Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Secde meşru bir ibadettir

Secde meşru bir ibadettir

İftitâh tekbîri Allâh-u Te’âlâ’ya sırf tâzim ifade eden bir tabirle yapılır. Kişi bu tekbîri getirince namaza girmiş olur. Kıyam ise secdeye inmek için bir vesiledir, secde ise asıldır. Zira secde kıyamsız da meşru bir ibadettir, nitekim tilâvet secdesi böyledir.

Namazın 12 farzından ilk 6’sını önceki yazılarımızda detaylarıyla anlattık. Sıra namazın içinden olan 6 farza geldi. Bunların ilki namaza başlarken getirdiğimiz tekbirdir.

İFTİTÂH TEKBÎRİ

Adına “Tahrîme” de denen iftitâh tekbîri, namaza başlarken alınan tekbîr olup “Allâhü Ekber” diye söylenir.

İftitâh tekbîri Allâh-u Te’âlâ’ya sırf tâzim ifade eden bir tabirle yapılır. Kişi bu tekbîri getirince namaza girmiş olur.

İmâm-ı Âzâm ve Ebû Yûsuf (Rahimehumellâh)a göre iftitâh tekbîri şarttır, rukün değildir. Muhammed (Rahimehullâh)a göreyse farzdır.

EBU HANİFE’YE GÖRE

Bu ihtilâfın semeresi şudur: 

Bir kimse, üzerinde pislik taşıdığı halde iftitâh tekbîri alsa ve tekbîri bitirir bitirmez bu pisliği atsa veya avret yeri açık olduğu halde tekbîr alsa ve tekbîri tamamlar tamamlamaz orayı örtse yahut kıbleden dönmüş durumda iken tekbîri bitirdikten sonra kıbleye yönelse ya da zevalden önce öğle namazının tekbîrine başladığı anlaşılır da, tekbîr getirdikten sonra öğle vakti girmiş olursa, İmâm-ı Âzâm ve Ebû Yûsuf (Rahimehumallâh)a göre namaz caiz olur. Muhammed (Rahimehullah)a göreyse caiz olmaz.

Ayrıca farz namaz bozulduğu zaman, iki imama göre nâfileye dönüşür. Muhammed (Rahimehullah)a göre dönüşmez. (el-Fetâve’l-Hindiyye, cilt:1, shf:68)

Namaza başlarken iftitâh tekbîrinin hangi lâfızla olabileceği hususunda Ebû Hanîfe (Rahimehullâh)ın kuralı şudur: Tahrîme, Allâh-u Te’âlâ’nın isimlerinden sırf ta’zim ifade eden lâfızlarla yapılır. 

ALLAHÜ EKBER VACİPTİR

Bununla birlikte namazın vâcibleri bahsinde zikredeceğimiz üzere namaza  “Allâhü Ekber” sözüyle başlamak vâcibtir. Bu lafızdan başkasıyla başlamak tahrîmen mekruhtur.

Sırf tâzim ifade eden lafızlara:

“Allâhu E’zam”

“Allâhu Kebîr” 

“Lâ ilâhe illallâh” 

“Elhamdü lillâh” ve bunların benzerleri misâl olarak verilebilir.

İftitâh tekbîrinde, “Ekber” kelimesindeki (B) harfinden sonra elif ekleyerek اَكْبَارُ “Ekbâr” diye okunursa namaza başlanmış olmaz.

Aynı şekilde “Allah” kelimesinin ilk harfi olan hemzeyi uzatarak “Âllâh” veya “Aallah” yahut “Eallah” diye okumak caiz değildir. Bu şekilde okumak şek ve şüphe ifâde edeceğinden bu nedenle de mana değişeceğinden, namaza başlanılmış olmaz. İmama uyanın aldığı bir tekbîrden “Allâh” kelimesi imamla beraber, “Ekber” kelimesi ise imamdan önce vaki olsa, en sahîh görüş, bu kişinin namaza başlamamış olmasıdır. 

İMAMA UYMUŞ OLMAZ

Bunu Fakîh Ebû Cafer (Rahimehullah) söylemiştir.

Rukû halindeki bir imama uyacak olan kimse, “Allâh” kelimesini ayakta “Ekber” kelimesini ise rukûda söyleyecek olsa imama uymuş olmaz. Yani namaza başlamış olmaz.

İmama uyacak olan kişi, “Allâh” kelimesini imamın “Allâh” kelimesini bitirmesinden önce bitirecek olursa namaza başlamış olmaz.

İmama rukûda iken yetişen kişi, rukû tekbîrine niyet ederek ayakta tekbîr getirse namazı caiz olur. 

