Türkiye’ye Fetva Desteği
Türkiye’nin IŞİD ile savaşma kararı ve Suriye içlerinde bir güvenli bölge oluşturma plan ve hesapları birçok etki ve tepkiyi de beraberinde getirdi. Birçok kesimi de rahatsız etti. Bunlar arasında İran ekseni ve cihadcı selefiler gibi bazı dinci kesimler de bulunuyor. Ürdünlü cihadcı selefi akımın öncüsü, müftüsü ve ideoloğu olan Ebu Muhammed Makdisi bu hususta şaşırtıcı bir fetva ile karşımıza çıktı. Türkiye ile işbirliğini haram sayan garip bir fetva ile huzura geldi. Daha önce Suudi Arabistan gibi ülkeleri tekfir eden Ebu Muhammed Makdisi özellikle IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra Ürdün rejimi tarafından devşirilmiş ve IŞİD karşısında bariyer ve fetva datası, üssü oluşturabilmek için Ebu Muhammed Makdisi’yi hapisten çıkarmıştı. Makdisi de talebe uygun ve ısmarlama fetvalar vermeye başlamış ve bütün öfkesini IŞİD üzerine boca etmiştir. Onları modern harici fırkası olarak saymıştır. Elbette bu fetvasına öteki ulema da iştirak ediyor. Bununla birlikte burada değinmek istediğimiz husus Ebu Muhammed Makdisi’nin dengesizliğidir. Ürdün zemininden fetvalar veren Makdisi bu zeminden Türkiye’ye ateş açmaktadır. Mübarek döneminde Camp David zemininden Türkiye-İsrail ilişkilerine ateş açmak gibi. Halbuki, her açıdan Türkiye’nin Suriye olaylarındaki tutumu Ürdün’den çok daha sağlıklıdır. Ürdün, Amerikan uçak gemisinin karada demir atmış hali gibidir. Hal böyle iken Makdisi Türkiye ve ordusuyla işbirliğini haram kılmaktadır. Halbuki bu işbirliği kendisinin de Hariciler olarak tasvir ettiği IŞİD hedeflerine karşıdır. Gerekçe olarak; Türk hükümeti ve ordusunun laik karakterli olduğuna ve dolayısıyla onlarla zinhar işbirliği yapılamayacağını göstermektedir. Bu IŞİD’cilerin de nokta-i nazaridir.
Demek ki Makdisi’nin IŞİD karşısında duruşu seçicidir. Örgütle uyuşmasa bile kafası onlardan kopmuş değildir. Kafasına göre Ürdün’ü şer’i bir devlet Türkiye’yi de haricinde saymaktadır. Bu da, günümüzde tek bir halife adayı varsa o da Ürdün Kralı Abdullah’tır diyen Ezherli Ahmet Kureyme’nin yaptığı gibi densizlik ve dengesizliktir. Selefilerin büyük çoğunluğunda bu dengesizlik hali zahirdir.Nasirüddin Elbani’nin Filistin’i daru’l harp sayıp ahalisini burayı terke çağırması gibi. Yahudilere fetva üzerinden bedava hizmet diye işte buna derler. Püriten davranacağım derken İsrail’e hizmet ediyor.
***
Türkiye’nin talebi ve isteği olmadan Suriyeli alimler bu Ürdün rejiminin oyuncağı Ebu Muhammed Makdisi’nin ağzının payını vermişlerdir. Suriye olaylarıyla ilgili fetvalarıyla ünlü Ebu Basir et Tartusi ve Suriyeli alimler Ebu Muhammed Makdisi’nin fetvasını nakzeden yeni bir fetva yayınlamış bulunuyorlar. Suriyeli alimler, IŞİD, PKK ve Suriye rejimine karşı savaşta Türkiye’nin arkasında durulması gerektiği yönünde görüş beyan ettiler. Türkiye ile bu karşıt güçlere karşı işbirliğinin cevaz ile vucubiyet arasında gidip geldiğine işaret ediyorlar. Elbette Türkiye’nin herhangi bir fetvaya bağımlı olmadan kendi kararını kendisinin vereceğini lakin meselenin şer’i durumunun da ortaya konulması gerektiğine işaretle Türkiye’ye müzaheret etmenin caiz ve ötesinde olduğunu beyan ediyorlar. Ebu Basir et Tartusi Türkiye’ye PKK, IŞİD ve Suriye rejimi karşısında destek vermenin gerekli ve hatta zorunlu olduğuna parmak basmaktadır. Ebu Basir et -Tartusi Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini desteklediklerini ifade ederek; bütün devrimci bölükleri ve grupları da IŞİD belası, PKK ve Esat rejimine karşı Türkiye’nin yanında ve arkasında durmaya çağırmıştır.
***
Türkiye ile Suriye halkının çıkarlarının ortak olduğunu ve bu üç kanlı ve suçlu gruba karşı müdahaleyi gerektirdiğini ifade etmektedir. Et Tartusi aklın ve naklin Türkiye’nin müdahalesini desteklediğini ve tebrik ettiğini belirtmektedir. Suriye halkının ve mücahit bölüklerinin bu hususta Türkiye’nin yardımına koşması gerektiğini ve ötesinde şükran borçlu olduklarına temas etmektedir. Ebu Basir et Tartusi’den sonra Suriye İslam Konseyi de Suriye halkını ve devrimci örgütlerini Türkiye’ye aktif katkı ve desteğe çağırmıştır. Şeyh Üsame Rüfai ve Ratip Nablusi gibilerinin de imza attıkları ortak fetvada Suriye meselesinde Türkiye ile koordinasyon içinde olmanın zaruretine işaret edilmektedir. Bu çerçevede söz konusu fetvada en dikkat çekici yön Marksist örgüt olan PKK ve türevlerinden uzak durulması tavsiye edilmesidir. Bunlara katılma ve işbirliği de haram sayılmıştır. Bunun ötesinde PKK ve türevlerinin IŞİD’in Marksist türevi, kolu olduğuna işaret edilmesidir. 5 Ağustos 2015 tarihli fetvada en dikkat çekici yön belki de PKK ve yandaşlarının IŞİD kadar tehlikeli oluşlarına parmak basılmasıdır. Bu anlamda Selahaddin Demirtaş, Salih Müslim ve Abdullah Öcalan kendi hallerinde birer seküler Ebubekir Bağdadi müsveddesi ve taslaklarıdır. IŞİD gibi bunlarla da görüldükleri her yerde mücadele edilmeli ve gevşeklik gösterilmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.