Kürtlerin Ülü’l-emri Kimlerdir?
MÜSLÜMAN bir kavim İslam’a Kur’ana Sünnete Şeriata aykırı bir ideolojiyi benimserse kendi kuyusunu kendisi kazmış, bir tür intihar etmiş olur. Bu kaide Türkler için de Kürtler için de diğer bütün Müslüman kavimler için de geçerlidir.
Ülkemizdeki hiçbir Müslüman Kürdün ateistleri, zerdüştileri, İslam ve Müslüman düşmanı Kriptoları desteklemeye hakkı yoktur. Hepsi değil, bir kısmı desteklerse ileride bunun cezasını sadece destekleyenler değil, hepsi çeker.
Müslüman, ezelde Allah ile ahd ü misak yapmış ve bunu dünyada hatırlamış kimsedir. Bu ahd ü misakını bozarsa başına çok belalar ve musibetler gelir.
Bugün ülkemizde dıştan Kürt görünen, gerçek kimlikleri ise başka olan çok sayıda (bir milyon ile iki milyon arasında olduğu söyleniyor) Kripto vardır. Müslüman Kürtler, bu Kriptolarla aralarına mesafe koymazlarsa ileride telafisi imkansız büyük zararlara uğrayacaktır.
Kriptolar elbette bir realitedir, atsan atamazsın, satsan satamazsın. Lakin bu realiteyi bilmek, bu konuda âdil tedbirler almak farzdır, elzemdir.
Ümmet birliğinin ve Hilafet müessesesinin olmadığı bu fetret devrinde Kürtlerin ülü’l-emri şunlardır:
Birincisi: İcazetli Sünnî ulema ve fuqaha… İkincisi: Yine icazetli ve Şeriata sımsıkı bağlı Sünnî tarikat şeyhleri… Üçüncüsü: İtikatları sahih, beş vakit namazı kılan, Şeriata bağlı ziyalı, alim, fazıl, ahlaklı, faziletli, mürüvvetli kimseler.
Kürtler bunları bırakıp Kriptoların, fâsık ve fâcirlerin, arivistlerin, teröristlerin, maceraperestlerin, zerdüstilerin peşine düşerlerse, telafisi mümkün olmayacak zararlara uğrayacaklardır.
Bendeniz Türküm ama Türkçü değilim, Kürt kardeşlerimden Kürtçü olmamalarını, Kürtçülük yapmamalarını isterim. Salih bir Kürdü, fâsık bir Türk’e tercih eden bir Müslümanım, uhuvvet-i islamiye taraftarıyım.
Uzak ve yakın tarihte İslam’dan uzaklaşan kavimler belalarını bulmuşlar, büyük musibetlere mâruz kalmışlardır. Bunun hiç istisnası yoktur.
Türkiye parçalanırsa bundan Müslüman Kürtler de büyük zarar görecektir. Belki de en büyük zararı onlar görecektir.
Doğu ve güneydoğuda bazı bölgelerden kovulanların, göç ettirilenlerin yerini başka Müslümanlar almayacak, ileride dışarıdan gayr-i müslim nüfus getirilecektir.
Daha şimdiden Sünnî Kürtleri öldürmeye başladılar bile.
İstikbalde Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde (Türkiye parçalanmadan) özerk bir İslam rejimi, Darül İslam kurulsa oraya hicret etmek isteyen ilk Türk bendeniz olurum.
Edirne’den Kars’a, Sinop’tan İs- kenderun’a kadar bütün Türkiye Kürtlerin de müşterek vatanıdır.
Allah bizden, Kur’an’da, gayr-i Müslimleri dost ve velî (idareci) edinmememizi emr etmektedir. Bu emre aykırı hareket edenlerin işi zorlaşır, onlar esaret ve zilletten kurtulamaz.
Bundan yüz küsur sene önce bir kısım Arnavutlar (hepsi değil) Osmanlı birliğinden ayrılıp bağımsız bir devlet olmak istemişlerdi. Osmanlı yıkıldı, Arnavutluk bir ara İtalya’nın istilasına uğradı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra orada akıllara ziyan komünist ve ateist bir rejim kuruldu, Enver Hoca isimli çılgın diktatör 1966’da dini, imanı, ibadet etmeyi, ezan okumayı, çocukları sünnet ettirmeyi, cenazeleri yıkayıp kefenleyip namaz kılınmasını, oruç tutulmasını yasakladı. Birkaç tarihî bina dışındaki bütün camileri kapattırdı. Dinin D’sinden bile bahsedilmesini ağır bir suç saydı. Uzun yıllar boyunca Müslüman Arnavutlar kan kustular.
Kriptoların, Zerdüştilerin, Pakradunilerin tuzaklarına düşmemeleri için Kürt kardeşlerimi uyarıyorum. Müslümanların dostları sadece Müslümanlardır. Selam ederim.