Serahsî (Rahimehullah)ın“el-Muhît” isimli eserinde böyledir.

Veberî (Rahimehullah)ın “el-Mebsût”unda zikredilmiştir ki: 

Dilsiz ve hiçbir şeyi güzel yapamayan ümmî biri, niyetle namaza başlamış olur, dilini hareket ettirmesi lâzım değildir. (Şeyh Nizâmüddin ve Heyet, el-Fetâve’l-Hindiyye, cilt:1 shf:69)

KIYAM NASIL OLMALI?

Namazın rukünlerinden biri de kıyam (ayakta durmak)dır. Farz ve vâcib namazlarda ve Hanefîlerde en sahîh olan görüşe göre; sabah namazının sünnetinde kıyam (ayakta durmak) rukün olarak bir farzdır. Kıyama gücü yetenlerin bu namazları oturarak kılmaları caiz değildir. Çünkü Allâh-u Te’âlâ: “Allâh için itaat edenler halinde ayakta durun.” (el-Bakara Sûresi: 236) buyurmaktadır.

Ayakta durmaya gücü yeten bir kişi, çekiliverse düşeceği bir şekilde duvara veya bastona yaslanarak namaz kılacak olsa, namazı geçersiz olur.

Hasta olan kişi ayakta durmaktan aciz olursa kıyam vecibesi ondan düşer. Hastanın ayakta durmaktan aciz olması; ya hiç ayakta duramama sebebiyle hakikaten, ya da ayakta durması durumunda hastalığının artması veya uzaması veya şiddetli ağrılar duyacak olması sebebiyle hükmen olur. 

Bu durumdaki hastanın eğer rukû ve secdeye gücü yetmezse yahut sadece secde yapmaya gücü yetmezse başı ile îmâda bulunur.

Hasta olan bir kişinin ayakta durmaya veya ayakta durmakla beraber rukû etmeye gücü yeter de, secde etmeye gücü yetmezse, kıyam ona lâzım gelmez. Bu kişi namazlarını oturarak îmâ (baş işareti) ile kılar. Bu kişinin namazını ayakta îmâ ile kılması da caizdir. Ancak evlâ (daha iyi) olan oturarak îmâ ile kılmasıdır. Çünkü bu durumda o, secde haline daha yakındır. 

SECDE İÇİN VESİLE

Ayrıca kıyam (ayakta durmak) secdeye inmek için bir vesiledir, secde ise asıldır. Zira secde kıyamsız da meşru bir ibadettir, nitekim tilâvet secdesi böyledir. Kıyam (ayakta durmak) ise yalnız başına meşru bir ibadet değildir. 

Hatta bir kimse Allâh-u Te’âlâ’dan başkasına secde etse kâfir olur, ama kıyam (ayakta) dursa böyle değildir. Dolayısıyla asıl olan secdeyi yapmaktan aciz kalan kimseden vesile olan kıyam da düşer. Hasta olan bir kimsenin bir yere yaslanarak ayakta durmaya gücü yeterse, oturarak namaz kılması caiz olmaz.

Hasta olan bir kimse, ayakta durmaya gücü ne kadar yetiyorsa, o kadar durur, sonra namazına oturarak devam eder. Hatta sadece “Allâhü Ekber” diyecek kadar ayakta durmaya gücü yeterse, o kadar durur, sonra namazına oturarak devam eder.

SIRT ÜSTÜ YATARAK...

Sıhhatli bir kimse namazın bir kısmını ayakta kılar da sonra ayakta durmasını engelleyen bir hastalık belirirse bu namazı oturarak tamamlar, rukû ve secdesini yapar. Buna gücü yetmiyorsa îmâ (baş işareti) ile rukû ve secdesini yapar.

Eğer oturmaya gücü yetmezse, sırt üstü yatarak namazını tamamlar. Çünkü namazın tamamını oturarak kılmaktansa ednâyı (daha aşağı olan oturmayı) a’lâ (daha yukarı olan kıyam) üzerine bina ederek kılmak evlâdır (daha iyidir.)

Kendisindeki bir hastalık sebebiyle rukû ve secde eder olduğu halde oturarak namaz kılan bir kimse, bu esnada sıhhat bulursa, namazına ayakta devam eder. Çünkü bina (namaza devam etmek), bir imama uymak gibidir. Nitekim ayakta namaz kılan kişinin oturan kişiye uyması caizdir.

