Lisaniyat Dilbilim Kültürü
İNSANI insan yapan, onu kâmil=olgun eden, hür kılan lisandır. Liselerde mutlaka az ve öz de olsa lisaniyat (linguistic) dersi okutulmalıdır.
1. İki türlü lisan vardır. Birincisi: Günlük konuşma ve iletişim dili. Bunun için eğitime ve mektebe bile lüzum yoktur. Okuma yazma bilmeyen insanlar ana dillerini, ihtiyaçlarını görecek şekilde konuşurlar ve meramlarını ifade ederler. İkincisi: Günlük hayatta fazla konuşulmayan, yazılı edebî zengin kültür dilidir. Bu lisan mekteplerde öğretilir. Kültürlü bir Türkiyelinin en az otuz bin kelime, kavram, terim bilmesi gerekir. Bir ülke, bir toplum, bir devlet bu ikinci zengin dili yitirirse; yıkılır, çöker, bin türlü zaafa uğrar, parçalanır, bölünür, düşmanlarına yeteri kadar direnemez, şu veya bu şekilde sömürgeleşir. Tâbiri caiz ise BOP’laşır. BOP’laşmanın sonu esarettir, zillettir, felakettir, düşmanların maskarası olmaktır.
2. Türkiye yakın tarihte iki büyük lisan yıkımına ve kıyımına uğramıştır. 1928’de millî alfabe değiştirilmiş, onun yerine Latin ve frenk alfabesi zorla, devlet terörüyle getirilmiş ve büyük bir kopukluk oluşturulmuştur. Aynı fenalığı, Sovyetler Birliği neo emperyalizmi Kafkasya, Kazan ve Orta Asya Müslüman Türklerine yapmıştır. Ermeni ve Gürcü alfabeleri değiştirilmediği halde Türklerin alfabeleri değiştirilmiştir.
3. Türkçe’ye yapılan ikinci suikast ve kıyım devlet terörüyle lisanın arılaştırılması, sadeleştirilmesi, tahrif edilmesi olmuştur. Bu da, Bulgaristan’dan ithal edilen Agop Martayan’a yaptırılmıştır. Bu zat, Türk Dil Kurumu’nun başına getirilmiş, A. Dilaçar ismini almıştır.
4. Fransızca’da on binlerce Latin kökenli kelime bulunmaktadır. Bunlar atılınca ortada doğru dürüst Fransızca kalır mı? Almanca’da en az otuz bin yabancı kelime bulunmaktadır, bunlara mahsus lügat kitapları bile vardır. Bunlar atılınca, Almanca kuşa dönmez mi?
5. Kültür emperyalistleri zengin Türkçe’yi kuş diline çevirerek Türkiye’nin Müslüman çoğunluğunu cezalandırmıştır.
6. Lozan’ın gizli protokolleri… Haim Nahum doktrini…
7. Latin alfabesinin Türkçe’ye en uygun alfabe olduğu iddiası bir safsatadan ve demagojiden ibarettir. Tarih boyunca Türkçe ondan fazla alfabe ile yazılmıştır. Bunlar içinde dilimize ve millî kimliğimize en uygun olanı Kur’an ve İslam yazısıdır. Bu konuda Kazanlı Âlimcan Şeref beyin 1926 Baku Türkiyyat Kongresinde ilmî tebliğe olarak okumuş olduğu “Harflerimizin Müdafaası” başlıklı kitap tetkik edilirse, iddiamın doğruluğu anlaşılacaktır. (Bedir Yayınevi)
8. Şu gerçek hiçbir zaman hatırdan çıkartılmamalıdır: Yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan kolay bir alfabe zihinleri, zekaları, beyinleri tembelleştirir ve kültürü geriletir. Japonya’nın üstünlüğü lisanının ve yazısının zorluğundadır. İngilizce kadar imlası, okunuşu, grameri zor bir dil yoktur ama bu dil şu anda dünya dilidir (Lingua franca).
9. Edebî derin Türkçe’de çok sayıda Arapça, Farsça kelimelerin bulunması bir zaaf değil, bir zenginliktir.
10. Bir Müslüman için Türkçe’nin İslam-Kur’an yazısıyla yazılması, içinde Arapça kelimeler bulunması sakınca teşkil etmez. Sabataycıların, Dönmelerin, Kripto Yahudilerin, diğer Kriptoların, aliene olmuşların bu konudaki sahte milliyetçilikleri biz Müslümanları bağlamaz.
11. Latin ve Frenk yazısı bizim millî yazımız değildir.
12. Kur’an yazısı millî yazımızdır. Çünkü onu bin yıldan fazla kullanmışızdır, bizim olmuştur.
13. Bugünkü ideolojik eğitim sistemi kesinlikle millî değildir. Millî kimliğimize ve millî kültürümüze aykırı bir anti-eğitimdir.
14. Müslümanlar bu ülkede haysiyetle, izzetle yaşamak istiyorlarsa, birtakım egemen azınlıkların vesayetinden kurtulmak istiyorlarsa mutlaka millî İslamî bir eğitime ve okullara sahip olmalıdır. Bu okullarda Türkçe hem Kur’an yazısıyla, hem de Latin harfleriyle öğretilecektir.
15. Resmî ideoloji, açılacak İslam mekteplerinin yanından bile geçirilmemelidir.
16. Bu okullar İngiltere’nin Eton Koleji ayarında eğitim ve kültür, onun yanında ahlak ve karakter terbiyesi verecektir.
17. Osmanlı’nın eski sultanî ve idâdîlerinde okutulan bütün dersler İslam liselerinde ciddî ve etkili şekilde okutulacaktır.
18. İslam mekteplerinde, beş vakit namazın, okulun resmî imamının ardında bütün öğrencilerin, muallimleri ve idarecilerin katılımıyla cemaat halinde kılınması mecburi olacaktır.
19. İslam mekteplerinde zengin Osmanlı edebiyatı okutulacak, Türklerin en büyük edibi ve şairi Fuzuli’nin eserlerini bütün öğrenciler anlayabilecektir.
20. Türk dünyası Fuzulî Türkçesiyle birleşecektir.
21. Hiçbir Müslüman Türk, Tekin Alp takma adıyla Türkleri İslam’dan uzaklaştırmak ve mürted yapmak isteyen, kitaplarının birine “Kahrolsun Şeriat” başlıklı bir bölüm koyan Tekin Alp Moiz Kohen’in tuzağına düşmemelidir.
22. Lisan elbette sadeleşebilir, çağlar boyunca değişime uğrayabilir ama bu iş rejim terörüyle olmamalıdır.
23. Yirminci asrın başlarında Gaspıralı İsmail beyin Kırım Bahçesaray’da yayınladığı Tercüman gazetesinin Türkçesini, Adriyatik sahillerinden Şarkî Türkistan’a kadar bütün okur-yazar Türkler anlıyordu. Günümüzde ise, Türk dünyası Türkçe konuşuyor ama yüzde doksanı birbirini anlamıyor.
24. Aha oho yuha muha amma da kral beee gibi ünlem ve böğürtülerle ifade-i meram edenler…