Müslümanların vebali Osmanlı’yı yıkanların boynunda
Bugün Ortadoğu, Balkanlar ve dünyanın herhangi bir yerinde Müslümanlara bir zulüm varsa hepsinin vebali Koca Osmanlı’yı yıkanların boynundadır.
Şu anda 50-60 tane devlet var. Bunların hepsi Osmanlı yönetiminde sütliman vaziyette yaşıyorlardı.
Balkanlarından tut bütün Ortadoğu huzur içindeydi. Bugün Ortadoğu, Balkanlar ve dünyanın herhangi bir yerinde Müslümanlara bir zulüm varsa hepsinin vebali Koca Osmanlı’yı yıkanların boynundadır.
Çünkü normal kâfir değildir onlar. 3 tane imkânı bozdular. Halifelik, temkin ve iktidar, korkuların emniyete tebdili ters döndü. Şu anda 1,5 Milyar Müslüman ne halde.
Osmanlı olsa Bangladeş’te hocayı asabilirler miydi? Fransa’da dans edemiyordu adamlar.
Kanuni buradan Fransa Kralı'na mektup yazıyor “Sizin memlekette kadınlı-erkekli sokak ortasından yapılan dans diye bir şey çıkmış. Bizim memlekete de bulaşma tehlikesi var. Orada o dansa son verin yoksa gelirim oraya” diyor.
Fransa’daki gâvur kral Kanuni’nin tebliğatından rahat dans edemiyor. Şimdi Fransız’ı bırak bütün gâvurlar evlerimizde, televizyonlarda dans ediyor. Adam kendi evinde dans edemiyordu. Onun için çok büyük vebal altına girdiler. Osmanlı’nın sadece ailevi sülalesini kastetmiyoruz. Ama son dönemde 600-700 seneden beri gelen hizmeti mahvettiler.
NE BÜYÜK EVLİYA
Şimdi başını-sonunu gel topla bakalım. Herkesin belası o sebep olanlara gidecek. Bütün Müslümanlar ezik durumda. Sultan Abdülhamid büyük evliyaullah. 30 küsur sene o kadar zor durumda iken gidiyorsun Filistin’e camiyi o yaptırmış. Başka bir yere gidiyorsun türbeyi o yaptırmış. Japonya’ya gidiyorsun bilmem ne yaptırmış. En zor zamanda dünyanın her yerine hizmet götürmüş. Ne büyük evliyaymış yahu! Hadis olmasa 2. Abdülhamid’in Fatih Sultan’dan da büyük olma ihtimali var. Ama Kanuni ve Yavuz’dan bile büyük diyebiliriz. Çünkü en zor zamanda yapmış. Mühim olan en zor zamanda zındıklarla uğraşmaktır. Her yerde hizmeti var adamın.
KILICIN HAKKINI VERELİM
İslam’ın cihadı var. Müşrikler Mekke’den kalkıp Uhud’a, Medine’ye kadar gelmişler. Senin vatanını işgal edecek. Sen burada kılıç kullanmayacak mısın?,
Ahmet Turan Alkan geçenlerde bir programda “Balkanlar'da Osmanlı hiç savaşmadı. Hep tahta kılıçlarla gittiler. Bütün millet onların ahlakından Müslüman oldu” diyor. Beyaz sakallı nurlu tipli de bir adam. Öbürü de “O kadar da değil yahu. Birkaç evliya teberrüken belki tahta kılıç kullanmış olabilir” dedi. Tarihle de hiç alakası yok. Çıkmışsın bu kadar milletin önüne, televizyonda konuşuyorsun, “Balkanlara kılıç gitmedi” diyorsun. Yahu kılıç olmadan olur mu?! Kılıçsız nasıl olacak?!
ÇADIRLAR EVLİYA DOLU
İstanbul’un fethinden sonra ulema, evliya, şeyhler hepsi Fatih Sultan Mehmet’i ziyaret etmişler. Biri “Sultanım biz şöyle havas çektik”, öbürü “Sabaha kadar kahhariye çektik” demiş. Herkes virtleri yapmış. Çadırlar evliya dolu tabi. Bütün tekkeler, dervişler orada. Hazreti Fatih evliyaları dinledikten sonra kılıcını bir çekmiş! “Kılıcın da hakkını verelim arkadaşlar” demiş. Yani “Sen dua ettin ama ben de bu kılıcı salladım” diyor. Ilımlı, ılımlı, ılımlı… Ne olacağız arkadaşlar!
“GEL DOĞRA BENİ”
İslam’ın cihadı var. Müşrikler Mekke’den kalkıp Uhud’a, Medine’ye kadar gelmişler. Senin vatanını işgal edecek. Sen burada kılıç kullanmayacak mısın yahu?! Nasıl bir iştir bu? “Gel ne yaparsan yap. Doğra beni” diye bir şey yok. Bizim ecdadımız böyle bir şey yapmadı. Cihadı hakkıyla işlediler.
Hazreti Fatih “İmtisâl-i ‘câhidû fi’llâh’ oluptur niyyetim /Dîn-i İslâm’ın mücerred gayretidir gayretim” diyor. Bugünkü Türkçe ile “Niyetim, Allah yolunda cihâd edenlere örnek olmaktır. Gayretim İslâm Dinini yüceltme gayretidir” diyor.
Abdestsizliğin necaset sayılması
Abdestsiz veya cünüp kimse, kendisine değeni pisletecek şekilde necis değildir. Nitekim Âlusî tefsirinde zikredildiğine göre, ayet-i celilede geçen: "Velâkin Allah sizi iyice temizlemek istiyor" kavl-i şerifindeki temizleme, bedenin tanzîfi (paklanması) manasında kabul edilmesine göre, taharet luğavîdir (temizlikten lügat manası kastedilmiştir). Yahut ayet-i celileden maksat: "Allah sizden günah kirlerini gidermek istiyor." demektir. Nitekim abdestin günahları nasıl döktüğü geride zikredilen hadis-i şeriflerde görülmektedir.
Dolayısıyla bu manaya göre taharet manevî olup, günahların giderilmesi manasındadır, pisliğin izalesi manasında değildir.
İTTİFAK KONUSUDUR
Zira hades (abdestsizlik)in necaset olmadığı ulema arasında ihtilafsız bir meseledir. Abdestsizlik hâline necaset denmesi, namaza engel olduğu manasında hükmî bir necaset olması itibarıyladır, yoksa abdestsize değen yiyecek ve içeceğin pis sayılması manasında değildir.
Nitekim abdestsiz kimsenin bedeni ıslak olup, elbisesinin vücuduna yapışması hâlinde, o elbisenin pis olmayacağı âlimler arasında ittifak konusudur.
Hatta birisi o ıslak elbiseyi giyerek onunla namaz kılsa bile namazı bozulmaz.
Ayet-i Kerime
Kâfir olarak ölenlerin yaptıkları işler, dünyada da, ahirette de boşa gider, Cehennemde devamlı kalırlar. [Bekara 217]
Hadis-i Şerif
Cihadın en kıymetlisi, zalim sultan yanında, doğru yolu gösteren bir söz söylemektir. [Tirmizi]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.