Duygudan Yoksun Dış Politika
Vicdanını kaybetmiş bir rejimin dini ve şeytandan başka rotası olur mu? Bu soruyu İsrail ve İran eksenli veya bağlantılı olarak kendinize sorabilirsiniz! Acaba vicdanınız bu soruya ne cevap veriyor? Vicdanınız İran veya İsrail’i kayırıyorsa nasırlaşmış demektir. Bu sorunun cevabını aslında Obama 7 Ağustos (2015) tarihli konuşmasında veriyor. Rusya ve İran’ın politikalarında duyguya yer olmadığının altını çiziyor (http://islammemo.cc/akhbar/arab/2015/08/07/257976.html ). Rusya ve İran rotasını izleyerek Esat’ın günlerinin sayılı olduğu kanaatine varıyor. Zira Rusya ve İran’ın duygusal nedenlerle değil de realpolitik nedenlerle arkasından çekilmekte olduğunu söylüyor.
Ehl-i Beyt ve Hazreti Hüseyin ile alakalı olarak sürekli duygu sömürüsü yapan İran bölgede milyonlarca Hüseyin’in kanına giriyor ama kılı kıpırdamıyor! Tarihte kalan Kerbela hadisesini güncelleyerek, istismar ederek yeni Kerbela’lar üretiyor. Sayesinde hattı Kerbela değil bölgede sath-ı Kerbela yaşanmaktadır. Her gün yeni tomurcuk misali Hüseyin’lere kıyıyor. İran’ın ideolojik narkozunu yiyenler ise alık alık, şaşkın şaşkın bakıyorlar. İran ve Rusya’ya duygu işlemiyor. Terminatöre kurşun onlara da duygu işlemez. Dolayısıyla bu rejim İslami değil Deccali bir rejimdir.
Obama Suriye’de çözüm umudunun doğduğunu zira Rusya ve İran’ın hesaplarının bozulduğunu, solduğunu ve altüst olduğunu ileri sürüyor. Aslında bu konuyla ilgili umutlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan da Putin ile konuşmasından sonra dile getirmişti. Rusya’nın tavrında bir yumuşama sezdiğini ifade etmiştir. Halbuki, sonrasında Lavrov Esat’ın gitmesinin bir ön şart olamayacağını söyleyerek sıfır noktasına geri dönmüştür. İşleri güçleri bir milletin katili olan Esat’ı pazarlamak, tedavülde tutmaktır. Zira sözlüklerinde duyguya yer yoktur. Lavrov’un suratında bir duygu izine rastlıyor musunuz? Ya Putin’in? Ne gezer. Bundan dolayı Suriyeli Yazar Ahmet Muvaffak Zeydan Lavrov’u kastederek , ‘Rus kahpeliği sınır tanımıyor’ şeklinde bir tweet atmıştır.
Obama Suriye’de çözümü duygusuzlar ittifakına bağlamıştır. Obama demek istiyor ki, İran ve Rusya Suriye halkının yaşadığı felaketlerden dolayı değil de hesaplarının tutmaması veya tıkanmalarından dolayı bir çözümün peşinde koşuyorlar. Lakin dayattıkları çözüm formülleri de hala halkın değil rejimin lehine. Sanki bunca insan boşuna ölmüş. Esat’tan vazgeçmemeleri de bunu gösterir. Obama İran ve Rusya’nın yaklaşımlarında Suriye halkının yaşadığı insani felaketle ilgilenmediklerini ve bu anlamda dış politikalarında duyguya yer olmadığını söylemektedir. İran Irak ile 8 yıllık savaşta milyonlarca genci mezara göndermiştir. Suriye meselesinde de inat ederek Batılıların yıpratma savaşının aracı haline gelmiştir.
***
Peki! İran ve Rusya’yı dış politikasında duygusuzlukla itham eden Obama duygulu mudur? Belki kızı veya ailesiyle alakalı olarak duygusal olabilir. Lakin Suriyeli kızlarla veya İsrail’in öldürdüğü Furkan gibi Amerikan vatandaşlarıyla duygudaşlık dayanışması gösterememiştir. A Haber’de Deşifre programında Yaşar Topçu Mavi Marmara baskını sonrasında Obama ile Erdoğan arasında geçen bir görüşmenin perde arkasını yansıtmıştır. Daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmenin perde arkasını Yaşar Topçu ile paylaşıyor. Görüşmede Erdoğan Amerikan vatandaşı olan Furkan’ın fotoğraflarını Obama ile paylaşmak istiyor. Lakin Obama uzak duruyor ve bakmak istemiyor. Bunun üzerine, ‘ Bu senin vatandaşındır!’ diye tepki gösteriyor ve mukabele ediyor ( https://www.youtube.com/ watch?v=7SJfZMjH_Lg ).
Obama da vicdani değil siyasi doğru bağlamında insan haklarından bahseder ama vicdanı sızlamaz? Niye acaba? Zira onlar olsa olsa insan hakları taciridirler. İnsan hakları ve demokrasi edebiyatı üzerinden siyasi kazanç sağlamanın peşinde ve hesabındadırlar. Vicdanın sesini dinlemenin kendilerine siyasi vazifeler yüklemesinden korkarlar. Hissi yaklaşım üzerinden çıkarlarını zedeleyebilirler. Bundan dolayı herkesin darbe dediğine onlar darbe değil derler. Bundan dolayı Obama’nın Lavrov’dan Hamaney’den geri kalır bir yanı bulunmuyor.
Erdoğan, Rabia Meydanı veya benzeri yerler için ağladığında ayıplamışlardı. Ağlamayanlar ise dünyayı satranç tahtası olarak görüyorlar. Yaşanılan değil, paylaşılan bir mekan. Mustazafların değil zalimlerin dünyası. Bu nedenle kimileri şimdi Sykes-Picot mutabakatının yerine Lavrov-Zarif mutabakatını ikame ediyor. Amerikancı liberalleri bundan niye gocunmuyorlar? Onları rahatsız eden tek seçenek sağlam bir İslami duruştur. Dünyayı Amerikan küpeştesinden seyreden Brzezinski, Büyük Satranç Tahtasını kaleme almıştı. Ustası Brzezinski’nin izinden Obama da Suriye ve Ortadoğu’yu satranç tahtası olarak görmüş ve zerrece vicdanına yenilmemiş ve kulak asmamıştır! Binaenaleyh İran ve Rusya ile ilgili sözleri kendisine de racidir. Bunları sövgü değil övgü makamında kullanmıştır. Bediüzzaman bu vicdansız ve vicdanı sorumluluktan arınmış politikaları, zalimlerin satranç oyunlarına benzetir (http://www.risaleforum.net/risale-analiz-ve-calismalar-488/lahika-analizi-190/kelime-analizi-496/265333-kelime-analizi-141-satranc.html ). Hepsi için, al birini vur ötekine!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.