Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Kartel “yalancı” mı ki, bu kadar gocundu?

Kartel “yalancı” mı ki, bu kadar gocundu?

Başbakan Tayyip Erdoğan’la, kartel patronu Aydın Doğan arasındaki gerginlik, geçen hafta şekil ve stil değiştirdi... Geçtiğimiz günlere kadar “Almanya’daki Deniz Feneri” üzerinden Başbakan’a saldıran Aydın Doğan gazeteleri, bir süredir “Erdoğan’ın bir sözü”nü kafaya takmış durumda... Erdoğan’a, “o söz”den hareketle saldırıyorlar!..
Oysa, Başbakan Erdoğan’ın “yalancı medyaya boykot” çağrısı tam olarak şöyleydi:
“Bu ülkede medya, güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Onun için, bundan sonra ben de diyorum ki; partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın, almayın. Bu kadar açık konuşuyorum.
Siz mi bize karşı bu tür yalan yanlış kampanyaları yapıyorsunuz? Tamam, biz de en doğal, en tabiî olan hakkımızı kullanıyoruz, size karşı bu kampanyayı başlatıyoruz, almıyoruz.
Hangi dilden anlarsanız o dilden konuşacağız ve biz bu ülkede bu hizmetleri canla başla sürdürürken, bir de sizle mi uğraşacağız ya!
İşimiz gücümüz var arkadaş.”

KİM “EŞEK”TİR, BİZ İYİ BİLİRİZ!
İşte bu “çağrı”dan hareketle, Erdoğan için neler dediler, neler?.. Aydın Doğan yazarları, hele de “patronlarıyla yemek” yedikten sonra, “Bremen Mızıkacıları” gibi “topyekûn saldırı”ya geçtiler!..
Patron, “saldırın” demiş olmalı ki, hepsi birden salya-sümük saldırıya geçtiler!..
Başbakan’a “zalim” diyecek kadar, “Allah akıl fikir versin” diyecek kadar cür’etkârlaştılar!..
Oysa, dediğimiz gibi;
Başbakan’ın hedef aldığı gazeteler, “yalan yazan” gazetelerdi!.. Evet, “yalan yazan gazeteler”di!.. Peki, Aydın Doğan gazeteleri niye “gocunmuştu” o zaman?..
Ne yani; kendileri “yalancı gazeteler” miydi ki, Erdoğan’ın “Boykot” çağrısına bu kadar alınganlık gösteriyorlardı?..
“Fıkra”yı bilirsiniz:
Yer Bulgaristan... Devir, komünist Jivkov’un “terör” estirdiği, “astığım astık, kestiğim kestik” dediği yıllar.
Despotizm... Dayatma... Zulüm.
Adamcağızın biri, bir tartışma esnasında “eşek” diye bağırmış.
Tutmuşlar, atmışlar içeri...
Demişler ki;
“Sen, Jivkov’a eşek dedin!”
Adam, yemin billâh edip “Vallahi ona demedim!” dediyse de, “Sorgu”yu yapanlar baskın çıkmış.
Adama, “Kes sesini!” diye bağırıp, eklemişler:
“Biz, bu ülkede kime eşek denileceğini gayet iyi biliriz.”

YARASI OLAN GOCUNUR!
Bulgaristan’da kime “eşek” denileceğinin bilinmesi gibi, Türkiye’de de kime “yalancı” denileceğini kartel gazeteleri çok iyi biliyor olmalı ki; “alınganlık” gösterip, Erdoğan’ın sözünü üzerlerine aldılar!..
Adeta demek istediler ki;
“Bu ülkede kime yalancı denileceğini en iyi biz biliriz... Siz, bize yalancı demek istediniz... Dolayısıyla bize boykot ilân ettiniz!..”
Eee, ne demiş atalarımız;
“Yarası olan gocunur!”
Bunlar da bu kadar gocunup tepki gösterdiklerine göre, demek oluyor ki, “yalancılık”larını kabul ediyorlar!..
Dolayısıyla “boykot”u da hakediyorlar!..

