“Haydi Camiye”
Abdullah Yıldız , Ahmet Bulut ve Cemil Tokpınar'ın öncülüğünde kurulan Namaz Gönüllüleri Platformu, Ramazan'la birlikte yeni bir hamle yaptı. Platform'un “Haydi Camiye” adını verdiği nefis bir proje, 2 Eylül günü İstanbul/Feshâne'de düzenlenen iftar programında kamuoyunun dikkatine sunuldu. O iftarda bulunamadım. Abdullah Yıldız'ın 'mukaddime' konuşmasını dinleyemedim. Neyse ki Platform sekretaryası konuşmayı yazıya döküp e-posta adresime göndermiş. Okudum, heyecanlandım. Siz de okumalısınız.
Metni -yer darlığı yüzünden biraz kısaltarak- aşağıda dikkatinize sunuyorum…
* * *
İki yılı aşkın bir zamandır, hep “Haydi Namaza!”, “Haydi Namaza!” dedik... %75'i beş vakit namaz kılamayan insanımızın öncelikle namazla buluşmasını hedefledik. İkinci olarak, namazda huşûu yakalamayı, namazlarımızın içini doldurmayı arzuladık. Nihayet, fahşâ ve münkeri def eden namazlarımızla hayata müdahale etmeyi, yaşanan hayatın bütün alanlarını namaz bilinciyle yeniden tanzim etmeyi amaçladık... Ve önemli mesafeler katettik, hamdolsun...
Şimdi ise, “Haydi Camiye!” diyoruz!
Camilerimizi, Allah'ın izni ile, tıklım tıklım doldurmayı... hep birlikte, “Allah'ın evleri”ni yeniden imar etmeyi ve camilerimizi yeniden hayatın merkezi kılmayı arzuluyoruz...
Camilerimizi yalnızca namaz kılınan yerler değil bir eğitim, kültür, dayanışma merkezi, bir huzur ve mutluluk mekanı, bir sığınak, kısaca hayatın kalbi haline getirmeyi arzuluyoruz.
Günde beş kez, “Hayye ale's-salah, Hayye ale'l-felah” çağrılarının yükseldiği camilerimizi, canlı birer davet mektubu haline getirmeyi arzuluyoruz.
İnsanımızı camilerde cem olmaya, cemaat olmaya; omuz omuza vermeye... kardeşliğimizi, şefkatimizi, merhametimizi kuşanmaya çağırıyoruz... Konu komşu, eş dost, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek herkesi, cümbür cemaat camide buluşmaya, kaynaşmaya davet ediyoruz. Dünyanın gamını, kederini, stresini, zalimin zulmünü, nefsin aldatmalarını, şeytanın çelmelerini camide hep birlikte kıyama durarak, rükua ve secdeye vararak eritmeyi teklif ediyoruz.
İslam medeniyeti cami medeniyetidir... İnsanlığın tarihi cami ile başlar: yeryüzünde yapılan ilk bina Kâbe'dir: Kâbe bir ibadetgâh, bir namazgâhtır(3/96). Efendimiz'in Medine'ye hicretinde ilk işi cami yapmak olmuştur. İslam şehrinin merkezinde cami, camiin merkezinde de namaz vardır.
Öyleyse haydi, medeniyetimizi, namazdan ve camiden başlayarak tekrar ihyâ etmeye!
Gelin, modern dünyanın ifsad edici saldırıları karşısında, camileri yeniden bir sığınak haline getirelim! “İyyake na'budü ve iyyake nestaîn” bilinciyle, ben olmaktan çıkıp, biz haline gelelim. Modern ve postmodern iğvalarla kirlenen, parçalanan bilinçlerimizi yeniden onaralım!
Bilelim ki, "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayanlar imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır." (Tevbe, 18)
Camiye gitmemek için birçok bahane üretmiş olabiliriz: İmamlara eleştirel bakmış olabiliriz, kimi isabeti tartışılır fetvalar bizi camiden-cemaatten uzak tutmuş olabilir, -eğri oturup doğru konuşalım- tembelliğimiz ayaklarımızı camiden kesmiş olabilir... her ne ise... Ama unutmayın ki, cami cemaatinin, cami görevlilerinin, özellikle de her geçen gün camilerde sayıları artan gençliğin sizlere ihtiyacı var!.. Sizin ilginize, bilginize, sözlerinize, kitaplarınıza ihtiyacı var!..
Gelin, camilerimizi yeniden keşfedelim!
Gelin, camilerimizin ne büyük bir imkan olduğunu fark edip oraları yeniden şenlendirelim!.. Hem de ailecek! Özellikle çocuklarımızla birlikte!..
Biliniz ki, ümmetin yeniden diriliş hamlesi, ancak ve sadece camilerden başlayarak gerçekleşecektir!
O halde, Haydi Camiye! Haydi Namaza! Haydi Dirilişe!.. Haydi Kurtuluşa!