Türkiye Üzerinden Aksa Mesajı
Ürdün rejimi Suriye rejimini yaranmaya çalışıyor ama nafile, bunu başaramıyor. Keza İsrail’e yaranmaya ve İsrail’e tutunmaya çalışıyor ama bu da içerde dalgalanmalara neden oluyor. Boşa koyuyor dolmuyor, doluya koyuyor almıyor! Esasında Ürdün rejimi Suriye konusunda Rusya, BAE ve Mısır çizgisine, hattına yakın. Esat’ın gitmesini şart koşmuyor. Sadece siyasi çözüm istiyor. Amerikalılar da siyasi çözüm istiyorlar. John Kerry’nin ifade ettiği gibi son sıralarda Esat’ın gitmesi için ‘ivedilik’ şartını da kaldırdılar. Esat’ı siyasi dalgalanmaya bıraktılar. Ürdün rejimi onun ötesinde Esat’ın gitmesi veya kalmasıyla ilgili hiç yorum yapmıyor. Lakin nedense Suriye rejimi cılız bulduğundan mı nedir Ürdün rejimine yüklendikçe yükleniyor. Onu Türkiye ile aynı kefeye koyuyor! Suriye’ye yaranmak isteyenlerin kulağına küpe olsun! Son olarak yaptığı gibi Suudi Arabistan ile Türkiye safına koyuyor. Bu da gösteriyor ki, Suriye rejimine yaranılmaz ve bu rejim sadece güçten anlar. Türkiye’yi suç ortağı haline getirmeden tatmin hissine kapılmazdı. Bizde siyasetçiler avam gibi konuşuyorlar ve Arap Baharıyla birlikte başlayan bölgesel dalgalanmalarda ve özellikle Suriye meselesinde tarafsız kalabileceğimizi düşünüyorlar. Suriye’de mevcut rejim yerine başka makul bir rejim olsa belki olabilirdi. Rejim bekası uğruna halkından başka ülkesini herkese peşkeş çekmeye amade. Halkına zulümden yabancılara hizmetten başka bir marifeti yok. Herkesi ve her şeyi ateş hattına sokuyor. Kindar bir rejim. Ülkesini İran ve Rusya’ya taksitle pazarlıyor.
Ürdün sağlaması üzerinden, Türkiye’nin Suriye’de tarafsız kalması halinde çıkarlarını koruyacağını varsayan yaklaşım, anlayış iflasını belgelemiştir. Öyle bir şey yok. Ham hayal. ‘Her çığlığı aleyhlerinde sayarlar’ ayeti kerimesi ışığında Suriye ve Mısır rejimleri kendi dışındaki unsurlara sıfır tolerans tanıma eğilimlisidir. Sisi, Ali Memlük aracılığıyla Esat’a ‘seninleyim, yıkılmayacaksın’ mesajı gönderiyor. Esat’ın devrilmesin ateşi bütün kainatı sarmıştır. Sisi rejimi Esat’ın yıkılması depreminin dalgalarının Mısır’ı sallamasından endişe ediyor. Halbuki, Tunus eski Cumhurbaşkanı Münsif Marzuki Mısır’daki karşı devrimin yeniden devrim kıvılcımını ve ateşi yaktığını haber vermektedir. Bu işin ortası yok. Rejim miadını doldurduğuna göre beka şansı kalmadı.
***
Türkiye daha hızlı ve çabuk hareket ederek Suriye rejiminin erken çökmesine hizmet edebilirdi. Hala da geçmiş değil. Rusya’nın Suriye’ye burnunu sokmasına karşılık, Suriyeli muhaliflerin hava savunma mekanizmasını artırabilir. Rus silahlarını tesirsiz hale getirebilecek donanım sağlayabilir. Bunu yapmalıdır. Rusya destursuz hareket ediyor, kimseyi dinlemiyor ve arka bahçemizden sonra (Kırım) ön bahçemize iniyorsa bunun bedelini ağır ödemelidir. Suriye’de bütün insaf ehlinin ve dindar kitlenin umudu Türkiye’dedir. Bu umutları karartmamalıdır. Bugün bunun aktörleri ortaya çıkmazsa yarın muhakkak çıkacaktır. Gökte asılı bekleyen zafer, aktörlerini, kahramanlarını arıyor. Bölgesel çalkalanmalar beklenen aktörleri de yüzeye vuracaktır.
***
Suriye cephesinden sonra kilitli bulunan Filistin cephesi de Türkiye’yi bekliyor. Nereden biliyoruz? Suriye konusunda daha ziyade askeri çözüme yatkın olan Türkiye’den farklı ‘siyasi bir çözümü’ önceleyen ve peşinde koşan Ürdün rejimi, Türkiye üzerinden İsrail’e Aksa mesajı gönderiyor. Irak ve diğer bölgesel konularda da Türkiye’den çok farklı bir yaklaşım benimseyen Ürdün rejimi, İsrail’in Aksa müdahaleleriyle ateşle oynaması sonucu iç krizi tetiklemesi ihtimaline binaen İsrail’i caydıracak tedbirler ve faktörler arıyor. Bunun için de ne İran’ın kapısını çalıyor ne de Suudi Arabistan’ın. En azından Ürdün’de yayınlanan es Sebil gazetesinde yazan Ömer Ayasire ‘ Kralın Erdoğan’la teması’ başlıklı makalesinde Ürdün’ün İsrail’e vereceği en etkili mesajın Türkiye üzerinden geçtiğini yazıyor. (http://www.assabeel.net/essays/item/133077-اتصال-الملك-مع-أردوغان ).
Bu yüzden de Kral II. Abdullah İsrail’e mesaj ulaştırmak için İran veya Suud kanalını değil Türkiye kanalını kullanıyor. Bu Türkiye’nin etkisini ve konumunu temsil ediyor. Başbakan Ahmet Davudoğlu da Aksa ile ilgili gelişmelerden sonra İsrail’le ilişkileri normalleştirme trafiğini askıya aldıklarını açıklamıştır. Herkes şunu bilmelidir ki, İran’ın, Rusya’nın ve İsrail’in panzehiri Türkiye’dir. Bu görevini bugün yapmazsa bile yarın başka şartlar altında muhakkak yapmak zorunda kalacaktır. Lakin gecikmenin bedeli ağır oluyor. Ek ve muazzam külfetler getiriyor. Yol yakınken davranmak yeğdir. Sınırlarımızın kaderini ne Rusya ne İran ne İsrail ne de Batı’ya terk edebiliriz. Ülkeyi ve bölgeyi savunmak kaderimizdir, namusumuzdur. Bu yükü kimseye bırakamayız. Bıraktıkça da erteleme külfeti ve yükümüz ağırlaşmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.