Kırmızı Çizgiciler ve Sarı Çizmeliler
Madem halk istedi, hadi gel koalisyona!...” deniyor ama herkeste başka bir hava. Sanki mübarekler seçimde en fazla oyu almışlar da burunlarından kıl aldırmıyorlar.
“Şununla görüşmem… Şu çağırırsa gitmem… Gidersem şunu isterim… Girmem ama desteklerim. Şunlar yapsınlar, ben kenarda fırsat kollayayım. Şununla şu, tuzağa düşün ben de güleyim…”
3 muhalefet partisinin de gönlünden iktidar ortağı olmak geçiyor ama Ak Parti’ye zorluk çıkarmak için, hepsi “İstemem ama sağ cebime koy.” havasındalar… Veya hepsi de şu Elazığ fıkrasındaki durumdalar:
Elazığlı ana-kız, bahçede çamaşır yıkıyorlarmış. Kız “Anaa, falancaların düğünü var, neydek?...” demiş. Anası, “Çağırırlarsa gitmeyek, çağırmazlarsa küsek.” demiş.
Bizim muhalefet de tam Elazığlı kıskanç ananın psikolojisinde. Görüşmeye çağırırlarsa gitmeyek; çağırmazlarsa küsek!..
Hani kendi gayretinle koskoca bir ırmağı yüzerek geçersin de, karşı kıyıya yaklaşırken gücün kesilir ve ufacık bir hamleye gücün kalmadığı anda karşı kıyıdan biri elini uzatsın istersin ya, Türkiye şu anda bu durumu yaşıyor.
Aradaki kısacık mesafeye herkesin kırmızı çizgisi engel.
CHP, “Benim kırmızı çizgilerim var!...” diyor.
MHP, “Benim kırmızı çizgilerim var!...” diyor.
HDP desen zaten hem kendi kızıl hem de kırmızı-yeşil-sarı çizgili bir parti; onun da kırmızı çizgisi varmış…
Sen kırmızı çizgili, o kırmızı çizgili, şu kırmızı çizgili…
(Bir de bunların ağababası, İstanbul sanayi cuntası var. Yani TÜSİAD… Onun çizgisinin rengi dolar yeşili… Hani, hükümet konusunun Cumhurbaşkanı’yla konuşulmadığı ama hepsinin kapıyı ardına kadar araladığı TÜSİAD…)
Herkesin “kırmızı çizgili” olduğu bir ülkede hükumeti kim kuracak? Sarı Çizmeli Mehmet Ağa mı?
Ey kırmızı çizgiciler!...
Kırmızı çizgiyi ağzına almayacak olanlar sizlersiniz.
Ey MHP, ey eski sevgili!... En çok da senin kırmızı çizgine şaşıyorum! Çünkü senin kırmızı çizginin göbeğinde şimdi Kürtlük var. 1980’den önce Kürt Belediye başkanların, milletvekillerin vardı ve Kürtlerin yoğun olduğu yerlerden de çok oy alırdın. Taş gibi Kürt ülkücülerin vardı; Kürt ülkücü şehitlerin var. Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin’i hala unutmadık!.. Ama şimdi, Kürtlerle arana öyle bir kırmızı çizgi çektin ki, bu çizgi aynı zamanda Türkiye ile senin arana çekilmiş bir kırmızı çizgi haline gelerek iktidar olabilecekken, “yavru muhalefet” olmaya mahkum etti.
Ey CHP!... Ey bu devletin temelindeki parti!... Artık anla!... Senin de çizgin bu milletle arana çizdiğn çizgidir aslında.
90 yıldır bu çizgi yüzünden milletle aranda problem var ve 1950’den beri de sırf bu kırmızı çizgi yüzünden pek iktidar yüzü görmedin. Hala bunu anlamadın. Şu kırmızı çizgilerini gözden geçir ve çağın gerçekleriyle yüzleşebil ve al iktidarı.
Ve ey HDP!..
Sen değil kırmızı çizgiye, oluk oluk akan kırmızı kanlara alışıksın. Senin “sayın”ının örgütünün akıttığı kanlardır bu kanlar. Senin ayrıca kırmızı çizgin olmasına gerek yok; milletle senin aranda zaten kan kırmızısı ırmaklar var. Sen iktidara gelmeyi unut. Bir yol kazası esnasında topladığın parsanın uzun süreli olacağını da zannetme!..
HDP dışındaki muhaliflere tekrar sesleniyorum: Herkesin “kırmızı çizgili” olduğu bir ülkede hükümeti kim kuracak?
“Sarı çizmeli” Mehmet Ağa mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.