GÖZ İLE İMA OLMAZ

Hasta olan bir kimse namazını oturarak îmâ (baş işareti) ile kılarken, bu esnada rukû ve secde etmeye gücü yetse, namazını yeniden kılması gerekir. Çünkü rukû ve secde etmeye gücü yetenin îmâ ile namaz kılana uyması caiz değildir.

Oturarak namaz kılmaya güç yetiremeyen bir hasta, arkası üzerine yatar, ayaklarını kıble tarafına yöneltir, rukû ve secdesini îmâ (baş işareti) ile yapar. Bu hastanın sağ yanı üzerine yüzü kıbleye gelecek şekilde yatarak îmâ ile namazını kılması da caizdir.

Yatarak dahi başı ile îmâya güç getiremeyen bir hasta, namazını sonraya bırakır. Gözleri, kalbi veya kaşları ile îmâda bulunmaz.

Bayılan bir kimsenin üzerinden, bu halde iken beş vakit namaz geçse sonra kendine gelse bu namazları kaza eder. Bu durumda iken altıncı vakit namaz çıkacak olsa, geçen namazları kaza etmez.

Bir özür sebebiyle oturarak namaz kılanın oturma şekline gelince: Bu haldeki bir kimsenin sıhhat halinde teşehhüdde oturduğu gibi oturmaya gücü yetiyorsa öyle oturur. Yetmiyorsa haline uygun bir vaziyette oturur, öyle kılar.

YASTIĞA SECDE OLMAZ

Îmâ (baş işareti) ile namaz kılan bir kimse, üzerine secde etmek için önüne yastık ve benzeri bir şey koymaz. Çünkü Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bunu yasaklamıştır. Nitekim Câbir (Radıyallahu Anh)ın rivayet ettiğine göre:

Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bir hastayı ziyaret ettiğinde onu bir yastığın üzerine secde ederken görünce yastığı (alıp) attı. Bunun üzerine o hasta, üzerine secde etmek için bir odun parçası aldı. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu da alıp attı ve şöyle buyurdu: 

“Eğer gücün yeterse yer üzerinde namaz kıl (yere secde yap), değilse, îmâ ile namaz kıl ve secdeni rukû’undan daha alçak yap.” (Zeyla’î, Nasbu’r-râye, cilt:2 shf:175) Nafile namazlarda kıyam (ayakta durmak) vâcib değildir. Bir özür bulunmasa da oturarak kılınabilirler. 

Fakat en faziletli olan ayakta kılmaktır. Konunun başında da ifade ettiğimiz gibi sabah namazının sünnetinde kıyam (ayakta durmak) şarttır (farzdır). 

SAHİH OLAN GÖRÜŞ

İbn-i Âbidîn (Rahimehullah): “Sabah namazının sünnetini vâcib kabul edenlere göre bu açıktır. Sünnet olduğunu benimseyenlere göre ise vâcib olma görüşüne riayet etmek içindir” diyerek konuya açıklık getirmiştir. Ama “Merâkı’l-felâh” isimli eserde: “Sabah namazının sünnetinde en sahîh olan görüş, oturarak kılınmasının caiz olduğudur” fetvasına yer verilmiştir.

Ayet-i Kerime

Şüphesiz İbrahim, Allah’a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi. O’nun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti. Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir. (Nahl, 16 / 120 – 121 – 122)

 

Hadis-i  Şerif

Ey Ebu Zerr! Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret de olsa hiçbir iyiliği hor görme. Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadar da olsa) ver.  (Tirmizî, Et’ime 30)

Terâvîh namazında kıyam

Terâvîh namazını bir özür olmaksızın oturarak kılmak hususunda iki görüş vardır.

a) Bazıları, sabah namazının sünnetine kıyasla terâvîh namazını özürsüz olarak oturarak kılmanın caiz olmadığını söylemişlerdir.

b) Bazıları caiz olduğunu söylemişlerdir. Bir kısım fukaha ise caiz olduğunu söylemişlerdir. 

Onlara göre terâvîh namazını sabah namazının sünnetine kıyas etmek doğru değildir. Çünkü terâvîh namazı tekit yönünden sabah namazının sünneti derecesinde değildir.  Kâdîhân (Rahimehullah): “Sahîh olan görüş budur” demiştir. (İbn-i Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, cilt:1, shf: 445-446; el-Meydanî, el-Lübâb fî şerhi’l-kitâb, cilt:1 shf:101, 105-106-107) 

Alimlerden öğütler

Cemaatle namaza devam et. Camilerin hikmet-i vücudu, farz namazlarını içinde kılmak içindir. Ezan ve kamet de bunun için emrolunmuştur. (İbn-i Arabi)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi