Çanakkale’de Ölmeden Dirilemeyiz!
Çanakkale ruhunu kaybettiğimizde bu ülkenin muhafızı olma pozisyonumuzu kaybederiz. Bu nedenle bu ülkede var olabilmemiz, Çanakkale ruhunun canlı kalabilmesine bağlıdır. Çanakkale ruhunu taksit taksit kaybediyoruz. Bu ruh Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinde canlı kaldı ve bu canlılığını yeni nesillere aktardı. Çanakkale küresel bir destandı. Akif gibiler de bu destanı satırlara döktüler, sadırlara yazdılar. Akif’in yerinde tespitiyle Çanakkale ruhu sahabe ruhudur. Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Evet öyle idi. Onlar Çanakkale’de sahabe ruhunu dirilttiler ve Akif gibiler de bu ruhu terennüm etti, destanlaştırarak yeni nesillere aktardı. Hindistan’da yeniden dirilişin destanı Hali’nin sahabe ruhundan mülhem yazdıkları, müseddasattır. Altılıklarıdır. Bu müseddesatında sahabe ruhunu satırlara dökmüştür. Müseddesat ruhunu kaybetmiş bu ülkede Müslümanlar için yeniden diriliş destanı olmuştur. Akif’in yazdıkları ve Çanakkale destanı da işte bu ruhun diriltilmesi ve sahabe cemresinin söz konusu yüzyıla düşmesi ve toprağında uyanması, intibaha gelmesidir. Mehmet Akif Ersoy sahabe nesli ile Çanakkale nesli arasında köprü kurmuştur. Zira Çanakkale’de dirilen sahabe ruhudur. Bu ruhu kuşanma vakti yeniden geldi. Zira ruhu kaybettikçe, çöküyoruz. Bir fişek atmadan düşman karşısında sönüyoruz. Bu salabetli ruhu kaybettiğimiz için iç bozgun yaşıyoruz.
H
Ruhumuzu yeniden kuşanmadan iç bozgunumuzu yenemeyiz. Bu bana bir zamanlar Hikmetyar’ın doğru bir sözünü hatırlatıyor. Türkiye’ye geldiği sıralarda verdiği mesaj şu olmuştur: Bizim mücahide ihtiyacımız yok ama sizin cihada ihtiyacınız var. Çanakkale kahramanlarının bize ihtiyacı yok ama bizim Çanakkale kahramanlığına ve ruhuna ihtiyacımız var. Onlar imtihanlarını en güzel bir şekilde savdı. Onlar sıralarını savdı. Tarih imtihanından alnı ak çıkma sırası bizde. Memleketin öz çocukları bu mirasa sahip çıkmadıkça debelendiğimiz bataklıktan çıkış yolu kapalıdır. Bu ruhu günümüzde somutlaştıranlardan birisi Mehmet Akif Ersoy diğeri de Mehmet Niyazi Özdemir’dir. Bugün elimizdeki son nesillerin yitirilmesinden sorumlu zihniyet Çanakkale ruhunu da yağmalıyor. Müsadere etmeye ve kendine mal etmeye kalkışıyor. Turgut Özakman’ın Diriliş-Çanakkale 1915 adlı eseri, bu destanı sahabeden ilham almayan bir serdengeçtiler mahşeri olarak sunuyor. Halbuki, İslam’dan kopuk Çanakkale toparlanmamıza hizmet edemez. Çanakkale ruhunu yitirdikçe kimliğimizi yitiriyoruz. Bunun sonuçlarından birisi ordudaki dökülmelerdir. Bugün Almanya’da doğumlar İkinci Dünya Savaşı seviyesine düşmüşse bunda Almanya’nın ruhunu kaybetmesinin rolü büyüktür. Almanlar refaha erdi ama ruhlarını kaybetti. Hangisi daha büyük felaket?
***
Bu ruhun kaybı korkunç rahnelere neden oluyor. Bu çerçevede son veriler hiç de iç açıcı değil. Hem toplumsal veriler hem de askeri veriler, bu ülkenin ruhunun çökmekte olduğunu gösteriyor. İnşallah Çanakkale’nin yüzüncü yıldönümünde bu ruhu yeniden kazanarak toparlanırız. Başka çıkış yolu yok. Davasını kaybeden hiçleşir. Biz de kimliksizlik bulvarında hiçlik girdabına yuvarlanıyoruz. Bu hususta çarpıcı bir veriyi takdim ediyorum:
Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, Ankara’da “TSK’da Mobbing ve İntihar Vakaları Sempozyumu” düzenledi. Sempozyumun sonuç bildirgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) mobbing ve intihar vakalarına ilişkin çarpıcı veriler ortaya konuldu. Bildirgede son 10 yılda TSK’da yaşanan intihar vakalarının, şehit sayılarını geçtiği ifade edildi ve “Son 10 yılda teröre verilen şehit sayısı 818’dir. Aynı süre içerisinde kışlalarda 934 asker intihar etmiştir. Yine son 2.5 yıl içerisinde 29 astsubay intihar etmiştir. Asker intiharları, 2012 yılına göre sivillerden 2.5 kat fazladır” bilgilerine yer verilmiştir.
Bu kadarı Rusya, İsrail veya ABD’de de var diye işi geçiştirebiliriz. Evet! Onlarda da ruhlarını kaybetmeleri nedeniyle aynısı var. Lakin Türk halkı ordusuyla et kemik gibidir. Nöbette uyuyakalan bir eri uyandırmak için eline pimi çekilmiş bir bomba veren üstler dikkate alındığında gerçekten de misyon ruhunu kaybettiğimiz yerine Turgut Özakman’ın takdim etmeye çalıştığı ikame, çalıntı ruh veya kuru kahramanlık ruhuyla bezendiğimiz ortaya çıkar. Destan ruhun destanıdır beden sadece ona eşlik eder. Bugün bizi sönükleştiren öteki Çanakkale ile değil, Akif’in tasvir ettiği Çanakkale ile düştüğümüz çukurdan doğrulabileceğimiz, yükselebileceğimiz bir hakikattir. Çanakkale’de ölmedikçe dirilemeyiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.