Ezan Kutsaldır…
Bendeniz bir Müslüman olarak Ezanı kutsal bilirim ve ona büyük saygı gösteririm. Lakin ezan başka şeydir, hoparlör denilen cihaz başka şeydir. Lüzumu, zarureti, fetvası, ruhsatı var ise ezan hoparlörle okunabilir ama mutlaka bazı kurallara dikkat edilmesi gerekir. Bunlara dikkat edilmezse hoparlör çirkin ve muzır bir bid’at olur. Hoparlör fetişizmi ayıptır, gülünçtür, medenî Müslümana yakışmaz.. Hoparlörün sesini, kanunun limit kabul ettiği 65 desibelin üzerine çıkartmak bedevîliktir. Akustik ilmine ve tekniğine dikkat edilmezse, hoparlör, çok güzel okunan bir ezanı bozabilir. Ezanları 100 desibelin üzerinde avaz avaz mâdenî hoparlör sesiyle okumak cahilliktir, ezana ve dinleyenlere eza vermektir. Maalesef Diyanet, bunca haklı şikayete rağmen bu işi halledemiyor, bir düzene koyamıyor.
***
İslamın birinci şartı, sahih bir itikada imana sahip olmaktır. İkinci şartı ise beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır. Namazın terki haramdır, çok büyük bir günahtır. Sadece cumaya gitmekle namaz borcu ödenmiş olmaz. Namazı hafife almak da (tehâvün) günahtır. İlmi olan bütün Müslümanların Ümmeti namaza teşvik etmeleri gerekir. Nasıl bir teşvik? Aydınlatarak, uyararak, bilgilendirerek, akıllara ve gönüllere hitap ederek etkili bir şekilde devamlı anlatmak, çağırmak. Beş vakit namazı terk eden bir İslam toplumu iflah olmaz, necat bulmaz. Halkı en uygun ve tesirli şekilde namaza çağırmayan bilenler ve ziyalılar büyük vebal altındadır.
***
Dinimizin beş temel şartından biri zekattır. Kur’anda zekatın kimleri ve nasıl verileceği çok açık ve seçik şekilde bildirilmiştir. Her Müslüman zekatını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde vermelidir. Böyle verilmeyen para ve mallarla zekat borcu ödenmiş olmaz. Zekat derneklere, vakıflara, tüzel kişilere, hakketmeyen kişilere verilmez. Mutlaka, zekat almaya hakkı olan gerçek şahıslara temlik suretiyle verilmelidir. Zekat parasıyla cami yapılmaz. Zekatını doğru dürüst, usulüne göre vermeyenlerin tekrar doğru şekilde vermeleri gerekir. Zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayanlar gasıptır, eşkıyadır. Bilenlerin zekat konusunda Ümmeti aydınlatmaları ve uyarmaları gerekir.
***
Umre nafile bir ibadettir. Sırf Allah rızası için ihlasla yapılmalıdır. Umreye gösteriş, gurur, kibir, benlik, şatafat, debdebe, şaşaa, lüks, israf karıştırmak haramdır. İbadet ihtişam ile birlikte olmaz. Farz olsun, sünnet olsun, nafile olsun ibadetin temelinde tevazu ve zillet olmalıdır. Her ibadette olduğu gibi umre de tezellül ile yapılmalıdır. Allah gururluları, kibirlileri, müsrifleri sevmez. Muhteşem umre seyahati ibadet değil, turistik bir faaliyettir. Gitmeden önce her yere haber verip ben umre ben umre ben umre demek, döndükten sonra her yere telefon edip ben umre ben umre ben umre reklamı yapmak ihlasa aykırıdır, ayıptır. Diyanetin cami minberlerinden umre ticareti reklamı yapması çok yakışıksızdır. Umrede, beş yıldızlı lüks otellerin üst katlarından Kabeye bakmak densizlik ve saygısızlıktır. Diyanet bu konularda halkı uyarmakla yükümlüdür. Umre ticareti seyahat acentelerine bırakılmalıdır. Diyanet ticaret şirketi değildir.
***
Başta Diyanet İşleri başkanlığı olmak üzere bütün dinî cemaatler, kuruluşlar, tarikatlar, sivil toplum organları ülkemizdeki münkerlerle doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde mücadele etmelidir. Bu münker=kötü işlerin bazısını sayıyorum: Zina… Riba… Lüks ve israflı hayat tarzı… Sekülerlik yani din ile dünyanın birbirinden koparılması… Günlük namazların terki… Ramazanda oruç tutanların azalması, gündüzün yiyip içenlerin çoğalması… Müstehcen yayınlar… Kadınların seks aleti haline getirilmesi… Müslümanların parçalanıp bölünüp birbirlerine düşmesi… Mukaddes dinin ticaret vasıtası yapılması, din sömürüsünün korkunç boyutlara varması… Cuma ezanı okunduktan sonra ticarete, alış verişe devam edilmesi… Fuhşiyatın yani azgınlıkların çoğalması ve toplumu istila etmesi…