Muhalefetin anayasası

Muhalefetin anayasası

Geleneksel-muhafazakâr sağın geçmişi ile tek bağlantı Demokrat Parti. Tarıma endeksli sağ popülizmin, laikçi elitlerle mütedeyyin seçmenler arasında kurulan hassas dengenin ve modernleşmenin mimarı olan bu siyasî çizgi bugün bir enkaz halinde.

Demokrasiyi taşranın merkeze taşınması olarak yorumlayan bu çizgi, yaygın bir klientalist ağa dönüştürdüğü patronaj ilişkisi üzerine bir parti örgütlenmesi inşa etmişti. Klientalizm, parti ile seçmen arasındaki ilişkiyi bir alışveriş veya bir çıkar ilişkisi olarak kurumlaştırmaktır. Bu ilişkiyi besleyecek ve yürütecek devletin ekonomide önemli roller üstlenen ve istihdam yaratan bir devlet olması gerekiyordu. Biraz da Soğuk Savaş'ın gerginliklerinden beslenen geleneksel-muhafazakâr çizgi, neredeyse bütünüyle anlam dünyasını kaybetti. 22 Temmuz seçimlerine giderken giriştiği son diriliş hamlesi fiyasko ile sonuçlandı. ANAP-DP birleşmesi başarılı olsa ve Meclis'te temsil imkânı bulsaydı, muhafazakâr yelpaze belki de ikili yapısını sürdürme imkânı bulabilirdi. Siyaset her zaman sürprizlere gebe. Hafta sonunda yapılacak Demokrat Parti kongresinden Türk siyaseti için yeni bir alternatifin çıkma ihtimali çok düşük. çağrı Erhan gibi genç, donanımlı ve ateşli bir politikacının liderliğinde alınacak uzun mesafenin yanında, yelpazenin diğer kısmında doldurulacak bir boşluğun da olması gerekli. Geleneksel muhafazakâr geleneği dönüştürerek farklı damarları bir araya getirip yeni muhafazakârlığı oluşturan AK Parti'nin bu boşluğa kısa vadede fırsat vermesi zor görünüyor.

Demokrasinin en önemli unsuru muhalefettir. Her ülkede iktidar olur; ama muhalefet sadece demokrasilerde bulunur. Demokrat Parti gibi muhalefetin aslî temsilcisi olan CHP de bir kurultay hazırlığı içinde. Aday bolluğu, Baykal'ın usta örgütçülüğüne rağmen partide işlerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Baykal, olgunluğunun zirvesinde emekliye ayrılabilir. Haluk Koç'un Baykal'a karşı oluşturduğu halkçı-özgürlükçü ve anti-militer cephe istikbal vaat ediyor. Tarih, ders çıkartanlar için doğru kararların ve tutumların kaynağı. Bülent Ecevit'i İsmet İnönü karşısında yıldızlaştıran, 12 Mart darbesine karşı tutumu idi. CHP halkçı çizgiye bu antimiliter tutum ile taşındı. Bugün Haluk Koç, 27 Nisan Bildirisi hakkında, Ecevit'in 12 Mart vizyonunu tekrarlarken, çok sağlam bir tarihî tecrübeye dayanıyor. CHP'nin miadı dolmuş geleneksel bürokratik seçkinlerin temsil edildiği bir "üye olmayanlar giremez kulübü" olmaktan çıkıp, gerçek bir partiye dönüşebilmesi için, kendisini de var eden demokrasi dışında, yandan hiçbir kuvveti muhalefet desteği olarak kullanmaması gerekli. Haluk Koç, ilk defa Bülent Ecevit'ten sonra bu sivil geleneği temsil etmeye niyetleniyor. Haluk Koç'un genel başkanlığı cami ile kilise arasındaki beynamazlara dönen ve CHP'yi de bir kısırdöngü içinde tüketen Baykal'dan sonra sol muhalefeti iktidar alternatifi haline getirebilir.

Türkiye'nin yakın ve orta vadede en önemli problemi, iktidar alternatifi olma iddiasına sahip bir muhalefet partisine sahip olabilmek. Bu alternatife en başta AK Parti'nin ihtiyacı var. Bu seneyi boydan boya işgal edeceği anlaşılan "Yeni Anayasa" tartışmaları bu ihtiyacın ne kadar hayatî olduğunu gösterecek. Baykal'ın, inanılması güç bir pişkinlikle 2008 yılını "Anayasa krizi yılı" ilan etmesi, aslında bu demokratik muhalefet ihtiyacına bir delil. Türkiye'nin bir sivil anayasaya sahip olması şart. Bu yeni anayasada muhalefetin de katkısının ve payının olması gerekli. Muhalefeti iddialı ve iktidar alternatifi haline getirecek olan da yeni anayasanın altında muhalefetin de imzasının bulunması olacak. Baykal, doğrudan bu yolu kapatarak demokrasinin geleceğine de ipotek koyuyor. Anayasa henüz yapılmadı. Cemil çiçek'in "Ağrı Dağı'nı yerinden oynatma" benzetmesi çok doğru. Daha alınacak çok uzun bir mesafe ve konuşulacak çok şey var. Bütün bunların hepsini peşinen "kriz" olarak ilan etmek, demokrasiye dışarıdan müdahale eden güçlere davetiye çıkartmak demek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi