D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Sürecin Süreci...

Sürecin Süreci...

Açılım süreci” hükümetin olmazsa olmazı olarak ilân edildi. Israrla “vazgeçmek yok!” denildi...

Ağrı olaylarının başağrıları içinde konuyu bir daha düşünmektan başka çare yok. 

Ağrı’da ne olduysa oldu, belki de bazıları olması gerekenin bu olmadığını düşünüyordur. 

Hakikatin peşinden gidersek, bu olay vesilesiyle şu açıkça ilân edildi: Türkiye’nin bir bölgesinde silahlı terör örgütü unsurları fiilen var... Bu bilinmez olmayan, bir daha bu vesile ile teyid edildi. 

Çözüm sürecinde geri çekilme olmadı, silah bırakma ise hiç bahis mevzuu değil...

Bunlarsız “çözüm”den bahsetmek mümkün mü? 

Bize göre değil, ama “çözüm” sihirli bir kelime gibi tekrarlanıp duruyor. 

Bir terör ürgütü ile aynı çuvala girmenin ne anlama geldiğini atasözlerimiz söylüyor. Merak edenler de kolaylıkla öğrenebilir. 

Hem de örgütün fiili yönetimiyle değil, ağırlaştırılmış müebbede mahkûm “gölge serok”u ile müzakere edildiğini unutmayalım.  

Türkiye’nin yaylalarındaki silahlı unsurların piknik yapmak veya yaban domuzu avlamak için oralarda bulundukları söylenemez. Tiyatroda bir kural vardır: Sahnede bir silah varsa, patlamak içindir!

Türkiye güvenlik güçlerine rağmen dağlarında mekân tutan silahlı unsurlarla seçime giriyor. Pimi çekilmiş bir bomba var ortada. 

Bu seçim kader seçimi... Başkanlık isteniyorsa, onun da oylanacağı seçim. 

Bu seçim aynı zamanda “barış oylaması” olarak da görülebilir. Barışın devamını oyluyoruz ama bir taraftan da imkânsızı oyluyoruz. “HDP’nin barajı aşması, bu şartlarda mümkün” demek aklı, mantığı iptal anlamına gelir. 

HDP silahlı güçlerin desteğinde Güneydoğu’nun bütün oylarını silip süpürse dahi bu mümkün değil! “Türkiye partisi” mi dediniz? Siz hiç bir HDP mitinginde bu ülkenin bayrağının dalgalandırıldığını gördünüz mü? Müşterekliğimizin sembolü o!

Peki, silah ne zaman konuşacak? Veya kan ne zaman akacak?

Ağrı’da olup bitenleri bir de bu zaviyeden görmek lâzım. 

Her şeye rağmen halk itidalli... Bu kadar itidalin terör örgütünü hoşnut ettiğini sanıyorsak, kendimizi aldatıyoruz demektir. 

Seçim yaklaşıyor... Silahlı unsurlar seçim istedikleri şekilde sonuçlanırsa, zaferin asıl sahibi olarak tantanalı gösterilerle şehirlere inecek...

Kaybedilirse ne olacak peki?

O zaman savaş kaçınılmaz olacak. “Bu iş silahsız olmuyor, öyleyse ateş!”

Kötü bir senaryo olarak okunabilir bu yazı. Fakat eldeki malzeme iyi senaryo yazmaya müsait görünmüyor!

Meydanın adını değiştirmek mi, robot heykelini yok etmek mi? 

Ankara’da uzun süre vali ve belediye başkanlığı yapmış olan Nevzat Tandoğan’ın adı Anıtkabir’e yakın meydandan silindi. Böylece mevcut başkan kendisinden sonra en çok koltukta kalmış bir şahsın ismini meydandan sildi, fakat bir cadde onun adını taşımaya devam ediyor. 

Türkiye’nin başkenti için bu iyi haberse, “robot heykeli” nasıl bir haberdir? Mevcut başkan Çiftlik kavşağına gülünç bir heykel dikti: Robot heykeli. Eskiden heykellerin robotu vardı, şimdi robotun heykeli! Muhafazakâr belediyeceğilin heykelperest belediyeciliğe evrimi ile mi karşı karşıyayız. 

Ankara’da zihniyet problemi meydanın adını değiştirmekle değil, robot heykelini törenle kaldırıp çöpe atmakla çözülür!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi