Baltalarını Taşa Vuran Hocalar
EHL-İ Sünnet hassasiyeti olmayan birileri, az buçuk ilimleri olsa bile vahim yanlışlar yapmaktan kurtulamıyor.
Bazı zamane hocaları baltalarını taştan taşa vuruyor.
Büyük yanlışlar yapınca da tenkide uğrayan yazılarını internetten kaldırıveriyorlar.
Din konusunda büyük ve vahim yanlışlar yapılması, bir kurumdaki hazretleri pek ilgilendirmiyor ki, reddiye yazdıkları, düzelttikleri, tashih ettikleri yok.
Derin dış güçler, Türkiye’yi Ehl-i Sünnet çizgisinden çıkartıp, light ve ılımlı İslam’a geçirtmek için sinsice çalışıyor.
En bozuk ve yıkıcı fikir şudur: Şimdi Sünniliği ve Şiiliği, mezhepçiliği bırakalım, Kur’an Müslümanı olalım.
Ehl-i Sünneti bozuk fırkalarla, Haricilikle Mutezile ile bir tutuyorlar.
Ehl-i Sünnet İslam’ın, Kur’an’ın, Muhammedî tebliğin doğru yorumudur. Yanlış yorumlarla bir olur mu hiç?
Bozuk fırkalar içinde bir Gurabiyye fırkası vardır ki, inançları akıllara ziyandır. Şöyle diyorlar: Peygamberlik Hz. Ali’nin hakkı idi. Hz. Ali ile Hz. Muhammed birbirlerine iki karganın benzediği gibi benzerdi. Bu yüzden Cebrail şaşırdı da, vahyi Hz. Ali’ye getireceğine Hz. Muhammed’e getirdi. Ehl-i Sünnet bu şaşkınlar fırkasıyla bir tutulur mu?
Ehl-i Sünnete ters düşen bozuk fırkaların hiçbiri, ihtilaflı hiçbir meselede haklı değildir. Hepsinde Ehl-i Sünnet doğrudur, haklıdır.
Bazı ilahiyat fakültelerinde Kelam profesörleri öğrencilere, “Size çeşitli mezhep ve fırkaların görüş ve inançlarını anlatacağım. Hangisi doğrudur demeyeceğim. Siz karar verirsiniz” mealinde laflar ediyormuş.
Ölmüş, taraftarı kalmamış Mutezile mezhebi hortlatıldı.
1400 yıllık İslam tarihinde zuhur etmiş en kötü fırka olan Tarihsellik, Fazlurruhmancılık fırkasının el altından harıl harıl propagandası yapılıyor.
Küfür ve nifak güçleri Şeriatsız bir İslam türetmeye çalışıyor.
Geçen Ramazanlarda olduğu gibi bu sene de teravih namazını inkar edenler yaygara kopartacaklar.
Yine güneş batmadan oruç açanlar, güneş doğuncaya kadar sahur yiyenler görülecek.
Bazı yerlerde bid’atçi reformcular, cumanın farzından sonra sünnet ve zuhr-i âhir namazı kıldırtmıyorlar, hemen tesbihata başlıyorlar.
Ehl-i Sünnet camiası sapık, bozuk, yanlış inanç, görüş, fetva ve iddialara yeterli cevap veremiyor. Çünkü birlik yok, Ümmet teşkilatı yok, bir İmam-ı Müslimîn, hocalar arası işbirliği yok.
İbn Teymiye’yi imam kabul edenlerin tahribatı sinsice oluyor. İbn Teymiye’nin elbette ilmi var ama ilmi kadar aklı olmadığı için aşırılıklara, gulüvve sapmıştır. O, Ehl-i Sünnete imam olamaz.
Vehhabilik selefilik postuna bürünmüş, taraftar topluyor.
Almanya’da bazı ilahiyat profesörleri, Ehl-i Sünnet İslamlığına oryantalistlerden daha şiddetli saldırıyor.
Her şey paraya, maddî menfaate endekslenmiş vaziyette. Allah rızası için ihlasla, ücretsiz hizmet edenler azınlıkta.
Ehl-i Sünnet yıkılırsa din de yıkılır. Nicemiz bunun farkında değiliz.