Öyle Bir Türkiye Yok
insan yaşadıkça neler görüyor. Zaman Allah’ın yeryüzünde kurulu mahkemesi. Daha dün Ahmet Kaya için “şerefsiz” manşeti atanlar, bugün aynı sayfalarda Selahattin Demirtaş’a cilve yapıyor. “Düşmanımın düşmanı dostumdur”; bugünlerde sıklıkla gördüğümüz manzara bu. Ha gayret!
Şimdi bundan on yıl evvel Kürtçe bir şarkı okunması ihtimaline tahammül edemeyen zihniyetin bugün sokaklarda Kürtçe şarkıları özgürce söyleyen Kürtleri artık insan yerine koyduğuna inanacak mıyız? Yoksa Kürtleri “henüz yüzde dokuz falanlar, nasılsa vakti gelince tepelerine kolayca bineriz” diye mi görüyor olmasınlar? Öyle ya; Mısır’da idam kararı verilen devrik lider Mursi için attıkları “Yüzde 52 oy aldı, idam kararı verdiler” manşetindeki subliminal mesajı çocuklar bile anladı. Düşmanımın düşmanını biraz yağlarım, sonra işime bakarım. Şark kurnazları.
2003 seçimlerinde manşetleri kaplayan ve milyonların katıldığını iddia ettikleri Cumhuriyet Mitingleri sırasında, laik magandaların anlayacağı dilden “vız gelir, tırıs gider” başlıklı bir yazı yazmıştım. Gezi ve 17 Aralık’ta da aynı cümleyi sıklıkla kullandım. Bugün çözüm sürecinin katettiği mesafeyi hiçe sayıp, Kürt milliyetçiliğini tetiklemeye çalışanlar için tekrar ediyorum: Vız gelir, tırıs gider. Aklı olan; son birkaç yıldır Diyarbakır’da Mısır, Suriye, Filistin ve Peygamber Efendimiz için toplanan muhteşem kalabalıklara bakıp esas mevzuyu anlar. Kendi akılları varsa tabii…
Kimse bu ülkede artık kan akmasını istemiyor. “Benim gibi düşünmeyene zulüm” fetvası veren laik magandaların miadı doldu. Onları Evren’le birlikte toprağa gömdük. Unutmayalım: cenazesine üç beş kişi katıldı. Oturdukları koltuklarda “bugün ne manşet atsam da, müzelik üç beş laik magandamızı memnun etsem” diye düşünenler biraz da halkın sesine kulak verse ya. İşlerine gelmez.
Olsun. Türkiye Müslüman ülkesi olduğu kadar, hayalperestler ülkesidir de. Hayalperestler “kurtarmayı” hayal eder, Müslümanlar kurtarır. Hayalperestler gece gündüz ekranlarda konuşur, Müslümanlar bismillah çekip, yapar. Böyle değil mi? Son 92 yıla bakalım. Kim ne yapmış? Hayalperestlerin icraatları ortada. Ne zaman ki oturdukları koltuklardan kalkmışlar; bütün fidanlarımızı kesip darağacı kurmuşlar. Bugün fırsatını bulsalar, daha geçenlerde dibinde oturup “özgürlük” naraları attıkları Gezi Parkı’ndaki ağaçları kesip darağacı yapacaklarına hiç şüphemiz yok. “Taksim’de sallandırmak” deyimini en çok kullananlara bir bakalım.
Bir de olana bakalım. Seksen yıl boyunca manşet manşet “düşman” ilan edilen “irticacılar” 12 yıllık iktidarlığı döneminde bir tane darağacı kurmadı. 80 yıldır sokaklarda kan aktığında aynı manşetlerde sevinç naraları atıldığını gören Kürtlerden şimdi ne bekliyorlar acaba? Ah, sizi gidi hayalperestler. Az kaldı. Darağacı hayallerinizi kurmaya, kanlı mesajlar vermeye devam edin. Hayalleriniz bütünüyle öldüğü gün ortada kalan cenazenin merasimini yapmak acaba kime düşecek? Neyse. Dert değil… Onu da biz yaparız. Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi sanki…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.