"Pijama ile karşılama"dan... Pijama ile götürülmeye!
Bakalım daha neler duyacak, daha neler göreceğiz... Hemen her gün "yeni iddialar" atılıyor ortaya... Öyle iddialar ki, tam da; "Bu iddialara muhatap olmaktansa, kendimi Taksim Meydanı'nda asarım" dedirtecek cinsten!.. Evet, Aydın Doğan hakkındaki iddialardan söz ediyorum... Kimi diyor ki; "Aydın Doğan'ı, Aydın Doğan yapan, CHP ve İş Bankası"dır, kimi de diyor ki; "Aydın Doğan, kâğıt kaçakçılığından 60 milyon dolar kazandı!"
Derken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'tan dün bir açıklama geldi: "Aydın Doğan, Hilton arazisi üzerinde ikinci bir Gökkafes yamak istiyordu, onun için izin vermedik!"
BİR GÜNDE BİR HİLTON KAYBETTİ!
Şu kısa kısa notları biraz açalım... Ama önce, Aydın Doğan'ın "çizilen karizma"sının ve "yıkılan imaj"ının kendisine kaç paraya patladığını söyleyelim...
Efendim; "Hilton da Hilton" diyen Aydın Doğan'a; Tayyip Bey'den sonra "piyasa"nın da fena vurduğu ve "Aydın Bey'in, bir günde bir Hilton kaybettiği" ifade ediliyor.
Salı günkü gazeteler şöyle yazıyordu:
"Aydın Doğan'ın, Başbakan Erdoğan ile polemiği pahalıya patladı. Doğan, kendi medyasından gördüğü desteği piyasalardan göremedi.
Borsa'da bayram havasının yaşandığı günde, Doğan Grubu'nun 10 şirketi birden değer kaybetti. Hürriyet'ten Petrol Ofisi'ne, toplam zararı 270 milyon YTL'yi buldu. Böylece 2005'te 255 milyon dolara aldığı Hilton kadar parayı kavgalı bir hafta sonunun ertesinde yitirdi."
KÂĞIT KAÇAKÇILIĞI İDDİASI
Aydın Doğan, sadece "para" değil, "itibar" da kaybediyordu.
Düşünebiliyor musunuz;
Bir "medya patronu" için yapılabilecek en büyük suçlamalardan biri "kaçakçılık"tır!..
Aydın Doğan, evet "pornoculuktan mahkûm" olmuş "tescilli bir pornocu"dur ama bu suç, yine de "yayın"la ilgilidir!..
Peki "kaçakçılık" suçlamasının "yayın"la ilgisi ne?..
Efendim; önceki akşam Kanal 7'de, dün de bazı gazetelerde yer alan haberlere göre; Aydın Doğan, şimdi de "60 milyon dolarlık kâğıt kaçakçılığı yapmak"la suçlanıyormuş!..
Dile kolay... 60 milyon dolar!..
Haberlere göre; Sermaye Piyasası Kurulu, bu "kaçakçılık" konusunda "soruşturma" başlatmış!.. "Dosya"lar; herhalde yakında açılır ve ayrıntılar herhalde açıklanır!..
Şu işe bakın;
"Kadınları soyduğu" ve onların cıscıbıldak fotoğraflarını "dergi"lerine bastığı için, evet "kadınları soyduğu" için "pornocu" suçlamasına maruz kalan Aydın Doğan, bir zamanlar "vergi kaçakçılığı" ile suçlanmıştı!.. Aynı Aydın Doğan "petrol kaçakçılığı" ile de suçlanmıştı...
Ama ne yalan söyleyeyim;
"Kâğıt kaçakçılığı" yaptığını da yeni öğrendim!..
Hani; Rusya başta olmak üzere birçok ülke ile "iş bağladığını" ve o ülkelerden "Aydın Doğan'ın izni olmadan kâğıt ithal edilemediğini" biliyordum da, Aydın Doğan'ın "kâğıt kaçakçılığı" yapacağını hiç düşünmezdim!..
Dedim ya; "kâğıtta da tekel" olduğunu biliyordum.. Meselâ, biz Rusya'daki veya başka bir ülkedeki büyük bir firma ile görüşüp, kâğıt mı ithal etmek istedik... Bize "hayır" diyordu o firma; "Gidin Aydın Doğan'dan alın... Çünkü bizim Türkiye temsilcimiz o!"
Mecbur kalıyorduk başka ülkelerde, daha küçük kâğıt firması aramaya!.. Çünkü Aydın Doğan; "1'e aldığını 2'ye, 3'e kakalama"nın derdindeydi!..
Sizin anlayacağınız;
Gazetecilikte nasıl "kartel" ise, kâğıt işinde de "tekel"di!..
Ama görünen o ki;
Böylesine bir "rant" bile "Aydın Bey'in gözünü doyuramamış" olmalı ki, şimdi "60 milyon dolarlık kâğıt kaçakçılığı" ile suçlanıyor!..
