PKK Savaşının İçyüzü
AKILLI ve medenî insanlar ve toplumlar unutmaz… Onlar olup bitenleri anlamaya çalışır. Sadece dışa, yüzeye bakmazlar, hadiselerin içyüzünü de anlamaya çalışırlar… Olup bitenlerin birer netice olduğunu, bunların sebepleri bulunduğunu bilirler ve bu sebepleri arayıp bulmaya çalışırlar. Sebepler ortadan kaldırılmayınca neticelerin değiştirilemeyeceğini bilecek kadar akılları, mantıkları vardır.
On iki sene öncesine gidelim. 27 Ekim 2003 tarihinde Radikal gazetesinde başarılı gazeteci Neşe Düzel’in, gazeteci Avni Özgürel ile yaptığı bir röportaj yayınlanmıştı. Başlığı: “APO: BU ÇATIŞMAYI BİTİRENİ BİTİRİRLER...”
Özgürel, Abdullah Öcalan’ın MİT ajanı olduğunu iddia ediyor... Bu röportajın tamamını okumanızı tavsiye ederim. İnternetten kolayca indirebilirsiniz. Adı geçen röportajdan bir soruyu ve cevabını aşağıya alıyorum:
(SORU) - Eğer devlet PKK’nın kuruluşunun her aşamasından haberdar idiyse, niye devlet bu örgütü kontrol edemedi ve bütün bu süreçte 40 bin insanımız öldü?
“Bence kontrol etmek istemediler. Çünkü Güneydoğu bir sektör olmuştu. Eğer PKK hareketi, sana sınırsız örtülü ödenek kullanma ve para dağıtma imkânını veriyorsa... Bazı insanlara da, dehşet estirme gücünü sağlıyorsa... Ki bazı Jitem mensupları ne askerdi, ne de polisti. Bazıları Yeşil gibi hüdayinâbit adamlardı. Bu timlerin içinde, ‘yolda bizi sollayıp geçen arabaları durdurup içindekileri öldürdük’ diyen adamlar bile vardı. Bir de tabii Güneydoğu’da uyuşturucu işi de çok ciddi bir gelir kapısı haline geldiyse... Sonuçta bütün bu kirli paranın ayakta tuttuğu bazı dengeler var demektir. Güneydoğu’daki bu tablo, Türkiye’de birçok yapıyı besledi. PKK’dan ele geçirilen silâhlar tekrar PKK’ya satılıyordu. Hatta son dönemde PKK, Makina Kimya’nın mermilerini kullanıyordu. Bu kanalları kestiğin anda, peş peşe çok şey devriliyor tabii.” (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=93410)
Yukarıdaki paragrafın bazı cümlelerini şiir yazar gibi bağımsız satırlar haline getirelim:
* Kontrol etmek istemediler.
* Çünkü Güneydoğu’da bir sektör olmuştu.
* Eğer PKK hareketi sana sınırsız örtülü ödenek kullanma ve para dağıtma imkânını veriyorsa...
* Bazı insanlara da dehşet estirme gücünü sağlıyorsa...
* Ki bazı Jitem mensupları ne asker, ne polisti. Bazıları Yeşil gibi hüdayinâbit adamlardı. Bu timlerin içinde, “Yolda bizi sollayıp geçen arabaları durdurup içindekileri öldürdük” diyen adamlar bile vardı.
* Bir de tabiî Güneydoğu’da uyuşturucu işi de çok ciddî bir gelir kapısı haline geldiyse...
* Sonuçta bütün bu kirli paranın ayakta tuttuğu bazı dengeler vardır demektir.
* Güneydoğu’daki bu tablo, Türkiye’deki birçok yapıyı besledi.
* PKK’dan ele geçirilen silahlar tekrar PKK’ya satılıyordu.
* Hattâ son dönemde PKK, Makine Kimya’nın mermilerini kullanıyordu...
Halkımız, aydınlarımızın çoğu 1984’ten bu yana devam eden PKK terörünün içyüzünü bilmiyor. Abdullah Öcalan’ın Kürtlük damarı kabarmış, avanesi ile dağlara çıkmış ve Kürtlerin hakları için çarpışmaya başlamış... Bu aptalca senaryoya inanmak için insanın çok geri zekalı olması gerekir.
PKK terörü yüz milyarlarca, belki de bir trilyon dolarlık kara ve kirli bir iş sektörüdür.
Bu terörün gölgesinde dehşetli uyuşturucu ticareti yapılmıştır ve yapılmaktadır.
Silâh, mühimmat, cephane, patlayıcı kaçakçılığı yapılmaktadır.
Bu savaşın tozu dumanı içinde milyarlarca dolar örtülü ödenek dağıtılmış ve birileri sebeplenmiştir.
Bu sektörün faaliyetleri “birilerine” milyarlarca dolar kazandırmaktadır.
Bu sektör var oldukça bu savaş bitmez. Bu kadar yağlı ballı bir işi kim bitirir?
Türkiye’de gerçekler yazılmıyor değil. Yazılıyor ama halkın ve seçkin tabakanın büyük kısmı bunlara ulaşamıyor.
Bu gerçekler öğrenilse, okunsa bile bir müddet sonra unutuluyor. Hâfıza-i beşer nisyan ile malûldür...
Zaten halk, medya tarafından sersemletilmiştir.
Apo, Avni Özgürel’e ne demiş? “Avni bey, bu savaşı bitireni bitirirler...” demiş.
Biz bu kafa ile bu savaşı bitiremeyiz.
Bitmeyecek ama hiç olmazsa işin içyüzünü, dönen dolapları bilsek...
ÖNEMLİ İLÂVE: Türkiye gazetesinin 9 Şubat 2012 tarihli nüshasının birinci sayfasında yayınlanan “Ermeniler Gerçek Kimliğine Dönüyor” başlıklı ve Melik Duvaklı imzalı haberi mutlaka okuyunuz. Yazımın başında bahsettiğim röportaj ile Türkiye gazetesindeki bu haber birleştirilince ortaya PKK gerçeğinin ana hatları çıkacaktır. PKK bir Kürt hareketi değildir, bir Kripto Ermeni ve Kripto Yahudi hareketi ve kalkışmasıdır. Beyin Kürt değildir, bir kısım Kürtlere taşeronluk yaptırılmaktadır. O zatın asıl isminin Artin olduğu iddia ve rivayetlerini de hatırımızdan hiç çıkartmamalıyız. Kendisinin doğru dürüst Kürtçe bilmediği de söylenmektedir. PKK isyanı, başlangıcında bir Derin Devlet teşebbüsüdür. Kürtleri isyan ettirip dağa çıkartmak için her türlü zulmü, işkenceyi, vahşiliği yapmışlardır. Henüz ölmemiş can çekişen yaralıların ceplerini karıştırmışlar, paralarını saatlerini almışlardır. PKK işinde oyun içinde oyun vardır. Sır içinde sır vardır. Dolap içinde dolap vardır.
Uçaklarımız havalanmış ve PKK yuvalarını, inlerini toz duman etmiş… Bu haberlerin ötesindeki içyüzleri, sebepleri öğrenmezsek, filmden senaryodan hiçbir şey anlamayız.