Endülüs’ün Batması Gibi Batabiliriz
Endülüs bir İslam ülkesiydi ve Hıristiyan dünyasına göre çok yüksek bir medeniyete sahipti. Sonra oradaki Müslümanlar Şeriata ve Sünnete uymakta kusurlar ettiler, birliklerini yitirdiler, vazifelerini aksattılar, gaflete düştüler ve Endülüs elden gitti, Müslümanlar yok oldu.
Allahlın kendilerini, ülkelerini, medeniyetlerini, devletlerini, İslami kimliklerini korumasını isteyen Müslümanların dikkat etmesi ve yerine getirmesi gereken şartlar ve vazifeler vardır. Bunları sayıyorum:
1- Allah’ın onlara göndermiş olduğu Kur’an’ın emirlerini yerine getirecekler.
2- İtikatlarını tashih edecekler.
3- Beş vakit namazı dosdoğru olarak ve farzlarını cemaatle eda edecekler.
4- Kur’an’ın yasakladığı çirkin, ayıp işlerden, günah ve isyanlardan uzak duracaklar.
5- Kur’an’ın öğütlerini tutacaklar.
6- Allah’ın, kendisine biat ve itaat etmemizi kesin şekilde emrettiği Resulullah’ın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine uyacaklar; onu en büyük örnek ve model edinecekler, yolundan gidecekler.
7- Hükümleri Kur’an’dan, Sünnetten çıkartılmış İslam Şeriatından razı olacaklar, onu hayata uygulayacaklar.
8- Tek bir Ümmet çatısı altında birlik olacaklar.
9- Hiçbir şekilde parçalanıp ayrılmayacaklar, birbirlerine düşmeyecekler.
10- Resulullah’ın vekili ve halifesi makamında olan râşid ve ‘âdil bir İmama biat ve itaat edecekler.
11- İşlerini, ehliyetli, bilge, âdil ve güvenilir kimselere danışarak âqilâne ve âdilâne halledecekler.
12- Anasıyla zina etmek kadar kötü ve çirkin bir günah ve suç ve zulüm olan ribadan uzak duracaklar, helal ticaret yapacaklar.
13- Zinadan ve kadınları kızları seks ve şehvet aleti yapmaktan kaçınacaklar, onlara hürmet edecekler.
14- Lüks ve israftan uzak duracaklar.
15- Mü’minler birbirini sevecek, birbirine merhamet edecek, birbiriyle yardımlaşacak, kardeş olacak.
16- Emr-i mâruf ve nehy-i münker (iyiliği emretmek, kötülüğü önlemek) farzını yerine getirecekler.
17- Emanetleri (başkanlıkları, makam ve mevkileri, memuriyetleri, müdürlükleri, işleri, vazifeleri, hizmetleri) ehliyetli ve liyakatli kimselere verecekler, ehliyetsizlere vermeyecekler.
18- Haram yemeyecekler.
19- Şüpheli ve bulaşık kazançlar edinmeyecekler.
20- Kadın, erkek, çocuk her Müslüman ilmihalini doğru olarak öğrenip ezberleyecek.
21- Çocukları, gençleri, yeni nesilleri Kur’an, Tevhid, Sünnet, İslam, Şeriat eğitimi veren İslam Mekteplerinde ve medreselerinde okutacaklar.
22- Cuma ezanı okununca işlerini, dükkânlarını kapatıp, ticarete ara verip camilere Allah’ı zikretmeye seğirtecekler.
23- Dünyanın en temiz, en şeffaf, en ahlaklı, en faziletli toplumu olacaklar.
24- Düşmanları ve karşıtları bile onların faziletlerini kabul ve tasdik edecek.
25- Allah yolunda ihlasla malları ve canları ile cihad yapacaklar.
26- Karun kadar zengin olsalar bile mütevazı bir hayat sürecekler.
27- Lüks meskenler, lüks yazlıklar, lüks otomobiller edinip bunlarla övünmek beyinsizliğini irtikâp etmeyecekler.
28- Kur’an “Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz” buyuruyor, onlar bilmediklerini bilenlerden (Resulullah’la irtibatlı ve icazetli ulema, fukaha ve mürşidlerden) öğrenecekler.
29- Müslümanların yaşadığı Darülislam dünyanın en güvenli, en âdil, en temiz ülkesi olacak ve yeryüzünde zulme ve haksızlığa uğrayan mazlumlar oraya kapak atmak için çırpınacak.
30- Dünyayı İslam medeniyetinin normlarına göre güzelce imar etmekle beraber mü’minler ahirete yönelik olacak.
Bu saydıklarıma daha birçok madde eklenebilir.
Müslümanlar bunları yapmazsa, Kur’an’a Sünnete Şeriata hıyanet ederlerse, azarlarsa, açıkça açıkta ve küstahça günah işlerlerse, emr-i maruf ve nehy-i münker farzını terk ederlerse, emanetleri ehliyetsiz kimselere verirlerse, parçalanıp birbirlerine düşerlerse, birbirlerini sevmezlerse, işlerini şura ile görmezlerse Endülüs’ün akıbetine uğrayabilirler.
Türkiye’nin çok genç bir nüfusu var. Vakit namazlarında, bilhassa seherlerde camilere gidiniz çocuk ve genç göremeyeceksiniz.
Türkiye Müslümanlarının büyük bir kısmı namazları yitirmiş ve şehvetlerine uymuştur.
Riba, zina ve yüksek binalar yaygın hale gelmiştir.
İçki, fuhuş, uyuşturucu, kumar, israf…
Günde beş milyon ekmek çöpe atılıyor.
12 yaşındaki kız gebe kalıp 13’ünde doğuruyor.
Bu azgınlığın sonu iyi olmaz.
Herkes Endülüs’ten ibret almalı ve kendimizi toparlamalıyız.
Allah’ın bize yardım etmesini istiyorsak, öncelikle bir kendimize yardım etmeliyiz.
Macaristan ovalarına kadar uzanan Rumeli’den elimizde ne kaldı? Şimdi Türkiye Edirne’de bitiyor.
Filan caminin şadırvanlarından şerbet akıyormuş… Sarı Hafız yürek yakıcı salâ veriyormuş… Lüks ve turistik umre seyahatleri gırla gidiyormuş… Benim şeyhim senin şeyhini dövermiş… Bizim vakfın iftarı çok lüks ve şahane olmuş… Bu gibi edebiyatı bırakalım da Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, Ümmet birliğine, râşid İmama biat ve itaate, camileri vakit namazlarında cumalarda olduğu gibi doldurmaya bakalım.
Endülüs, durumu bizimki kadar kötü olmadığı halde batmıştı.