Zeminde Kaymalar Başladı
Herkesin kalemi ile yazacak, silgisi ile silebilecek bir ayarı ve de ölçüsü vardır mutlaka... Düşük voltajlıları, ayağı kırık bir koltuk bile çarpıyor...
Yüksek olanların çarpılma derecesi Güneş Motel pazarlıklarından daha sıkıdır.
Şahsen, Tuğrul Türkeş’in AK Parti seçim hükümetinde bakanlığı kabul etmesini kınamış değilim. Voltaj düşüklüğü de sayılmaz...
Sebebine gelince, bu bir nevi itilmişliğin, veya “o nasıl olsa bizdendir” deyip de görüş mesafesinde tutulmanın bir sonucudur. Tuğrul beyin MHP’deki konumu adeta dolgu malzemesi şeklinde telâffuz ediliyordu, işte o görüntü balonu aniden patlamış oldu.
Bu şekilde gazı sıkışan daha çokları var.
Bir bahane bulsalar kapıyı çarpıp gidecekler...
Hele de ülkede terör insanların can ve mal güvenliğini tehdit ederken “ben hiçbir yerde yokum” diyerek kenara çekilmeyi camia pek de içine sindiremedi.
MHP tabanı tepkili, “80 milletvekili ile iktidar olmayınca ne zaman olacağız?” sorusuna yetkililerden geçerli bir cevap alamıyor.
Başbakan, dengeleri kurabilme adına hem MHP’ye, hem de CHP’ye son kez bir kere daha “gelin sizlere de bakanlık verelim”, yani bir nevi “seçim hükümetinde koalisyon olalım” teklifini yaptıktan sonra, artık bakanların araçlarında bomba taşıma suçunu kimseler AK Parti’ye yüklemesin. Bombaların adresi belli, Arife tarif gerekiyor mu?
Cumhurbaşkanı düşmanlığına soyunup da ülkenin istikrarını bozanlar dolara baksınlar, piyasalara baksınlar, terörün azgınlaştığına baksınlar...
Hatta evlerindeki boy aynasına baksınlar.
Politikacı yalan söyler de aynalar yalan söylemez...
Kaldı ki, yıldırım düşse sorumlu Cumhurbaşkanı oluyor.
Davutoğlu, hem muhalefetin ortak tavır aldığı kriterleri yumuşatmak, hem de seçim hükümetinde muhalefetten belli isimlerin yer almasını teröre karşı bir dayanışma olarak görmüş olsa da, ortak hırsın buna sıcak bakmadığını görüyoruz.
Özellikle Baykal’ın seçim hükümetinde yer alması sol kesimde yeni bir başlangıç olabilirdi, belki de CHP’nin kurtuluşu.
Herkesin bildiği, Kılıçdaroğlu ile Baykal aynı seyyarede seyir halinde değiller.
Sonuçta Baykal’ın siyasi hayatında bir komplo teorisi var.
Kılıçdaroğlu’nun da koltuğu bu teoriye bağlı.
Kaç seçimdir CHP yerinde sayarak hayal ettiği oranlara bir türlü ulaşamıyor.
İkidir seçim öncesi Kılıçdaroğlu, “%35 alamazsam istifa ederim” dediği halde ne hikmetse edemiyor. Yani verdiği sözün eri değil. Bu yüzden, oynak olan CHP seçmeninin büyük bir kesimi HDP’ye kayma aşamasında. Gitti gidiyor...
O bakımdan, CHP’nin büyük bir kesimi aktif yeni bir sola gerek duyduğundan eski Genel Başkan Baykal, ömrünün son yıllarında bu işin fitilini ateşleyebilirdi ama olmadı...
Ülkede siyaset deyince şahsi kin ve hırs akla geliyor.
PKK uzlaşma ayaklarında şehir yapılanmasını elde ettiği gibi, muhalefet de HDP’yi yanlarına almak suretiyle Erdoğan düşmanlığında birleşmeleri terörün azmasının bir başka nedenidir... Kimseler ayranım siyahtır demiyor.
Polis ve askeri lojmanlarda HDP’ye yüklü oy çıkmasını ne ile izah edeceğiz?..
Şehit cenazelerinde siyaset ağzı ile kim ne şekilde nutuk atarsa atsın, şu anda devletimiz terörle esaslı bir şekilde mücadele halindedir.
Artık insansız hava uçakları Siyonist İsrail’in değil, Ordumuzun öz be öz malıdır...
Operasyonlar kararlılıkla devam etmesi halinde örgütün birkaç parçaya bölüneceğini pek yakında hep beraber göreceğiz. Şimdiden örgütten kaçışlar ve ihtilaflar başladı.
Bir de şunu görüyoruz:
AK Parti’yi HDP ile bir olmuş göstermek için tuzak kuranlara tuzak kurar Yüce Allah(cc). İşte merhum Türkeş’in varisi bu tarafa geçti görelim sonuç nasıl noktalanacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.