Uluslaşmadan Kantonlaşmaya
Dinden uzaklaşmış Kürtler hiçbir değere tabi olmadıklarından kayıt altına da girmiyorlar. Sütün son türevi gibiler. Bukalemun gibi sürekli renk değiştiriyorlar. Renkten renge giriyorlar. Bugün bir şeyi yarın tersini söylemeleri şaşırtıcı değil. Zira yalana iman ediyor ve yalanla yaşıyorlar. Hiçbir değer tanımıyor sadece papağan gibi demokrasi ve barış diyorlar.
Son sıralarda Güney Afrika ve İsrail’in sünnetini ihya ediyorlar. Edward Said, Arafat ve arkadaşlarının Oslo sürecine sürüklenmekle birlikte Güney Afrika’daki Apartheid rejimin tuzak modeline düştüklerini ve İsrail’in onlara Bandustan modelindeki gibi parçalı cepler vereceğini söylemiştir. Gerçekten de İsrail bir taraftan yerleşim yerleri kurarken diğer taraftan da sadece Batı Şeria’yı fiiliyatta dört kantona bölmüştür. İsrail sadece bölmüyor aynı zamanda böldürüyor. Bölgede kanton modeli uyguluyor. Son sıralarda İsrail’in çığırını takip eden PKK ve yandaşları Kürtlerin yaşadıkları irtibatsız bölgeleri kantonlar haline getirmek istiyor. Ardından da Amerikalılar ve Batılılar yardım ederse bunları toplayarak bir araya getirmeye niyet ediyor.
Bu nedenle de ABD bize terslenerek, ‘PKK işime yarıyor kökten tasfiyesine istemem’ diyerekten orantısız güç kullanmamamızı istiyor. Orantılısı nasıl olacaksa! Kısaca, ‘PKK çıkarlarımız için yaşamalı’ demenin başka bir formülü veya kancık ifadesi.
İngilizler Osmanlı sonrası bölgede uluslaştırma kampanyası uygulamışlardı. Aslında bir Arap ulusunu 22-23 parçaya bölmek de herhalde uluslaştırma değil de ulus altı beldelere ayırmak olsa gerek. Endülüs’te bu yaşanmış ve buna mülük-ü tevaif denilmiştir.
Endülüs’te üç Müslüman grup birbiriyle geçinemeyince başkalarına lokma olmuşlardır. Güçsüz, parça parça derebeylikler ve emirlikler zuhur etmişti. Zenci asıllılar, Araplar ve Berberiler birbirleriyle geçinemiyorlardı. Bugün Arap Doğusu Kürtlerin de aktif katkısıyla yeniden Endülüşleşme veya mülük-ü tevaif/ bölük krallıkları dönemini yaşıyor. Daha doğrusu Endülüs’’teki Berberilerin yerini alan Kürtler bugün İsrail ile birlikte bölgede kantonlaştırma siyaseti izliyor.
Suriye’de halkın zor durumundan yararlanan ve rejimle muvazaaya giren ve IŞİD üzerinden durumdan vazife çıkartan yani meseleyi istismar eden PYD-YPG, Rojava adını verdiği bölgede kantonlaşma siyaseti güdüyor. Kobani, Afrin ve El Cezire kantonlarını birbirine bağlamak istiyor. Bununla birlikte yanlış hesapları Türkiye’den dönüyor. Esasen Suriye halkıyla birlikte hareket etse hem kendi rahat edecek hem de rahat ettirecek. Zira silahına ve totaliterliğine dayanarak öteki Kürtleri de bastırıyor. Bu nedenle Kuzey Irak’ta Barzani bölgesinde ‘cariye çocuğu’ muamelesi görüyor. Kendi nüfuz alanındakileri bastırırken diğer taraflarda da kendisi istenmiyor.
Kısaca Kuzey Irak’ta istiskale uğruyorlar. Buna mukabil onlar yani PKK-PYD ortaklığı ne yapıyor? Orayı da kantonlaştırmaya çalışıyor. Şengal adlı bölgeyi kantonlaştırarak kendi denetimi ve nüfuzu altına almak istiyor. Türkiye’de KCK modeli de aslında kantonlaştırma modeline bir hazırlık. Şehirleri kontrol etmek için gençlik yapılanması adı altında militan veya milis gücü de yetiştiriyorlar. YDG-H, PKK’nın gençlik yapılanmasından ziyade milis gücü. Bu nedenle Kürtlerin kantonlarını sakın ola ki İsviçre ile karıştırmayın. Bu bir totaliter yani komünist yapılanma. İsviçre’ye giderlerse boylarının ölçüsünü alırlar.
Bunlar bulundukları yerde kimseye göz açtırmıyor, hayat hakkı tanımıyorlar. Zira totaliter karakterleri ağır basıyor. Bu nedenle Suriye’nin kuzeyinde kimseye göz açtırmıyor ve buna mukabil Kuzey Irak’ta da istenmiyorlar. Aynı nedenle de Batılılar tarafından arkaları sıvazlanıyor ve kahraman ilan ediliyorlar.
Zira ‘hibrid’ formülü gereği, Batı, İslam dünyasının parçalanmaya müheyya yumuşak bir doku kıvamında olmasında yarar görüyor. Kantonlar üzerinden Salih Müslim ideal demokrasiyi yakaladıklarını ve kurduklarını söylüyor. Bütün veriler onu yalanlasa da kantonlaştırmada model aldığı İsrail gibi demokrasi vahası oldukları iddiasını sürdürebilir. Zira totaliterlikleri gereği hakikat de bunların tekelindedir ve hakikati korumak için yalan söylemekte hiçbir beis görmezler. Sonuçta kendilerini kandırsalar da yalandan vazgeçemezler. Zira sistemleri kendini kandırma ve başkalarını bastırma üzerine kurulu.
Kısaca Suriye’de üç kanton ilan eden örgüt Kuzey Irak’ta Şengal kantonu ilan ediyor. Türkiye’de de Doğu Beyazıt merkezli olmak üzere bir Ağrı kantonu tasarladıkları söyleniyor. Türk, Arap ırkçılığına karşı olduklarını söylerken ulusalcı-komünist terkiple birlikte Güney Afrika’nın Bandustan ve İsrail’in Batı Şeria kantonlarını model almış oluyorlar.
İsrail Filistin’i bölerken ve İslam dünyasını böldürürken partizan Kürtler de gönüllü olarak bunu gerçekleştirmeye amade bulunuyorlar. Elbette İsrail’in Filistin’e yaptığı gibi kantonlaştırma son hedefleri değil ilk hedefleri. Onun üzerine belki de kendi devletlerini kurmayı hayal ediyorlardır. Batılı hamileri sağ olsun!
“Onlar, dünya hayatında(ki) bütün çabaları boşa gittiği halde kendilerinin iyi iş yaptıklarını sanırlar(Kehf: 18)”.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.