Suriye Ne Olacak?
BİRİLERİ, sabahleyin füzeleri atarız, ikindi namazını Şam’da kılarız demişlerdi. Evdeki hesapları çarşıdakilere uymadı ve büyük facialar yaşandı.
Mecelledeki “Ehven-i şerreyn tercih olunur” maddesine uyulmadı.
Suriye faciası sonunda ülkemize iki buçuk milyon komşu ve kardeş göç etti. Bu, Türkiye için büyük bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirebilecek miyiz?
Suriye faciasında Şiî İran’ın siyasetini gördük.
Rusya orayı bombalamaya başladı.
Türkiye’den, oradaki Türkmen ve diğer Müslüman kardeşlerimize TIR’larla yardım gönderilmesine karşı dinî bir cemaat karşı çıktı, kamyonları durdurmaya kalktı.
Bendenize gelince: Suriye iç savaşı hayallerimi yıktı. Fitne fesat yangını çıkmadan önce, her yer süt liman iken, dört dostumla birlikte Kilis’e gidecek, oradan Halep’e geçecek, bir otomobil kiralayacak ve etrafı gezecektik.
Suriye ne olacak? Pek iyi olacağa benzemiyor.
**
BİR TİP
YA öyle mi, ya böyle mi diyerek başını sık sık öne arkaya sağa sola eğerek anlarmış gibi yaptığına sakın aldanmayın, kanmayın. O anlarmış gibi yapar ama bir şey anlamaz.
Lise diplomasına sahiptir ama psikoloji, mantık, (felsefenin bir dalı olarak) ahlak, metafizik, estetik bilmez. Az miktarda kelime bilir, ıstılah bilmez.
Üç yüz kelimeden uzun metinleri okuyup anlayıp tahlil edemez.
Soyut kavramları bilmez.
Aklının ermediği ciddî konulardan bahsedilince çenesi ayrılacak kadar esner.
Sevdiği konular dedikodu, cıvık magazin, politika mahalle kavgalarıdır. Politika zevzekliklerinden çok hoşlanır.
Böylelerinin içlerinde cemaat ve tarikat holiganları vardır. Uçan din baronları hikâyeleri.
Üniversite bitirmiştir ama edebî, tarihî, felsefî, sanatla ilgili konularda ipe sapa gelir ciddî bir kompozisyon yazamaz.
Kopuk kopuk konuşur. Cümleleri tamamlayamaz. Mütemadiyen ııı ııı ııı deyip durur. Türkçede ııı diye bir harf-i tarif mi var?
Koyu Müslüman geçinir, İslam’ı iyi bilmez, bilmediği için yaşamaz.
Okuryazar geçinir, Osmanlıca bilmez.
Mantık kültürüne sahip olmadığı için sebeplerle neticeleri ayırt edemez.
Mürüvvet kelime ve kavramını duymadığı, bilmediği için mürüvvetli değildir.
Ölçüsüzdür, vur deyince öldürür.
Eğitim, terbiye, adam yetiştirme konularını sevmez, bunlar onun içine sıkar, karartır.
Kültür konuları da onu açmaz.
Dedikoduya gevezeliğe zevzekliğe bayılır.
Yetersiz olduğu için bütün ciddî konuları mıncıklar, cıvıklaştırır.
Ona sorarsanız kendisinde hiç noksan yoktur, bütün yanlışlar hatalar başkalarındadır.