Gurura Kapıldılar, Yele Savruldular!
Olaylar baş döndürücü bir hızla seyrediyor. Hızına yetişmek ve ayak uydurmak adeta kabil değil. Türkiye’nin yakaladığı girişim ruhu diğer tarafın temposunu etkiledi ve planlarını altüst etti. Yalpalamaya başladılar. Onlarda böyle geldi böyle gider şeklinde bir kanaat oluşmuştu. İşte bunun doğru olmadığı Türkiye’nin müdahalesiyle birlikte dost düşman tarafından da tescil ediliyor. PKK ve içerideki siyasi yandaşları Türkiye’yi oldukça hafife almışlar müsamaha ruhunu yanlış okumuşlardı. Mesut Barzani de buna değiniyor ve tek kelime ile PKK’nın gurura kapılarak yel önünde savrulduğunu ifade ediyor. Gurur kibir öldürücüdür. Terör örgütü ve yandaşları tarihi bir fırsat ve eşik yakaladıklarını varsayıyor ve bu kendinden menkul algı ile her yönü ve kesimi tehdit etmeye, sindirmeye yelteniyorlardı. Sert kayaya çarptılar. Yel kayadan ne alırsa, onlar da ancak onu alabilirler. PKK yeniden ihlallerini artırırken ve fiili teröre başvururken Figen Yüksekdağ ve eş başkanı Selahaddin Demirtaş sırıtan sahneler eşliğinde verbatim yani sözel terör icra etmeye başlamışlardı. Devlet kurmak için son dönemece ve viraja geldiklerini düşünüyorlardı. Lakin bu istidracın yani aldanmanın ve gurura kapılmanın son halkası ve noktasıydı. Nitekim de öyle oldu. Burada talihleri yaver gitmedi, tersine döndü. Kırılma anında yıkmak istedikleri yapının altında kaldılar. Marksizm, Zerdüşlük ve ulusalcılık artığı olan bu halita ve eklektik parti veya örgüt esasında Barzani’nin ifadesiyle, bulunduğu yerlerde tekçi ve tekelci veya siyasi ihtikarcı bir yaklaşım benimsiyor ve sergiliyor. Böylece Barzani bizim dünkü yazımızda dile getirdiğimiz tespiti, hususu doğrulamış oldu. Tekçi yaklaşım tespiti, ‘Bağdadi’nin laik versiyonu’ yazımızda dile getirdiğimiz gibi totaliter bir yaklaşım demektir. Bu da onların Sovyet sisteminden ilham aldıklarını etkilendiklerini ve onun küçük bir Suriye kopyası olduklarını göstermektedir. Stalin ne kadar Müslümansa Salih Müslim de icabında o kadar Müslümandır. Biz Marksist olmadığımız halde Marksist olduğumuzu söylemiyoruz lakin onlar Marksist oldukları halde Müslüman kalabildiklerini söyleyebiliyorlar. Bu ancak yarı hamile deyimiyle anlatılabilir. Doğuştan kazandıkları bu vasfı Komünizmle vaftiz olduktan sonra da sürdürüyorlar! Onlara sorarsanız kaybetmiyorlar. Zira bütün dinler ve değerler onlarda cem olmuş durumda. Onlar İslam’a girmez, İslam onlara girer!
Marksistlikleri, ortakları Amerikan basını tarafından da teslim edilmekte. Sözgelimi ABD’de şahin kanadı temsil eden Wall Street Journal gazetesi bir başlığında haramzadeler ortaklığını şöyle deşifre ediyor: ”America’s New Marxist Allies/ ABD’nin Marksist müttefikleri! ABD’’nin molla müttefiki olurda Marksist müttefiki olmaz mı? Molla ile gerdeğe giren ABD kuma olarak yanına bir de PYD gibi unsurları alıyor. Tek yastıkta kocasınlar! Mesut Barzani, PKK ve PYD’nin tekçi yani totaliter davrandığını ifade ederken Salih Müslim de el Hayat gazetesine verdiği beyanatta tam mükemmel demokrasiyi kendilerinin tesis ettiğini ve Rojova’da demlendiğini iddia etmektedir. İdeal demokrasiyi kendilerinin kurduğunu dillendirmektedir. Belki demokrasiyi de onlar keşfetmiştir. Toplu tehcir yapıyor ve yandaş olmayan Kürtlere de göz açtırmıyorlar! Hiç gam değil. Şimdi IŞİD-Türkiye ortaklığından dem vurdukları gibi Meşal Temo’nun öldürülmesinden de Türkiye’yi sorumlu tutmuşlardı. Halbuki onu Esad rejimiyle birlikte ortak alanda kaybetmişlerdi. Bunlar terörist hezeyanları! Teröristin silahına güven ve aman olmayacağı gibi diline de güven ve aman olmaz.
HDP bünyesi adeta bir sübyan mektebi. Olmazsa hababam sınıfı da uyar. Kimi verbatim düzeyde kimi kaçakçılık düzeyinde terör kılavuzluğu veya taşeronluğu yapıyor. Talim etmeyi bocalama haline getirdiler. Öğrenme istidatları da yok. Siyasetin ABC’sini bile bilmeyen sabiler kışkırtma ile siyaset yaptıklarını zannediyorlar. Maske düşmüş kel görünmüştür. Kimileri Kandil’in HDP veya İmralı’yı takmadığını, saymadığını söylüyorlar. Buradan başka bir sonuç da çıkartabiliriz. HDP, Kandil ve İmralı’nın ancak çantasını taşıyabilir. Çantacısı olabilir. Dolayısıyla HDP İmralı ile Kandil boyut ve enlemleri arasında kayboldu, hükümsüzdür. Mekke ve Medine kirini pakını atar, üzerinden silkelermiş. Türkiye de öyle. İslam alemi de öyle. Bu fitnelerle birlikte arınacak üzerinden IŞİD ve laik versiyonu PKK ve yandaşlarının kirini pasını atacaktır. Paklanacaktır. O sürece girdik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.