Suriye Gerçekleri-3
Hangi lider, özellikle savaşın içinde olan bir lider askerî olarak zayıfladığını ve insan kaynağı bulmakta ve bazı mevkileri elinde tutmakta zorlandıklarını, bundan sonra sadece önemli yerleri savunmak için mücadele edeceklerini itiraf eder?
Esed bunu iki hafta önce yaptı. Bu “itiraf”ta bir parça hakikat payı olsa da asıl niyetin muhalifleri zaafa düşürmek olduğu açık. Çünkü artık Esed konuştuğunda, mesajın İran’dan ve diğer müttefiklerden geldiğini bilmek gerek. Onun için, SMDK Başkanlığı’na ikinci defa seçilen Halid Hoca, Katar gazetesine verdiği mülakatta, “Biz Esed’e karşı değil, tamamen İran sömürüsü ve işgaline karşı bir kurtuluş savaşı verdiğimizi düşünüyoruz” diyor.
Esed’in askerî zaaf “itirafı”nı kendi inisiyatifi ile dile getirmiş olduğunu kabul etsek bile aslında bununla İran’a mesaj veriyor olması da kuvvetle muhtemel. Bu mesajla Şam’ın savunmasını zoraki yaptığını anlayabiliriz. Zira Yemen’de güç kaybeden İran’ın Suriye’de rasyonel davranmayacağı artık çok açık. İran’ın Suriye’deki kırmızı çizgisi ise ‘Esed yönetimi’nden ziyade Şam. Onun için İran’ın “yeni Suriye” formülünde Şam, Homs, Lazkiye ve Tartus’u içine alan bir ‘Nusayri devlet’ tercihi daha çok öne çıkıyor. (İran formülünde İdlib ve Hama kırsalı muhaliflere bırakılırken Halep’in özel ve uluslararası bir yönetime bırakılacağı söyleniyor) Esed ise bu formülde Şam’ı bile çoktan teslim etmeye razı ve elindeki tüm askeri güçle sahildeki ‘kale’ gibi gördüğü bölgeyi korumak niyetinde… Bu konuda İran rejimi ile bir anlaşmazlık içinde olduğu bile artık çok belli.
MUHALİFLERİN İLERLEYİŞİNE KARŞI YENİ TUZAKLAR...
Nükleer müzakere sürecini bölgedeki nüfuzunun artması için sonuna kadar kullanan İran şimdi birçok cephede sürdürdüğü savaşı makul ölçülere çekip pazarlıklarla tahkim etme niyetinde. Müzakerelerden hemen sonra Suudi Arabistan’ın Yemen’de ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ve Kuzey Irak’ta başlattıkları operasyonlar Suriyeli muhaliflerin de elini güçlendirmiş görünüyor.
Ancak burada bir gerçeğin altını çizmek gerek: “Muhalifler” dediğimizde tek bir bloktan bahsetmek mümkün değil. İdlib’in fethini gerçekleştiren ve son dönemde yeni başarılar kazanan Fetih Ordusu Suriye Devrimi’nin belkemiğini oluşturan gerçek ve müttefik muhalif kesim. Bununla birlikte kendi imkanlarıyla ayakta duran, DAEŞ’le ve rejimle her zeminde savaşan yerel küçük grupları da bu sınıfa dahil etmek mümkün. Bu süreçte açıktan Esed rejimiyle hareket eden PYD’nin ve perde arkasından rejime cansuyu veren DAEŞ’in darbe yemesi gerçekten rejim muhalifi olan kesimlerin ilerlemesinde kritik önemde. Ancak dün de yazdığım gibi koalisyonun DAEŞ ve PYD’yi güçlendiren ve aslında muhalifleri zayıflatmaya yönelik hamleleri bölgenin en tehlikeli gerçeği. Türkiye’nin bu gerçeğin farkında olarak politika geliştirmesi gerek muhalifler gerekse kendisi için hayati önemde.
ZABADANİ DÜĞÜMÜ
İdlib kırsalında Fetih Ordusu’nun ilerlemesi devam ederken Hizbullah güçlerinin ve Esed askerlerinin yoğun saldırısı altındaki Zabadani’de çatışmalar çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Şam-Beyrut yolu ile birlikte, Doğu Guta, Batı Guta, Vadi Barada ve Kalamun’un da kilidi olan Zabadani düğümünü çözmeye çalışan Esed rejimi, muhalif direnişçilerden çok sivilleri katlederek sivillerle muhalifler arasında ayrılık çıkarmaya ve bölgeyi teslime zorluyor. Stratejik bir mevkideki Zabadani, Şam yönetimi için, dolayısıyla İran için hayati önemde. Bundan dolayı, geçen hafta Ahrarü’ş-Şam’ın İran’la müzakereler yoluyla bölgeyi muhaliflerin kuşattığı bir başka bölgeyle takas etme teklifi kabul görmedi. Şam’ı kırmızı çizgi olarak gören İran’ın Zabadani düğümünün çözülmesi için her türlü maliyete katlanacağı anlaşılıyor. Onun için Rejim güçleri havadan Hizbullah militanları karadan bir tek canlı bırakmadan Zabadani’ye saldırıyorlar. Ölüm-kalım savaşı tüm şiddetiyle burada sürüyor…
Peki Türkiye ne yapıyor bu şartlarda? İnsani yardım kampanyaları ne durumda? Silah sevkiyatı ve silah ticareti Suriye’deki krizi nasıl etkiliyor? Türkiye’deki terör ve Türkiye’nin terör örgütlerine karşı operasyonları Suriye’deki gelişmeleri nasıl etkiler?
Tüm bu soruların cevaplarını da başka bir yazıda değerlendirelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.