anlayan herkes bilir. “Ya Rabbi yönetici kimse ona hayırlı, salih sırdaşlar, müsteşarlar nasip eyle ki onu hayra teşvik etsinler, şerlerden men etsinler.” Bu duayı bizim yöneticilerimiz için de yapabiliriz. Gönül rahatlığıyla yapabiliriz. Beddua anlamı taşımaz.
PARTİLER ÜSTÜ KALACAĞIZ
Her zaman bu duayı yapalım. Çünkü yöneticinin salahı bütün ümmetin salahıdır. Onun fesadı bütün ümmetin fesadıdır. Yöneticiyi yanlış yönlendirenler bütün ümmeti İslam’a zarar verir.
Hele Türkiye gibi bir ülkede daha fazla zarar verir. 50 küsür İslam devleti gözünü açmış, buraya bakıyor. Bütün mazlumlar, muhtaçlar buraya sığındı. İslam âlemi zor durumda. Burayı sıkıntıya sokmak, bütün İslam aleminin yardımını, damarını, suyunu kesmek gibi olur. Onun için bizim buraya ancak dua etmemiz gerekir.
Fitnenin ne gereği var.
Ben siyasetten anlamam.
Efendi Hazretlerimizin “Biz Sami Efendiyle karar aldık. Partiler üstü kalacağız” diye sözü var. Biz siyasete girmeyeceğiz.
KOLTUK DERDİNDE DEĞİLİZ
Allah bizi yönetenlere hayır versin. Biz koltuk derdinde değiliz. Biri geliyor “Ben aday olacağım. Bana dua et” diyor. Dua bedava ederim. “Oraya telefon et, buraya telefon et” diyorlar. Yahu nasıl telefon edeyim vekil olacaksın diye?!
Senin vekillikten kaçman lazım. Bana başvekillik teklif etseler vallahi billahi kaçarım. İmamlıkta öyledir. “Bir at bulsan müezzinliğe koş, bir at bulsan imamlıktan kaç” demişler. Bunlar sorumluluk gerektiren işler. “Vavlardan sakının” buyruluyor.
Ne demek bu?
Yani başı vav ile başlayan kelimelerin medlulünden sakının demek. Vekalet, vekillik gibi.
Kaç bin kişinin vekili oluyorsun Meclis’e.
Sen bunu yapabilecek birikimde misin? Altyapın var mı?
Allah hayırlılara adaylık nasip etsin. Hayırlılara seçilmek nasip etsin. Şerlerden ümmeti muhafaza etsin. Benim duam böyledir.
ŞİA TEHLİKESİNE DİKKAT
Bizim bir beklentimiz yoktur. Biz “Ehl-i Sünnet olmayan adamlar içeri girerse kazık yersiniz. Aldanırsınız, aldatılırsınız” dedik. Bakın evvelce darbeler oldu. Sivil darbeler oluyor. İçerde karışıklıklar oluyor. Hep uyardığımız konular. Şimdi biz yine uyarıyoruz. “İran ve Şia tehlikesine dikkat edin” diyoruz. Çünkü bu tehlike mevcut.
İLMİM YOK
Biz “Ya Rabbi bunlara adaylık nasip etme” dedik. Hakan Fidan’ın Şia ile bir irtibatını ben bilmiyorum ki. Benim o hususta hiçbir bilgim yok. Bilgim olmayan adamı nasıl kast edeceğim. İlmin olmayan bir konuda yorum yapmak caiz değildir. İlmim yok. Veri yok. Bir şey bilmiyorum. Herkes bir şey söylüyor.
Müsteşar deyince adam MİT Müsteşarını anlıyor. İslam’a göre müsteşar istişare yapacağın, akıl danışacağın adam demektir. Bu adam dinine, diyanetine güvenilen adam olacak.
dua ediyoruz
Reis-i Cumhur’un müsteşarları var, Başvekil ’in müsteşarlar var, bakanların müsteşarları var. Aşağı doğru indiğimizde belediye başkanının bile Türkçe anlamıyla danışmanı var. Bunlar dinlerine, diyanetlerine bağlı salih insanlar olursalar, istişareyi doğru verirler. Yöneticiler de doğru verilen istişareye uyarsalar, doğru yolu bulur
lar. Bu da vatana millete menfaat olarak döner. Biz bunu demek istiyoruz. Müsteşardan kastımız bir yerin müsteşarı değil ki yahu. Allah hayırlı danışmanlar nasip eylesin. Çünkü adamın Şiiler ile başka bir ülke ile irtibatı olursa, oradan para alırsa, şantaja boyun eğerse sana da gelir yanlış bilgi verir. Yönetici o bilgiyi sahaya inip toplayamaz. Mecbur danışmandan alacak. Dolayısıyla yanılma payı olur. Bundan dolayı müsteşarların hayırlı olması için dua ediyoruz.
