Terörün Şehir Boyutu
Marjinal sol fraksiyonlar, 60’ların sonu, 70’lerin başında en fazla “kır gerillası-şehir gerillası” merkezli, “devrim şehirlerden mi başlamalı, kırsaldan mı?” diye tartışırlardı. Bu tartışma ile bölük-pörçük oldular. THKO, TİKKO, TKP-ML, MLKP, Dev-Genç, Dev-Sol, Devrimci Kuruluş, DDKD, İGD (Bunların açılımları internette var; harf vuruş hakkımızı onlara harcamayayım.) gibi, legal-illegal kuruluşlar ve örgütlenmelerin arkasında, en fazla devrim yapma yöntemlerindeki farklılıklar yatar. (Maocular, Enver Hocacılar falan da vardı ama onları unutmuşum.) Hani, devrimi gerçekleşmek üzere de, nasıl yapılacağını tartışıyor mübarekler. Sırf bu yüzden yüzlerce genç, “goşist, sosyal faşist, revizyonist” falan diyerek birbirini vurdu.
PKK BUNUN NERESİNDE?
Bunun bir de “Kürtçü Marksist-Leninist” örgütlenme boyutu var. Marjinal ve legal solun içinde neşv ü nemâ bulan bölücü Kürtçü hareketler de “devrim yakma yöntemleri” açısından birbiriyle kavgalıydılar. Tekoşin, Rızgari, Ala Rızgari, Kawa gibi örgütler birbirini yiyordu. Bütün bu bölücü Kürtçü örgütlerin üzerine DDKD’den kopan Marksist Kürtçüler tarafından 1977’de PKK kuruldu ve PKK, diğer bütün Marksist Kürtçü örgütleri yok etti. Bu amaçla binlerce insan öldürdüğü, PKK yayınlarında vardır.
12 Eylül, pek çok marjinal sol fraksiyonları yok etti. İçlerinden sadece ırkçılık kaynaklı PKK kaldı. Başlarda PKK orak-çekiçli bir sembol kullanır ve Marksist-Leninist olduğunu açıkça belirtirdi. Aslında PKK, sadece Marksist-Leninist değil, aynı zamanda Stalinist bir vahşet örgütüdür.
PKK, “devrimin kırdan başlaması” yöntemini benimseyen marjinal solun bir hareketi oldu. 12 Eylül’den sonra metropolleri ve şehirleri terk edip Doğu ve Güneydoğu kırsalına çekilen PKK, bir yandan Bekaa’da militan eğitimi yaptı. 1984-2015 arası bütün stratejisini kırsal merkezli uygulayan PKK, 7 Haziran seçimlerinden sonra, “devrimin şehirden başlaması” aşamasına geçti.
ŞEHİR TERÖRÜ DEVRİ
2013 başından itibaren “silahsızlanma” çerçevesinde silahları terk etmeye başladığı söylentisini yayan PKK, bir yandan da Türkiye’yi terk ettiği yalanını yayıyordu. İki buçuk sene böyle devam eden kandırmaca, 7 Haziran’dan sonra yeni bir aşamaya evrilecekti. Bir yandan mecliste kazanılacak olan legal güç, öbür yandan iki buçuk senede “şehir gerillası” yapılanması tamamlanmış olacaktı. Bu iki yapılanmadan sonra eylemlere yeniden start verilebilirdi. Bunun ilk uygulaması HDP Diyarbakır mitinginde patlayan bomba oldu; arkasından Suruç saldırısı geldi.
2013’ten önce canlı bombalar ve bomba yüklü arabalarla gerçekleştirilen kanlı saldırılar vardı ama bunlar mevzii olaylardı. 2011 ve 2012’de bazı şehir eylemleri yapan PKK, son 1 aydır, yol kesmeler haricinde ağırlıklı olarak, şehirlerde eylemler gerçekleştiriyor. Özellikle karakollara yapılan roket saldırıları gösteriyor ki, iki buçuk yıldır PKK, kırsalda eylem yapmayıp şehir yapılanmasına ağırlık vermiş. “Sırtını PYD, YPG’ye yaslayanların partisi” bir çok yerde belediye başkanlıkları da kazanınca, şehirlerin idarî güç ve imkânlarını da PYD ve YPG’nin uzantısı olan PKK ele geçirdi. Bundan sonra, sırt dayayanların belediye başkanlığı kazandığı şehirlerde, güvenlik güçlerine yapılan saldırılar artacaktır. Bunu sivillere yapılan saldırılar takip edecek. Bir yandan görev gereği oralarda bulunan siviller saldırılara hedef olacak; öbür yandan sivil Kürtler de haraç amacıyla saldırılara maruz kalacak. Zaten son yıllarda yöre insanını psikolojik olarak teslim almış olan PKK ve KCK, bunu şimdi bir adım daha ileri taşıyarak “şehir gerillası savaşları”na çevirmeye çalışacaktır. Bunun ilk tohumlarını 2012’de “devrimci halk savaşı” adıyla başlatmaya kalkışmışlar ama başaramamışlardı.
Devlet, bundan sonra, kırsal terörle mücadele gücü geliştirirken, öbür yandan şehir terörüyle mücadele etme stratejileri geliştirmek mecburiyetindedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.