Açılımdan Kaçılım!
Açılım susam açılım!
Kapıları açan sihirli söz bu değildi elbette. Birileri böyle zannetti! Açılım siyaseti bir takım “akil gel çengele takıl” zerzevatıyla kamuoyu nezdinde pekiştirildi. Ülkede her şey güllük gülistanlıktı. İmralı-Kandil teleferiği işlemeye başladı. Gidenler gelenler, açıklamalar... Eş başkanlar, keş başkanlar, beleş başkanlar...
Hükümet nezdinden yapılması gereken her şey yapıldı. İmralı canisi munisleştirildi, Kandil yaranı muhatap alındı.
Peki karşı taraf için birinci madde neydi?
Silahlı unsurların ülkeyi terk etmesi...
Silahlı unsurların ülkeyi terki bir yana, güvenlik kuvvetlerinin elinin kolunun bağlanması üzerine yerlerini sağlamlaştırdılar, gepegenç çocukları daha güvenli şekilde dağa kaldırdılar. Devletin valileri açıklıyor rakamları: Şu kadar çocuk dağa götürüldü...
Dağa çocuk götürme, saraydan kız kaçırma operası değil! Bir insanlık trajedisi. Diyarbakır anneleri, kaçırılan çocuklar için yas tuttular, çalmadık kapı bırakmadılar. Ne oldu peki? Sıfıra sıfır elde var sıfır!
Açılım siyasetini yürütenler seçim sürecinde neler söylediler? “Efendim biz bu havaalanını zamanında bitiremedik. Çünkü terör örgütü inşaatı engelledi...”
Bu bal gibi itiraftır! Ülkenin bir yerinde güvenliği sağlamak benim işim mi?
Sadece o mu? Açılımcılık siyasetinin anlı şanlı savunucuları bölgeden aday yapıldılar. Neler geldi başlarına? Kendi ikrarlarıyla sabit: “PKK halka baskı yapıyor! Benim yakınlarım bile beni karşılamaya gelemiyor!”
Şecaat arz etmek için neden bu kadar bekledin?
Yahut da şu anda vekil olduysan vekil sıfatıyla çıkıp neden yekden açıklamıyorsun: “Açılım fiyaskodur, aldatıldık, bu siyasetten vazgeçip örgütü devre dışı bırakalım, doğrudan halka yönelelim.”
Seçildiler ya, bir daha bölgeye gitmelerine gerek yok! Ankara’da rahat koltuklarına gömülüp keyifle kahvelerini içerken dahiyane açılım siyaseti muhabbeti edebilirler.
Birinci aşama, silahlı unsurlar dışarı çıkmak bir yana, yerli yerinde hatta daha yerleşmiş durumda ve dağdan şehri yönetiyor!
Bu olmayınca silah bırakma mavalına kim inanır?
Zaten silah filan bırakılacağı yok. Hatta şunu söyleyenler var: Devlet de silah bıraksın!
Bunların söylendiği ülkede izlenen politikalar etnikçiliği azdırdı. Eskiden halkın husumeti terör örgütüne idi. Şimdi Kürt etnikçiliğinin azması, günlük hayatta içe içe olan halkı tedirgin etmeye başladı. Halk arasında gerilimin tırmandığını görmeyen kördür.
Türk kimliği etnik kimlik derekesine indirildi. Hükümet “aman Kürt etnikçiliğini azdırmayalım” diye Türklüğe etnik kimlik muamelesi yaptı. Ne oldu peki, azgın bir Kürt etnikçiliği aldı yürüdü!
Bu ülkede Türk kimliği bütünü kucaklayan bir yapıdır. Bunun içinde bütün etnik kimlikler barınır. Balkanlardan gelen göçmenlere sorun: Arnavut, Boşnak, Pomak vs. hepsi Türk! Türk olmak Boşnaklığa, Pomaklığa ve Arnavut olmaya engel değil! Bin yıllık tarih, kültür, adetler, gelenekler, hayat tarzı işte bu etnikliği aşan Türk kimliğinin eseridir. Bu kimlik birçok farklı etnik kimliğe açık olduğu gibi, farklı inançları da bünyesinde barındıran bir müsamahaya sahiptir.
Velhasıl zaman açılımdan kaçılım zamanıdır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.