Ben, şimdi "SPK'nın belgeleri"ni bekliyorum...
Bakalım; Aydın Bey, "hangi kaçakçılık metodları"nı kullanıyormuş, öğreneceğiz!..
HİLTON’UN YERİNE 2. GÖKKAFES!
"Kaçakçılık suçlaması" elbette yeni... Çünkü Aydın Bey, günlerdir "Hilton"la anılıyordu...
255 milyon dolara satın aldığı Hilton'dan "çok para kazanmayı" hesap ediyordu...
Gelin, görün ki;
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'tan da yüz bulamayınca, şöyle demişti;
"Ben buraya, bu kadar parayı boşuna mı verdim?!?"
Peki, beklediği izni kopartabilseydi, Hilton'a ve etrafındaki devâsa yeşil alana ne yapacaktı Aydın Doğan?..
Sayın Kadir Topbaş dün açıkladı:
“Sayın Aydın Bey, Hilton arazisini değerlendirmek istediğinden, burasını bunun için aldığından bahsetmişti. Tabiî, böyle bir talebi bizim kabul etmemizin mümkün olmadığını kendisine söylemiştim...
Kentin değerlerine, kentin yaşam alanlarına saygı göstermek gerek. Bu bölgenin Gökkafes'e benzer, kenti rahatsız edici yapıların burada yükseleceğini, dolayısıyla böyle bir talebin doğru olmadığını söyledik.”
Kadir Topbaş, bir gazetecinin, "Aydın Doğan'ın sizden Hilton arazisiyle ilgili bir talebi oldu mu?" sorusuna şöyle cevap vermiş:
"Şişli Belediyesi'nden oybirliğiyle geçen 2,7 tarzındaki emsal talebi, Şişli planlarına itiraz olarak Büyükşehir Belediye Meclisi'ne geldi. İmar Komisyonu bu talebi, ilçesine geri gönderdi. Talepler geldi, yok değil?"
Demek ki, neymiş?..
Eğer "izin" alabilselermiş, Hilton'un yerine "ikinci bir Gökkafes" dikeceklermiş!..
İkinci bir Gökkafes!!!..
İkinci bir ucube!!!..
GÖKKAFES’E KARŞI TAYYİP BEY’E DESTEK!
Ne enteresan değil mi;
Böyle bir izni koparamadıkları için, bugün Başbakan Erdoğan'ı "diktatörlük"le suçlayan "Aydın Doğan'a biatli kalemşörler" daha dün denilebilecek yakın bir zamanda "Gökkafes'in yapılması"na karşı çıkıyorlar, "çevre katlediliyor" diyorlardı...
Dahası;
"Gökkafes'e karşı Tayyip Bey'e destek olalım" diyorlardı...
Buyrun; Aydın Doğan'ın ilk gözağrısı Milliyet'te yazan Meral Tamer'in 10 Kasım 2004 tarihli yazısından bir bölümü birlikte okuyalım:
"Gökkafes'e karşı Tayyip Bey'e destek olalım - Bizim gazetenin manşetini görünce içimi sevinç kapladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ritz - Carlton'da yapıldığı için, Sermaye Piyasası Kurulu SPK'nın toplantısına katılmaktan son anda vazgeçmiş.
Ben de açıldığı günden beri Ritz - Carlton'u protesto ettiğim halde, Erdoğan'ın tavrı maalesef gözümden kaçmış. Üstelik İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde, dünyanın en güzel şehri İstanbulumuzun göğsüne bu hançer vurulmasın diye alabildiğine mücadele edişini dikkatle izlediğim ve takdir ettiğim halde...
Bu vesileyle 24 metrelik inşaat iznini 134 metreye çıkartarak Gökkafes çıbanının yolunu açan ANAP'lı Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ı, ardından yapılmasın diye yoğun mücadele veren CHP'li Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i ve 1998'de Başbakan olarak RP'li Beyoğlu Belediyesi sınırları içinde olan arazinin, ANAP'lı Şişli Belediyesi'ne intikalini sağlayan Mesut Yılmaz'ı da anmadan geçmeyelim.
Eski yazılarımdan alıntı yapmak adetim olmadığı halde, çevreyi ve yasaları katleden Gökkafes için bugün bir istisna yapmaya karar verdim. Belki Erdoğan'ın bu kişilikli duruşundan sonra sizler de gerek davet veren, gerekse davete icabet eden olarak konuyu yeniden düşünürsünüz diye..."
Sadece Meral Tamer mi?.. “Gökkafes’te mücadele” ettiği için, Aydın Doğan’ın bütün gazeteleri Tayyip Bey’e destek vermiş...
Meselâ Hürriyet, 8 Ocak 2005’te, “Gökkafes’te olaylı yıkım” başlığıyla şöyle vermiş haberi:
“Dolmabahçe’deki ‘Gökkafes’ olarak bilinen Süzer Plaza’nın giriş bölümündeki 4 restoran, verilen ruhsata aykırı şekilde üstü kapalı kış bahçeleri yapıldığı gerekçesiyle dün sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri tarafından yıkıldı.”
