Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Çelik Zırhları Çelik Yürekler Karşısında

Çelik Zırhları Çelik Yürekler Karşısında

Almanya’nın peşinde Birinci Cihan Harbi’ne katılan Osmanlı Devleti’ni diz çöktürüp saf dışı bırakmak isteyen Birleşik Krallık Bahriye Nazırı ve Müslüman Türk düşmanı Winston  Churchill, Osmanlı’yı en zayıf yerinden, yâni İstanbul’dan vurmak için bir plan hazırladı. 28 Ocak 1915’dekabul ettirdiği deniz harekat planına göre Birleşik Krallığın donanması Gelibolu yarımadasını döve döve İstanbul’a ulaşacaktı. Saldırı gücü için Amiral Carden'in Akdeniz filosunu savaş gemileri ile güçlendeirdi. İtilaf devletlerinin de desteği ile Birleşik filo oluşturuldu. 

O günlerde, Çanakkale Boğazı’nın geçileceğinden Churchill ne kadar eminse , geçilemeyeceğinden o kadar emin olan birisi vardı. Yaklaşan saldırı sebebiyle İstanbul düşerse hânedanın güvenliği tehlikeye gireceğinden Anadolu’ya nakledilmeleri gündeme gelmişti. Beylerbeyi Sarayı’nda ikâmet eden sâbık sultan Abdülhamit Han’ın güvenli bir bölgeye naklini arz etmek için Beylerbeyi’ne giden heyet, sultandan şu cevabı aldı:

“Ben zamanında Çanakkale'yi fevkalade tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi mümkün değildir. Amma farz edelim ki öyle bir felaket başa geldi. O halde hükümdarın yapacağı şey tacını tebaasını terk ederek kaçma zilleti değil, sarayındaki payitahtının taşları altında canını fedâ etmektir.”

Evet, Cennetmekân Sultan 1890 yılında, yâni yirmibeş yıl evvel  büyük harbin çıkacağını tahmin ederek komutanlarından Asaf Paşa'yı Çanakkale Boğazı'ndaki top ve bataryaları yenilemek ve boğazı geçilemeyecek derecede tahkim etmek üzere görevlendirmişti.

Birleşik filo 19 Şubat 1915’de başladığı saldırılarını kesin bir zaferle sonuçlandırmak isteyen haçlı donanması , “8 Mart 1919’da öğleye doğru, Agamemnon zırhlısı rehberliğinde boğaza girmeye başladı. Günün sonunda ise hiç ummadığı bir hezimete uğrayarak geri çekildi.  Birleşik Filo’nun üç zırhlısı, İrresistible, Bouvet ve Ocean,  “Nusrat” gemisinin 7/8 Mart gecesi boğaza döşediği mayınlara çarparak sulara gömüldü. Diğer zırhlılar ağır hasar gördü.  

Zaferin kazanılmasında Nusret’in döşediği mayınlar kadar, Abdülhamit Han yaâdigârı Rumeli Mecidiye Tabyası’nın da  kahramanlığını anmak lazım. Seyit onbaşı ile sembolleşen, Yüzbaşı Hilmi Bey komutasındaki tabya, tüm personeli ile kahramanlık göstererek Çanakkale Boğazı’nı  haçlı donanmasına dar etti.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi, Çanakkale kara savaşlarının da, İstiklâl Harbi’nin de anasıdır. Eğer bu bu zafer olmasa ve İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a ulaşsa harp kısa sürede biter; Osmanlı içinden çıkamayacağı daha büyük felâketlere teslim olabilirdi. Bu zafer maddî üstünlüğün, vasıta zenginliğin savaşta herşey demek olmadığını ispat etti ve yine Türk milletinin dünyada birinci asker olduğunu ortaya koydu . Zâfer haçlı birliğine şunu haykırdı:

 “Siz buradan ancak kalleşçe geçebilirsiniz. Ama, gücünüzle, asla!...”

18 Mart 1915, çelik zırhlıların, iman dolu çelik yürekler karşısında eridiği gündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi