Yemen’de yasal idareye karşı silahlı ve milis darbesine girişen Husiler, eylem ve faaliyetleriyle gündemden düşmüyorlar. Onlarla basın yoluyla en etkili mücadele edenlerden birisi de El Cezire’de Ey İtticah el Muakis/Ters Açı programını sunan Suriyeli Faysal Kasım. Suriye rejimi, İran, Hizbullah ve Husilerin canına okuyor. İran ve ortaklarını perişan ediyor. Konuşması ve tartışması kadar yazı ve twitleriyle de çok etkili. Gerçek bir fenomen. Bu konuda eline su dökebilecek babayiğit yok. Son sıralarda Suriye rejiminin Behçet Nacar’ı olan Behçet Süleyman ile polemiklere girdi. Gerisini ve geçmişini bilmeyenler için anlatalım: Behçet Süleyman, Suriye rejiminin Amman/Ürdün sefir-i kebiri yani büyükelçisi idi. Bu ülkede elçilikten ziyade baltacılık ya da kelimenin Suriye versiyonunu kullanırsak şebbihlik eylemleriyle gündeme geliyordu. Kendi ülkesindeymiş gibi önüne çıkanın payını veriyor ya da sataşmadık kimse bırakmıyordu. Zamanla sakil bir konuk haline gelmişti. Diplomatik teamülleri aşmış ve istenmeyen adam durumuna düşmüştü. Baltacı ve baltalı büyükelçinin İstenecek bir tarafı da yoktu zaten. Ama o istifini bozmuyor ve sürekli olarak Suriye rejiminin Ürdün’deki muhaliflerine sözle sataşıyordu. Ürdün rejimi ise kararını vermekte zorlanıyor ve bölgesel dengeleri gözetiyordu. Bundan dolayı Behçet Süleyman’ın ağız kokusuna katlanıyordu.  İran’la ve ortaklarıyla köprüleri tamamen atmak istemiyordu. Bundan dolayı Behçet Süleyman’ın çekilmez kabalık ve hoyratlıklarına tahammül ediyor, sineye çekiyordu. Anlaşıldığı kadarıyla Behçet Süleyman ne etmişse sonunda kendisini Ürdün’den kovdurmayı başarmıştır. Bu kadar cansiperane mücadelesinden dolayı üstü Esat’tan bir aferini hak etmiştir.  

Suriye rejimi gibi destekçileri de normal değil. Ancak Yeşilçam’da tecavüzcü Çoşkun rolünü oynamaya müsait tipler. Sonunda Suriye rejimi kendini Ürdün’den kovdurduğu gibi Lübnan’da da kıçına/kabasına bir tekme yedi. Mişel Samaha adlı Suriye rejiminin üst düzeyli işbirlikçilerinden biri olan zanlı kişi kendisine isnat edilen suçlamaları sonunda kabul etti. Suriye rejimi namına Lübnan’ı karıştırmak için Suriyeli istihbarat şeflerinden Ali Memlük’ten patlayıcılar aldığını itiraf etti. Konuyu ele alan gazete veya yorumlar adamın normal olmadığını ortaya koyuyor. Esat gibi psikopat olduğu bir gerçek. Mişel Samaha’yı tutuklatan Lübnan Güvenlik şefi Visam Hasan Paris dönüşünde Suriye rejiminin intikamına maruz kalmış belki de Mişel Samaha’nın tedarikçisi Ali Memlük’ün tertibi bir suikastla Beyrut’ta öldürülmüştür. Lakin Mişel Samaha’nın geciken itiraflarıyla birlikte Suriye rejimi Lübnan’dan tasfiye edilmiştir.  Şimdi sıra Suriye’den tasfiyesinde.

Ürdün rejiminin gözettiği dengeler nedeniyle Behçet Süleyman’ın astığı astık kestiği kestikti.  İpi çekilirken sataştığı gazetecilerden birisi dili gibi kalemi de keskin olan Faysal Kasım oldu. Faysal Kasım attığı twitle bunun altında kalmadı ve Behçet’in ağzının payını verdi: Sizi bir köpek ısırsa ne yaparsınız? Siz de köpeği ısırır mıydınız? 

Şam’ın köpekleri bol ve dişleri de köpekbalığı gibi keskin. Bu kanlı ve psikopat rejim kendisine yıllarca hizmet etmiş bulunan Rüstem Gazala gibilerini de gözünü kırpmadan harcamıştır. Gazi Kenan da daha önce intihar süsüyle tasfiye ettikleri arasındaydı. Bu rejime emniyet olmaz; dolayısıyla dostu da yoktur! Kullandıkları vardır. Hala Muhammed Said Ramazan el Buti cinayetini kimin işlediğini soran varsa Gazi Kenan ve Rüstem Gazala cinayetlerinin izini sürsün. Doğruya ulaşacaktır. Buti de bu kanlı rejimle dostluk kurarak kendini öldürtmüştür. Hizbullah’ın Yemen şubesi olan Ensarullah ( Husiler)da meşrepleri gereği yalan makinası haline gelmiştir. Faysal Kasım da onların balonunu söndürmüştür. Elbette olaylar da onları tekzip ederken Faysal Kasım yalan balonlarını doğru teşhisle söndürmüştür. Husilerin ne zaman yalan söylediklerini soran Faysal Kasım bunun cevabını da kendisi vermektedir. Ağızlarını ilk açtıklarında! Yani adamlar yalan söylemek için vakit beklemez veya bahane aramazlar. Ağızlarını açtıklarında süreç otomatik olarak işler. Hemen ağızlarından yakası açılmadık yalanlar dökülmeye başlar. Takiye yalanı besleyen hususlardan birisidir. Takiyye olmasa bile körle yatan şaşı kalkar misali Zeydilerin Carudi kolundan gelen Husiler de On İki İmamcı anlayıştan fazlasıyla etkilenmiş. Yoksa Yemen’de böyle kalkışma yaparlar mıydı? Faysal Kasım’ın sözleri bana nedense bir çağrışım yaptırdı ve Goethe’nin Yahudilerle alakalı bir sözünü hatırlattı. Der ki: Bir Yahudi konuşuyorsa bir yalan ağız konuşuyor demektir!

 Belki alaka kurmakta zorlanabilirsiniz ama ben yine de Türkiye’nin Şuubi Husileri olan PKK’dan bir misalle yazıyı noktalayayım. Ova kadrosunun başı olan Salahaddin Demirtaş’ın kardeşi Nureddin Demirtaş dağ kadrosunda çıktı. Doğru Haber bunların seçim kampanyası başlatmasıyla ilgili şöyle bir habere yer vermişti. HDP seçim kampanyası başlattı: 5 ölü! Galiba ova kadrosuyla dağ kadrosu seçim kampanyalarını birlikte yürütüyor. ‘Bir elde Kur’an bir elde yalan’ misali bir ellerinde kalaşnikof diğer ellerinde oy pusulası!