Suriye de İç Savaştan Önce Böyleydi
BİR binbaşı teröristler tarafından şehit edildi. Doğu ve güneydoğu Anadolu’da terör savaşı bütün şiddetiyle devam ediyor. Dönme medyası binbaşının şehit olduğu haberini verdi ama iğrenç ve çirkin müstehcen yayınlarını da sürdürdü.
Ülkenin bütünlüğüne, iç barışa taraftar Sünnî Kürt halkı iki ateş arasında kalmıştır. Bir yanda Kripto Ermeni ve Kripto Siyonist beyinli terör hareketi…
Geminin bir tarafından korkunç bir yangın çıkmış, öbür taraflarında müstehcen yayınlar, eğlenceler, fuhuşlar, kumarlar, futbol tartışmaları…
Duygusuz duyarsız bir toplum olmuşuz. Halkın bir kısmında akıl kalmamış. Son bayramda otomobil selleriyle dolu yollarda aşırı miktarda kaza oldu, çok sayıda insanımız öldü, yaralıların haddi hesabı yok. Bunların sorumlusu acemi şoförler mi? Hayır, baş sorumlular devlettir, sistemdir, eğitimdir, yargıdır, polistir.
Nüfusu bizden fazla olan Almanya’da niçin bizdeki kadar trafik kazası (cinayeti) olmuyor?
Birkaç yıldan beri siyasî iktidara savaş ilan etmiş bir cemaat, seçim dışı metotlarla ve yollarla iktidarın devrilmesi için çalışıyor.
Seçimle gelen bir iktidarın seçimle gitmesi gerekmez mi?
Vesayetçi egemen azınlık bir yandan medyaya baskı yapılıyor diye bağırırken, öte yandan son derece kırıcı, ağır, insafsız, şiddetli, yıkıcı muhalefet yapıyor. Sanırsınız dış düşmanlarla çarpışıyorlar.
İktidarı beğenmeyen Müslümanlara soruyorum:
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) ne buyurmuş? “Bir toplum ne halde ise öyle idare edilir” dememiş mi?
Bugünkü iktidar mukadderat-i ilahiyenin bir tecellisi değil midir?
Bin türlü günah, teseyyüb, gevşeklik, gaflet, ihmal içinde yüzen tatlısu Müslümanları Asr-ı Saadet’in geri gelmesini istiyor. Asr-ı Saadet geri gelmez ama ilhamını ondan alan bir sistem kurulabilir. Öyle bir sistem kurulsa gafil, bînamaz, günahkar Müslümanlar onu kaldıramaz.
Türkiye Müslümanlarının büyük kısmı, kadın konusunda şaşırmış vaziyette. Kadınların ve kızların yarısı açık, diğer yarısının büyük kısmı şer’î tesettür ve hicab ahkamına riayet etmiyor, şeytanî alaca bulaca gökkuşağı gibi rengârenk sözde tesettürle geziyor.
Toplum bir sürü hastalığa yakalanmış, krizlerle sarsılıyor ama reçete yok, çare çözüm yok.
Sabah namazlarında hoparlörler avaz avaz Müslümanları ibadete cemaate çağırıyor, camiler boş. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) de demiş: “Münafıklara en ağır gelen şey sabah ve yatsı namazlarıdır…”
İslamî kesimde ne çok paralı ağlayıcı var.
Müslümanlar ne zaman tek bir Ümmet olacaklar, râşid ve âdil bir Halifeye biat ve itaat edecekler?
Bugünkü gidiş Asr-ı Saadet’e midir, felâkete midir?
Suriye’nin durumu da, iç savaş çıkmadan önce böyleydi.m