Devletiz Ama Devlet Gibi Değiliz!
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin içindeki “politbüroya” oldukça yakın olan birisi, Suriye’yle etkileşimli PKK terör eylemleri Kobani bahanesiyle arttığı günlerde, güya PKK’yı refüze etmek vatandaşı da “canınızı sıkmayın” kabîlinden rahatlatmak için “KCK’nın %25’i MİT” demişti… Bu beyan daha önce de dillendirilmiş, bugün olduğu geçmişte de yalanlanmamıştı… Tamam, PKK denilen her türlü dış müdahaleye açık bir örgüte bu ülkenin istihbaratının çeyreğine sızması başarıdır… İyi de, bu hacimde terör örgütüne sızdıysan, hâlâ ne diye bu ülkede profesyonel cellâtlar işbaşında? Bugünlerde yaşananlar ve yaşatılanlar neyin nesi?
Daha önce de dedik ya, elinizde “meşru gerekçeler” ve “sayısız imkân” olduğu halde yıllarca 15-20 bin kişilik bir yapıyı çökertememek asla tesadüf değildir! Her gün üst üstte gerçekleştirilen saldırılar ve kontrolsüz patlayan bombalarla güvenliğiniz ve huzurunuz kevgire dönmüşse ve Anadolu’nun nice küçük ilçesinde her gün bir eve Türk bayrağı asılmak zorunda kalınıyorsa olup bitenler kesinlikle tesadüf değildir!
Düşünebiliyor musunuz? 500 bin civarında nüfusu olup 300 bin civarında kişinin devletten sosyal yardım aldığı, üstüne üstlük çoğunluğunun elektrik ve su parası bile vermediği, Çözüm Süreci sayesinde KCK’nın yerleşkesi hâline gelen bir ilimizde, terör örgütü mensupları şehrin göbeğinde “devletin tüm kurumları bizim için meşruiyetini kaybetmiştir. Bu şekliyle devletin hiçbir atanmışı bizi yönetemeyecektir. Bundan sonra kentimizde kendimizi de bizler yöneteceğiz. Tarafımıza gelişecek tüm saldırılar karşısında demokratik öz savunmamızı gerçekleştireceğiz” şeklinde aleni olarak Türkiye Devleti’ne meydan okuyor! Ama duruma vaziyet eden yok! Olmaz tabii ki… O vilayette ipler şimdi değil; “Abdullah Öcalan’ı takdir ediyorum” diyen birini Vali olarak atadıklarında kopmuştu!
Bırakın güçlü istihbarat edebiyatlarını, her şey o kadar şeffaf gelişiyor ki… Eşkıyanın başlarından birisi bir hafta evvel “Kürt halkı kendini tutuklamaya gelen polise karşı direnmelidir. Herkes kendi mahallesini, kendi köyünü, kasabasını polise karşı savunmalıdır.” diye aleni beyan veriyor, ardından bilhassa polisi hedef alan terör saldırıları artıyor, tedbir alan ve duruma layıkıyla vaziyet eden yok! Etseydi; polisini bariz şekilde pusu riski olan bölgelere, 90’lı yıllardan kalma ve mayına dayanıklı olmayan araçlarla intikal ettirmez; “savunma sanayiinde çağ atladık” başlıklı haberleriyle caka satılan mayına dayanıklı Kirpi ile Shortland ve Akrep’e göre çok daha güvenli olan Cobra’ları yollarlardı!
Bakın devletin ilgili makamlarına sunulan istihbarat raporlarında “terör örgütünün Çözüm Süreci öncesi 150 bin olan sempatizan ve milis sayısının Çözüm Süreci sonrası 300 bine ulaştığı; 100 uçaksavar ve 500 doçka’ya sahip olduğu, 60-200 kişilik gruplar halinde anakentlerde örgütlenmiş silahlı kadroları haricinde sempatizanlarına 80 bin AK 47 dağıtılarak milis güçleri oluşturdukları ve 30 ton patlayıcıya sahip oldukları, meskun mahallerde ‘yığınak’ ve ‘sığınak’ yapımlarının arttığı…” belirtiliyor!
Açıkça eşkıya “meskûn mahal savaşı” başlatmak üzere lakin bu “tehlike”yi savuracak bir karşılık göremiyoruz. Bırakın müdahaleyi, devlet orada asgari güvenliği dahi sağlayamıyor! Bölge ve bölge halkı terör örgütünün insafına terk edilmiş durumda.
Hülasa,
Teröristbaşı “gerilla daha eline silah almadı” diyerek Türkiye’ye racon kese dursun, ülkeyi yönetenler şu anda sadece re-aktif bir anlayışla karşıdan gelen hamlelere karşılık veriyor. “Madem terör sokağa indi, kimse ses çıkarmayacak o zaman!” diyerek eşkıyanın sahaya indiği her yeri uyduruktan “güvenlikli yerler” değil, “OHAL Bölgesi” ilan eder ve ülkenin Suriye’ye dönmemesi için “derhal” duruma vaziyet ederdi! Nerede böyle misli ile duruma vaziyet edecek irade..? Baksanıza hâlâ “buzdolabına koyduk” dedikleri Çözüm Süreci’nden medet umuluyor!
Yıllardır ülkeyi yönetiyorlar ama hiçbir şeyden sorumlu değiller! Ülkenin bir numaralı sorunu dün de terör ve güvenlikti, bugün de terör ve güvenlik… Ama onların fokuslandıkları tek alan “iktidar üretmek” maalesef..! “İnsan düşündüğü, devlet koruduğu müddetçe mevcuttur” ilkesinin gereği yapılmıyorsa eğer, aynı sahneleri ve mağduriyetleri yaşamaktan muzdarip olan bu millet, kendisini yönetenlere çeki düzen verecek şekilde topyekûn bir tavır almalıdır artık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.