Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Adaletin bu mu Koç?

Adaletin bu mu Koç?

Geçen aylarda paralel yapının avukatları nerede ise kendileri ile ilgili yazdığım her yazı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyorlardı..

12 Mart’tan tanırım ben bu kafayı. 12 Eylül’ü gördüm, 28 Şubat’ı gördüm..28 Şubat’ta bir günde beş kez, haftada beş gün duruşmaya çıktığım oluyordu.. Kendilerini eleştirdiği her yazı hakkında suç duyurusunda bulunuyorlardı.. 150 yıldan daha fazla mahkûmiyet talebi ile yargılandığım günlerden söz ediyorum.. Brifingli gazeteciler hariç, ötekiler için dava açmak üzere bir “Hasan Tahsin Basın Merkezi” kurulmuştu..

O günler geride kaldı. Geride kaldı kalmasına da, bu misyonu yüklenmeye çalışan birileri hâlâ var.. Bir ara Paralelciler heveslendiler bu işe, kendilerini eleştiren her gazeteciye, yazara, herkes hakkında suç duyurusunda bulunmaya başladılar. Şimdi onlar yoruldu. Mesafe alamadı, bu kez sanki nöbeti Koç devraldı gibi.. (Yoksa ‘Ananasçılar’ mı demeliydim) Yine suç mu işledim yoksa..

Koç grubundan bana 4. dava da geldi. Gazete aleyhine açılan onlarca dava var..

Bir yıl öncesi çıkan yazıları arşivden bulup tazminat davası açıyorlar.. Alacakları parayı hayır kurumlarına vereceklermiş. İHH’ya verecek halleri yok. Koç Vakfı’na aktarırlar herhalde, tabi kazanırlarsa.. Kazanacaklarını sanmam ya! Bu kafa ile giderlerse kendileri sanık ya da davalı olurlar..

Koç’ların bu dava dilekçelerinden haberleri var mı bilmiyorum.. Bu dava dilekçeleri Koç’ların hukuk, basın özgürlüğü konusuna bakışını açıklayan bir belge mahiyetinde.. Bu avukatlar, bu dava dilekçeleri ile neyi koruduklarını zannediyorlarsa, ona zarar veriyorlar aslında.. “Koç”demişim, Koç Holding mi, Rahmi Koç mu, Kamil Koç mu, Vehbi Koç mu,Mustafa Koç mu belli değil, ama “biz kime sövüleceğini bilmez miyiz” diyen komiser edası ile hemen kimi kastettiğimi anlayıveriyorlar.. “5’li çete” demişim, hemen kendi üstlerine alınıyorlar.. “1 Numara” deyince yine alınıyorlar. “Oligark” deyince alınıyorlar.. “Örtülü KİT” deyince yine alınıyorlar..

“Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yokeder.” Bu tür davaların şuyuu, o şeylerin yazılmasından daha beter bir etki yapar..

Birileri bunlara dava aç dedi diye mi bu davaları açıyorlar ya da stajyerlere mi hazırlatıyorlar ve okumadan mı imzalıyorlar bu dava dilekçelerini bilmiyorum.. Zaten yarısı Koç meddahlığı, övünme ve şecaat arzı..

Seviye tesbiti yapacak olursam, kıyaslama gerekirse, ben bu davalardaki kadar basit, sıradan, içi boş bir dava dilekçesini fazla görmedim.. Yoksa bu işi kendileri de içlerine sindiremedi de, yukarıdan gelen bir talimatla, “laf olsun, sayfa dolsun” diye mi yazdılar bu satırları.. Hani, “dostlar alışverişte görsün” kabilinden bir iş olarak yaptıkları bir şeyse bu, bir diyeceğim yok..

Koç ailesinden birileri bu dava dilekçelerini ve bizim yazdığımız cevapları bir okurlarsa, durumu kendileri de anlarlar sanırım..

Bu dünya etme-bulma dünyasıdır, bugün birilerini böyle iddialarla suçlayacak olursanız, yarın birileri de sizi aynı şekilde iddialarla suçlayıp sanık sandalyesine oturtacak olduğunda o zaman söyleyecek bir sözünüz olamaz.. “Dün dündür, bugün bugün” diye kendinizi savunamazsınız..

“Bir işin içinde ABD, İsrail, İngiltere, Fransa varsa, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu o işin niye bir tarafından olmasın” demek niye suç olsun ki! Evet “AK Parti ve Erdoğan kaybederse kimler sevinecek” diye sormak bile bu anlayışla suç olarak dava dilekçesinde yer alabiliyor.. Bu iddialar, “Hava bugün bulutlu” diyen adama, “sen bana ördek dedin” diye hakaret davası açan adamın iddialarına benziyor.. Çünkü dava açan kişinin lakabı “Ördek”tir.. Bu iddia sadece fıkralara konu olan bir mizah olmaktan çıkıp,Türkiye’nin en büyük holdinginin avukatlarının bir gazeteci aleyhine açtıkları davanın dilekçesine konu edilmiştir. Bu dava MS 2015’te, yazı yayınlandıktan bir yıl sonra açılan bir davaya konu edilmektedir.. Evet“Dün, kontrollü bunalım stratejisi gereği, tavşana kaç, tazıya tut diyerek, “Cemaat” ve Ergenekoncuları birbirine karşı kışkırtan irade bugün, Ergenekon’un avukatları ile Cemaat denilen yapıyı bir araya getirdi..Cemaat, CHP, MHP, Koç ve Ekmel bey bugün BEŞGEN bir masada oturarakTürkiye’nin geleceğine yön vermeye çalışıyorlar..” “Ekmel beyidestekleyen CHP’nin arkasında Esed var.. Ekmel beyi destekleyen Suudi kralının arkasında Sisi var! İsrail var! Amerika var, İngiltere var, Fransavar! O zaman Cemaat niye olmasın.. Bunların hepsi varsa Koç niye olmasın..” demek suç oluyormuş. Belki bu yazı da bu anlamda suç oluyordur..

Koç’larla başım dertte. İstanbul Anadolu Asliye 8, 18, 27. Hukuk mahkemelerinde 4 davam var şimdilik.. Birileri düğmeye bastı anlaşılan.Amiral gemisi işaret ateşini çaktı. Kurşun askerler seçim öncesi topyekûn saldırıya hazır.. Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı siyaset, derin yapılar her yerde varlar. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, her yerdeler..

Bana kalırsa birileri deşifre oldu.. Derin yapı, Paralel yapı derken sıranın kendilerine gelmesinden korkan birileri “en iyi savunma saldırıdır” mantığı ile hareket ediyor.. Bunu her yerde görebilirsiniz. Mısır’da Sisi’nin saldırganlığı da çaresizliğindendir aslında. Bizde, Sisi’nin arkasına saklanarak % 52 göndermesi yapanlar ve onların arkasındaki güçler de aynı çaresizlik içinde saldırıyorlar.. Seçime kadar da bu saldırılar devam edecek gibi gözüküyor.

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi