Peygamberin Kedisini Bile Sevmek
EHL-İ SÜNNET Müslümanı Hulefâ-i Râşidîn’i, Aşere-i mübeşşere’yi, Ashab-ı Bedr’i, Ezvac-ı Mutahhareyi, Ehl-i Beyt-i Mustafa’yı, Âl-i Muhammed’i, Ashab-ı Güzin efendilerimizi sever, onlara çok hürmet eder, onlara toz kondurmaz, bütün Ashabın hukukuna riayet eder.
Bin dört yüz yıl önce onların arasında zuhur etmiş ihtilaflar konusunda kesin hüküm vermeyiz, bunu Allaha Tealaya havale ederiz.
Hz. Ebubekir Peygamberlerden sonra insanların en hayırlısıdır. Onu tenkit etmeyiz.
Hz. Ömer, Peygamberlerden sonra insanların hayırda, velayette ikincisidir, ona dil uzatmayız.
Hz. Osman hayırda ve velayette üçüncüdür. Onun hatırasını incitecek laf etmeyiz.
Hz. Ali efendimiz dördüncüdür. Efendimiz ilmin şehri, o da kapısıdır. Onu da çok sever ve sayarız, hürmette hiçbir şekilde kusur etmeyiz.
Haseneyn (H. Hasan ve Hz. Hüseyin) Efendilerimizi, Hz. Fâtima annemizi çok severiz, onlar başımızın taçlarıdır.
Bırakın Ehl-i Beyti, Ashabı, biz Resulullahın kedisini, devesini, atını bile severiz. Ah, onun kedisini görsem de ayağının tozlarını yüzüme sürsem.
Osmanlılar Hulefa-i Râşidîn radiyallahu anhüm ecmaiîn efendilerimizi, Haseneyn hazretlerini öylesine severlerdi ki, onların isimlerini camilere levha yapıp asmışlardır.
Resulullah Efendimiz “Benim ve Râşid Halifelerimin sünnetine uyunuz” buyurmamış mıdır?
Hz. Ali ile Hz. Ömer Efendilerimizin araları açıkmış. Bırakın bu yalanları, hezeyanları, iftiraları. Hz. Ali efendimiz kızını Hz. Ömer’e vermiştir. Dört halife birbirlerinin vezirleri idi.
Bizim sevaplarımız onların hatalarına denk olmaz.
Keşke onlara mülaki olmuş olsaydık da, binitlerinin ayaklarındaki tozları başımıza, yüzümüze, alnımıza sürerek bereketlenseydik.
Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimizi kırmak ve üzmek istemeyenler, başta Dört Büyük Halife olmak üzere Ashab-ı Kirama dil uzatmasın.
Hz. Osman, bir keresinde İslam ordusuna o kadar yardım etmişti ki, Resulullah efendimiz onun için “Bundan sonra Cehennem ateşi Osman’ı yakmaz” buyurmuşlardı.
Yâr-ı gâr-i Mustafa Hz. Ebubekir Sıddiyk Kur’an’da övülüyor. Onu tenkit ve tahkir etmek ne büyük bir küstahlıktır.
Efendimizin mescid-i saadetlerini temizleyip süpüren siyahî bir kadıncağız vardı. Bir gün Resulullah efendimiz, onu göremiyorum, nerededir diye sorduklarında “Efendim o vefat etti, cenazesini kaldırdık defn ettik dediklerinde”, “Niçin bana haber vermediniz” buyurmuşlar ve gıyâbında cenaze namazı kılmışlardı. İşte bu zamanın en büyüklerinin rütbesi bile o naçiz kadıncağızın çok altındadır. Çünkü o sahabelerdendi.
Sahabeleri sevmek büyük nimettir, azim şereftir.
Onlara dil uzatmak, küfre kadar götüren bir nasipsizlik ve nankörlüktür.
Mustafa’yı seven, Ashabını ve yâranını da sever. Ehl-i Beytini sever, Âl-i abasını sever. Kedisini, devesini bile sever. Üzerinde oturduğu hasırı, naleynini, asâsını, eşyasını sever.
İmanı ve akl-ı selimi olan Resulullahı hiç üzer mi, hiç ona eza verir mi?
Allah hepsinden razı olsun. Onlar gökteki yol gösteren yıldızlar gibidir. Hangisi rehber alınırsa kişi hidayet bulur.
Aman kardeşim, Ashaba dil uzatan sapıkların peşine düşme, onlara aldanma kanma.
Hepsine hüsn-i zan et.
Onlar Peygamberler gibi mâsum değildi ama bazısı mahfuzdu, korunmuştu. Onların şefaatçileri Resulullahtır. Sakın ihtilaflara karışma. Onları Allaha havale et. Onların kusurlarını arama, sen kendi günah ayıp ve kusurlarına baksana!.. Sen, “Ben Allahı, Resulünü, onun Ashabını, Ehl-i Beytini, yârânını sevenlerdenim” diyenlerden ol. Bu sevgi, rahmete uğramana, affına, şefaate, ebedî saadetine sebep ve vesile olur inşaallah.