HANÇERLENMESİNLER
Aday meselesine gelince onu da söyleyeyim. Bana geliyorlar “Şu adam Mustafa İslamoğlu’nun adamıdır” diyorlar. Bu adam aday olmuş. Geçen ki konuşmamın sebebi de buydu. Van’da aday adayları daha bunlar. Ben bu hususta kesin bir bilgiye sahip değilim ama
ciddi bir bilgi geldi. Bunun Hakan Fidan ile ne alakası var. Mustafa İslamoğlu konusundaki titizliğimi yedi düvel biliyor. Çünkü bu kişinin dış güçlerle irtibatına dair bilgiler var. Kendisi de zaten Sistani’yi falan ziyaret ettiğini söylüyor.
Şiaların imamlarıyla, Ayetullahlarıyla görüştüğünü kendisi söylüyor. Bunu kendi sesinden duydum. Dolayısıyla bu belli. Ben yöneticilerimizin yarın bir gün başkaları tarafından hançerlenmesini, Müslümanların birliğinin bozulmasını istemiyorum.
sattılar
Şia’nın durumu ortada. Ehl-i Sünnet’i, Suriye’yi sattılar. Bugün Suriye’de her gün bir tane İran generali gebertiliyor. Yani şuan Suriye’deki savaşı İran yönetiyor. Orada sabi sübyan perişan. Müslüman kadınların ırzına tecavüz ettiler. Camileri yıktılar. Kur’anları yaktılar. Halep’te falan Şia Kur’anları da yakıyor. Bunlar ne Müslümanı yahu?! Kendine ait olmayan Ehl-i Sünnet türbelerini yıkıyor.
MAALESEF HAKLI ÇIKTIK
Evvelce biz anlatıyorduk bazı köşe yazarları bize hak vermiyordu “Niye fitne çıkarıyorsun” diyorlardı. İran’ın Suriye’de Ehl-i Sünnet’e yaptığı görüldükten sonra biz haklı çıktık. Maalesef. Keşke haklı çıkmasaydık. Bu durum İran’ın Ehl-i Sünnet Müslümanları gâvurlara satacağını ve dünyanın gâvuru gelse bizi işgal etse memnun olacağını, hepimiz kesilsek doğransak memnun olacağını kesinlikle gösterdi.
Daha ne olacak arkadaş! 1 milyonu geçti Suriye’deki ölü sayısı. 800 bin kişi hapishanelerde. Buna Esed’in gücü yetmez ki normalde. Esed’e devlet olarak bu gücü veren İran.
ESED YAHUDİ’YE ZARARSIZ
Şimdi de Süleyman Şah türbesinin nakli için gidilip gelinmesine İran karşı çıkmış diyorlar. Ona ne?! Onun ülkesine mi girildi?! Ama adamın derdi başka. Çünkü Türk ordusu Suriye’ye girer de Esed devrilirse diye korkuyor. Çünkü Esed Yahudi ile iyi geçinmiş bugüne kadar. Hiç Yahudi’ye sıkıntı vermemiş. Golan Tepeleri de İsrail’in üstünden bakıyor. Esed devrilip Ehl-i Sünnet yönetim gelirse İsrail’e “Gazze’deki ablukayı kaldır veyahut yolu aç ilaç göndereceğiz” der. Esed dursun ki İsrail zulmünü devam ettirsin, mesele budur. Bunları güzel anlamak lazım.
AJAN TİPLİ ADAYLAR
İran tehlikesi ortada dururken, Ehl-i Sünneti zulüm ettikleri meydanda iken İran ile irtibatı olanların yönetim kadrolarına gelmelerine biz razı değiliz. Allah da razı değil. Ümmeti İslam’da razı değil. Bundan dolayı biz “Ya Rabbi bunlara adaylık nasip etme” diyoruz. Bu beddua değil, duadır. Yani bu kafada olan ajan tipli adamlara adaylık nasip etme. Bunun Hakan Fidan ile bir alakası da yoktur. Ben onu ne tanıyorum, ne biliyorum. O bir şey diyor, öbürü başka bir şey diyor. Tabiki MİT gibi bir yerin başında bu kadar durursan herkes senin hakkında bir şeyler der. Adam kendi de konuşmayınca, herkes konuşuyor. Ben bilgim olmayan kişiyi kastetmem. Caiz değil. Haram olur, iftira olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.