Milliyet ise 5 Ağustos 1998’de Gökkafes ile ilgili “dolap”ların nasıl dündüğünü şöyle anlatıyordu:
“Boğaz’ın Gökkafes”i olarak adlandırılan ve 1983 yılından beri yıkım tartışmaları süren Dolmabahçe’deki Süzer Holding’in otel inşaatı, çevrecilerin tepkisine, Büyükşehir ve Beyoğlu belediyelerinin engellemelerine rağman hızla yükseliyor.
24.5 metre olarak alınan otel yapma iznini imar değişikliğiyle 134 metre yükselttiği için inşaatı Büyükşehir Belediye eski Başkanı Nurettin Sözen tarafından durdurulan, Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ın da yapımına izin vermeyerek mühürlediği Gökkafes, İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu’nun kararıyla Beyoğlu ilçesinden alınıp Şişli ilçesine bağlanmıştı.”
DİNÇ BİLGİN DE BÖYLE BATMIŞTI!
Ne söylemeye çalıştığımı herhalde anladınız... Görüyorsunuz ya; “Gökkafes”i inşaa eden Süzer Holding olunca, vur abalıya!..
Maşallah, Aydın Bey’in bütün gazeteleri ve yazarları çevreci kesilip, o günlerde Süzer Holding’e yüklenmişler!..
Ama, bugün aynı şeyi Aydın Doğan yapmaya kalkışıyor!.. Evet, Aydın Doğan da “ikinci bir Gökkafes” yapmanın derdinde!..
Ne garip değil mi?..
Dün en yüksek perdeden haykıran ve Süzer Holding’e saldıran “Aydın Bey’in kalemşörleri”, aynı işi yapmaya tevessül eden “kendi patronları” olunca, “dut yemiş bülbül sessizliği”ne bürünüyorlar!..
Eee, “özgür gazeteci” kılığına bürünüp, “Aydın Doğan’a biat” böyle bir şeymiş demek ki!..
Ne yalan söyleyeyim;
Şahsen ben, “Aydın Bey’in geleceği” adına endişeliyim.
Hani, Dinç Bilgin, “Beni banka işine arkadaşlar itti” demiş ve “çöküş”ün de bundan sonra başladığını ve “cezaevi” ile bu süreçte tanıştığını söylemişti ya; korkarım ki, “aynı akîbet” Aydın Doğan’ı da bekliyor!..
Çünkü onu da “yanlış yollar”a sevkeden; kendi kurmayları, kendi arkadaşları!..
Hani, bir gün bu “kaçakçılık” suçlamalarından dolayı Mali Polis “Aydın Bey’in malikanesi”ne gider de, yatağından kaldırıp “pijaması”yla götürürse, üzülürüm...
Evet, üzülürüm; çünkü o zaman karizma, hepten çizilmiş olur!..
Düşünebiliyor musunuz;
“Başbakanları pijamayla karşılayan” bir Aydın Doğan, bugün “yatağından pijamayla kaldırılıp, Emniyet’e götürülüyor!”
Olmaz mı?.. Burası Türkiye!..
Olmaz, olmaz!..
Ve de, her an her şey olabilir!..
“Mesut Yılmaz’ı pijamayla karşılayan” Aydın Doğan, bir de bakmışsınız, polislerin kolları arasında “pijamayla götürülüyor!”
Çünkü efendim; “pornoculuk” neyse de;
“Kaçakçılık” çok ciddi bir suç!..
-------------------
Doçent ile Pornofesör!
Eğer "adam"san, eğer "ipe-sapa gelir sözler" söylersen; televizyonlar kaçırmaz seni, "program" yaptırırlar!.. Meselâ Star televizyonunun Doç. Dr. Nihat Hatiboğlu'na Ramazan program yaptırdığı ve iyi bir reyting aldığı gibi!..
Peki, "ciğer"e uzanamayan "kedi" ne dermiş; "Pis!.. Mundar!"
Unvanını "Profesör" ve fakat kendisi "Pornofesör" olan Zekeriya Beyaz'ın yaptığı da bu!.. Fox ekranlarında, cıbıldak bir karı, almış "Pornofesör Zekeriya"yı karşısına, "Nihat Hatiboğlu'nun söylediğinin 180 derece tersini" söyletiyor!..
Fox'çular "Zekeriya Beyaz'ı kullanıyorlar" kullanmasına da, içime bir kurt düştü!..
Türkiye'deki Fox, Zekeriya Beyaz gibi birinin üzerinden "din ve dindarlar aleyhinde program" yaparken; biliyorsunuz, Amerika'daki Fox da, hem "Irak'taki ABD işgali"ni en çok destekleyen, hem de "Siyonist İsrail'in Lübnan'a saldırması"nı en çok savunan bir televizyon kanalıdır!..
Diyorum ki; bu Fox ile boks etmenin zamanı galiba geldi!..