HDP gibi bir partinin Kürt halkı üzerinden oynamış olduğu oyunların acılarını üzerinden zaman geçtikçe göreceğiz.

Bölge bu kadar geri kalmışlığı, bu kadar perişanlığı, terör belası yüzünden sırtında daha fazla taşıyamaz…

Müslüman Kürtler PKK örgütünden bıkmış durumda.

O yüzden açılım, süreç gibi oyalamalarla kanatılan yarayı kangren haline getirmek yerine halkın ekmeğine, tuzuna el uzatan terör örgütüne karşı yöre halkının tavır almasından başka çıkar yolu yok. Bıçak iyice kemiğe dayanmıştır.
İktidar iyi niyetlerle birçok yolları denediği halde gördük ki olmuyor.

Çoğunluğunu Ermeni komitacılarının teşkil ettiği silahlı bir örgüt olan PKK, güneydoğu halkını adeta esir almış durumda.

“Size özgürlük getireceğiz” aldatmacasıyla yatırıp kaldırıyor…

Devlet, bu terör yüzünden o bölgeye doğru dürüst yatırım yapamıyor.

Barış olacakmış da, dağdan ineceklermiş de, silahlarını bırakacaklarmış da…

Bunlar oyalama taktikleri…

Bu arada devletin İmralı’yı muhatap alarak bir takım müzakerelere girişmesi çok da iyi hesap edilmişlikten sayılmaz. İmralı’da ki nihayet bir mahkûm...

Yerinde öylece kalmalıydı, çok okşandı, çok şımartıldı…

Cumhurbaşkanı “Barış olsun da baldıran zehri bile içebilirim” demişti.

İşte zehir bu, sen devlet gibi dik durdun o yamuldu…

Şu hale bakın, ilin belediye başkanı cumhurbaşkanını karşılamıyor.

Yani demek istiyor ki sen benim cumhurbaşkanım değilsin. O zaman “sen de benim hiçbir zaman muhatabım değilsin” zılgıtını HDP’nin yemesi lazım.

O seni madem devlet yerine koymuyor, sen de onu takmayacaksın.

Ayak takımı deyip geçeceksin...

Karşılamayı yapmayan belediye başkanları gerçekten Kürt olmuş olsalardı öyle bir tavır katiyen sergilemezlerdi.

Kürtler’in en bariz özellikleri misafire saygılı olmalarıdır.

Öyle ki o saygıyı kendilerine göstermezler.

HDP her ne kadar “ben siyasi bir partiyim” dese de yemezler.

Demokrasi, insan hakları, hak hukuk cart curt hikâye…

Vali ile görüştü diye köy muhtarını infaz eden örgüt bu partinin baş patronu.

Demirtaş ne kadar esse de, gürlese de emir İmralı’dan gelir…

Sonra İslam senin neyine…

Sen her konuştuğunda batıyorsun.

Mekke gibi bir yeri Taksim alanı ile mukayese etmek belki de takdir-i ilahi.

“İşte bakın ben buyum” gibisinden     bir itiraf...

Adam Mekke’nin ne olduğunu bilmiyor. Diğeri de “biz kimseye emanet değiliz, kadınız” diyerek Allah Resulü’nün(sav) hadisini karalıyor.

Evet, hadis senin gibilerine söylemiyor, Müslüman kadına ve erkeğe söylüyor. Erkeğe demek istiyor ki, “Bu hanımla madem hayatını birleştirdin, o halde onu emanetlerin en emaneti olarak koruyacaksın.” Bunu anlayacak kafa lazım…

7 Haziran seçimleri yöre halkı için tarihi bir sınav. Gerçi örgüt, kırsal kesimi silah tehdidi ile istediği gibi yönlendiriyor, şehirler biraz daha güvenceli.

Sandıklar devlet tarafından iyi bir şekilde koruma altına alınmazsa çok kötü şeyler olabilir. HDP propagandasını kan üzerinden yapıyor.

Bu seçimde yörenin bir başka partisi HÜDA-PAR var.

Ümmet hassasiyetinde olan Kürtler bu partiyi tercih ettiklerinde HDP, PKK örgütünü harekete geçirtebilir. Sonuçta

ülkenin güneyinde terörün silahı hâkim, devlet de bu yangını söndürmeye çalışsa da yetersiz kalıyor.

Vurmakla öldürmekle de bir yere varılmaz.

Bunun için de yöre halkı son sözünü söyleyecek; ya herro ya merro…