En Zor Hafta
Ülkemiz çok çetin bir sınavdan, olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bir taraftan artan terör ve şiddetle birlikte her gün şehit haberleri gelirken diğer taraftan da tartışmalı biçimde tekrar seçime gidiyoruz.
Muhtemelen bugün Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, anayasal yetkilerini kullanarak seçim için harekete geçecek. Kabineyi oluşturması için parlamentoda en çok sandalyeye sahip partinin genel başkanı olan Sayın Ahmet Davutoğlu’na görev verecek.
Geçtiğimiz hafta AK Parti Lideri Davutoğlu’nun MHP Lideri Bahçeli ile de görüştükten sonra hiçbir şekilde koalisyon olanağı kalmayınca “Seçim Ama Nasıl” manşetiyle çıkmıştık okuyucumuzun karşısına. Olasılıkları tek tek analiz edip daha ilk gün bu haftanın çok sancılı geçeceği öngörüsünde bulunmuştuk. Bizden birkaç gün sonra merkez medyadan da bazı gazeteler birebir Vahdet’ten kopya manşetlerle çıktılar.
Değerli okuyucular, şimdi de çok önemli kritik bir kavşak noktasındayız.
Bu hafta ya eş genel başkanları tarafından resmen sırtını PKK’ya/PYD’ye yasladığı deklare edilen HDP’li üyelerin de bulunduğu bir seçim hükümeti kurulacak ya da HDP’li üyenin bulunmadığı bir kabine oluşturulacak.
Zor bir sınav.
Düşünebiliyor musunuz, her gün şehit cenazesinin geldiği bir süreçte sırtını PKK’ya yaslayan bir HDP’linin Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlık koltuğunda oturduğunu!.. Düşüncesi bile insanı dehşete düşürmeye yetiyor.
Alenen özerklik ilan eden, Türkiye’yi bölüp parçalamaktan başka hedefi olmayan, adı ne olursa olsun HDPKK’lı bir ismin o koltuğa oturmasının makul hiçbir izahı yoktur!
Bakalım ülke olarak bu kördüğümü nasıl çözeceğiz! Siyasette 24 saat bile çok uzun bir süre…
***
Değerli okuyucular, dijital medyanın bu denli geliştiği, en küçük haber kırıntısının dahi internet medyası ve diğer haber mecralarında an be an aktarıldığı bir dönemde, gazetelerin önünde; geleceğe dair öngörüler, tutarlı analizler, objektif perspektifler açmaktan, özel haberler yapmaktan gayrı seçenek kalmıyor.
Geçen hafta yoğun terör olaylarının yaşandığı bir zaman diliminde Vahdet’in özel haberleri çerçevesinde ilginç gelişmeler yaşadık.
İlki gazeteci Fatih Altaylı’nın yazarımız Cübbeli Ahmet Hoca’ya karşı sergilediği yakışıksız tutumdu ki; gündeme getirmemiz üzerine farkına varan Altaylı hatasını telafi etti, yanlışından döndü. Bu vesileyle kendisine teşekkür ediyoruz.
İkincisine gelince…
24-30 Ağustos tarihleri arasında Siyonist manken Refaeli, İstanbul’a gelecek; 10 dakika podyuma çıkacak ve 700 milyarı alıp İsrail’e dönecekti.
Ama Tel Aviv’deki hesap İstanbul’a uymadı. Vahdet hesaplarını bozdu.
Kolay olmuyor tabii…
Bu zaman diliminde neler oldu biliyor musunuz? Refaeli’yi İstanbul’a getirecek olan dernek Reklam Genel Müdürümüz o hafta izinli olduğu için yardımcısı Mustafa Gül’e ulaşarak ahlaksız bir teklifte bulundu. Teklifleri “bu meselenin peşini bırakın sizi ihya edeceğiz” şeklindeydi. Bu iğrenç teklifi duyduğumuzda cevabımız tereddütsüz “galiba bizi başka gazetelerle karıştırıyorlar” şeklinde oldu. Israrlı takibimiz üzerine de biliyorsunuz defile dernek tarafından “Refaeli’nin rahatsızlığı!” gerekçe gösterilerek iptal edildi. Her şeye rağmen ilgili derneğe de teşekkür ediyoruz.
Milletçe şehitlerimize ağladığımız böyle bir dönemde, en azından her santimetrekaresi şehit kanıyla yoğrulmuş Fatih’in emaneti İstanbul, Siyonist modele çiğnetilmemiş oldu.
Değerli okuyucular, bizim maksadımız son dönemde epey ihmal edilen, unutulan gazetecilik mesleğinin gereklerini yerine getirmek, üzüm yemek. Bağcıyla da, bekçiyle de bir işimiz yok.
Meselelere duyarlı bir gazeteci penceresinden bakıp, mümince bir duruş sergilemeye çalışıyoruz. Hesap, kitap yapmıyoruz. İstişareye açık biçimde ölçülerimiz doğrultusunda hareket ediyoruz…
Sırtımızı herhangi bir siyasi parti, holding, cemaat veya STK’ya dayamış değiliz.
Gurbetçi bir ailenin fedakârlığıdır Vahdet.
Elimizden geldiğince Yüce Kur’an rehberliğinde, ehli sünnet çizgisinde; durmak yok, yola devam inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.