“Öcalan Salıverilsin” Sezonu Açıldı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP’ ye ve Çözüm Süreci’ne karşı “şahin”, buna mukabil HDP’nin “güvercin” stratejisi izlemeye başladığı 7 Haziran Genel Seçim sath-ı mailine girildiğinden beri Öcalan’ın sesi soluğu çıkmıyor, kendisinden haber alınamıyordu… Ta ki, önceki gün kendilerini “aydın” diye niteleyen lakin kendi lümpen dünyalarını dahi aydınlatmaktan aciz bir grubun, 200 imzalı yeni bir deklarasyon yayınlamasına kadar…
Yayınladıkları bu bildirgede Öcalan’ın İmralı’daki mahkûmiyetini “tecrit” olarak niteleyen bu grup, Öcalan’ın ivedilikle serbest bırakılmasını istemişler… Üstüne üstlük “tecritte ısrar; savaşta ısrardır” şeklinde aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmemişler!
Şu anda ülkeyi geçici bir hükümetin yönettiği ve koalisyon tartışmalarıyla erken seçim ihtimalinin birbiriyle yarıştığı bir zamanda, muhatabını bile bilmeden böyle bir çağrıda bulunulmasını manidar buldum! Geçmişte Çözüm Süreci reddiyelerimizi ve öngörülerimizi üçüncü sınıf komplo teorisi diye niteleyenler gibi birileri çıkıp da “içinde bulunduğumuz konjonktürde kimsenin Öcalan’ı çıkartma gücü yoktur” diyebilir… Oysa ayrılıkçı Kürt hareketinin Çözüm Süreci boyunca, ülkeyi yönetenlerin boğazını sıkıp da elinden her istediğini aldığını çokça tecrübe ettik!
Öcalan’ın ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu Sayın Erdoğan’la yüzde 90-95 örtüşüyor” diyerek “barış” sütresi arkasında ayrılıkçı Kürt hareketine sürekli meşruiyet transfer ederek çiğnenmedik “kırmızı çizgi” bırakmayanların; yarın bir gün konjonktürel bahaneler ve sahte barış gerekçeleriyle Öcalan’ın mahkûmiyetini sonlandırması gayet mümkündür! Hani Çözüm Süreci’nde sınırsız ve sorumsuz bir şekilde kullanılan Hilal Kaplan gibi kozmopolit cahillerin dilinden düşmeyen “…Dün öldüren Öcalan bu kez yaşatmaya hazırım diyor. Bu imkân değerlendirilirse, gerisi teferruattır…” lafı vardı ya… İşte yarın bir gün bu tip demagojilerle ve “cambaza bak!” oyunlarıyla kamuoyu öyle hazırlanır ki, onca hengâme içinde Öcalan’ın salıverilmesi “teferruat” haline geliverir!
Zaten “Öcalan’ın salıverilmesi” konusunda uzun zamandır süregelen bilinçli bir algı çalışması yapılıyor… Bu yoğun algı yönetimi ve propaganda taarruzu altında, apolitik kitleler hatta çocuklar bile, dünyanın en kanlı ve en vicdansız terör örgütünün lideri Öcalan’ı Mandela gibi hapishanede itibar kazanan “siyasi bir figür” olarak biliyor!
Hülasa,
“Önümüzdeki dönem bu müzakere sürecinin en önemli başlıklarından biri de,‘başkan Apo’ya özgürlük olacaktır” şeklinde iddialı bir şekilde gelecek tasavvurunda bulunanları ciddiye alıyorum. Çünkü bu istikamette; artık çevreye verilen rahatsızlıkların bile umursanmadığı, üstüne üstlük seçmenin hüsnüteveccühüne mazhar olan ‘altyapı çalışmaları’ hız kesmeden sürüyor! Gelinen bu aşamanın sorumlusu da falan filan değildir! Yaklaşık on yıldır PKK ve liderliğiyle bir arada siyasi murat güderek “Açılım” ve “Çözüm Süreci” politikaları yürüten Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bizzat kendisidir!
Çözüm Süreci’nin propaganda yüzü olarak medyaya sürülen ve daha sonra milletvekili yapılarak ödüllendirilen Hüseyin Yayman “Tayyip Erdoğan bugün ‘ülkemin menfaati için Öcalan serbest kalmalı’ desin, büyük reaksiyon olmayacaktır.
Erdoğan, tarihte hiç kimseye nasip olamayacak bir kartı elinde tutuyor. Bu Türkiye için çok büyük avantaj...” diyerek Öcalan’ın serbest kalmasının formülünü vermişti zamanında..! Zaten, ‘Çözüm Süreci’ adı verilen ‘MİT-Öcalan Müzakere Süreci’ni başlatanlar da aynı sihirli “formül” üzerinden hesap-kitap yaparak bu günleri bizlere yaşatmadılar mı?
Buradan yola çıkarak ülke bütünlüğümüzün ve birliğimizin sihirli formülünü de biz verelim: Tarlasını her zaman yağmur yağacak yere taşımakta mahir olan Öcalan’ın, tarlasını her zaman yağmur yağacak yere taşımakta mahir olan siyasiler ve bürokratlardan tecrit edilmesi kesinlikle şarttır! Bu durum sağlanırsa, Öcalan’ın terör örgütü ve türevlerinden de tecridi otomatikman sağlanmış olacaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.