AYDIN DOĞAN BESLEMESİ STK’LAR!
Haa, bir de “sivil toplum kuruluşu” maskeli bazı “Aydın Doğan beslemesi kuruluşlar” var ki; onlar da tepki göstermişler Başbakan’a!..
Göstermişler göstermesine ama, her ne hikmetse “Aydın Doğan’ın adamı!.. Aydın Doğan’dan maaşlı” yani “Aydın Doğan’ın Lejyoneri” olduklarını kamuoyunun gözünden gizlemişler!..
Oysa, yazarımız Ali İhsan Karahasanoğlu’nun da dün “maske”lerini düşürdüğü gibi; “STK temsilcisi” sıfatıyla Erdoğan’a tepki gösteren kişiler, aslında “Aydın Doğan’ın maaşlı elemanı”dır!..
Gelin, onlara birlikte bakalım:
TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi Başkanlık Divanı:
“Sektör açısından son derece tehlikeli ve endişe verici.”
Basın Konseyi Başkanı:
“Başbakan’ın bu çağrısının demokratik hiçbir toplumda eşini göstermek mümkün değildir.”
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı:
“Başbakan’ın ya da bir siyasetçinin bazı gazeteleri boykot çağrısı yapması, Anayasa’daki ‘basın hürriyeti’ ilkesine aykırıdır.”
Açıklamalar aynı minval üzre devam ediyor.
Sonra merak ediyorum, şapkaları kaldırıyorum.
TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi Başkanlık Divanı şapkasının altından, Vahap Munyar çıkıyor!
Vahap Munyar, patronun silahşörü!
Basın Konseyi şapkasının altından, Oktay Ekşi çıkıyor..
Patronun başyazarı ve yaşlı silahşörü..
Parlamento Muhabirleri Derneği şapkasının altından ise Göksel Bozkurt çıkıyor.. Patronun İngilizce yayın yapan gazetesi Turkish Daily News’teki silahşörü..
Görüyorsunuz değil mi şapkaları ve altından çıkanları!
Patron, silahşörlerini nasıl da yerleştirmiş meslek kuruluşlarına..
Siz açıklamaları okurken;
“Vay canına bee. Sivil toplum kuruluşlarının hemen hepsi, Başbakan’a karşı çıkıyor. Demek ki yanlışlık Aydın Doğan’da değil, Başbakan’da!” diyorsunuz.
Ama “hepsi karşı çıkıyor” dediğiniz kuruluşların tamamının başındakiler, gidip patrona bağlanmışlar; tam da göbekten!
Evet, “göbeğini kaşıyan adam” diye halkı tahkir ediyorlardı ya..
Bunların hepsi, göbekten bağlılar patrona..
Karşımıza “Başka şapkalar”la çıksalar da, altındaki “kafa”lar hep aynı.
Demek ki; şapka altından iş götürmeyi patronlarından öğrenmişler!..

ALMANYA’DAN CHP’YE YARDIM
Geçen haftanın en çok tartışılan konusu buydu... Evet, Erdoğan’ın “yalan” yazan gazetelere “boykot” çağrısıydı!..
Öyle anlaşılıyor ki;
Bu tartışma, bir süre daha devam edecek!..
Ancak, kartel gazetelerinin bu tartışmada ne kadar “ikiyüzlü” ve ne kadar “kahpe” olduğunu gözler önüne sermek, yine Vakit’e nasip olacak!..
Allah nasip ederse “kartelin maskesi”ni yarın indirecek ve onların “ne kadar iğrenç, ne kadar ikiyüzlü” olduklarını gözler önüne sereceğiz!..
Tıpkı, “CHP’nin Alman Vakfı’ndan para yardımı aldığını” gözler önüne serdiğimiz gibi!..
Vakit’in, geçtiğimiz Cumartesi günü, hem de “belgeleriyle” ortaya koyduğu gibi;
Alman Dışişleri Bakanlığı’nın “Alman Devleti Vakfı” olarak bilinen Friedrich Ebert Vakfı’na gönderdiği 03.12.2005 tarihli resmi yazıda, “Türk Sosyal Demokrasi Partisi” olarak söz edilen CHP ile ilişkileri genişletmek amacıyla bu partiye finansal yardım yapılacağı, vakfa CHP’ye aktarılmak üzere 85 bin Euro ödemede bulunulacağı bildiriliyor.
Bilindiği gibi;
2003’te CHP’nin Alman vakıflarından yardım aldığı iddia edilmiş, yapılan ihbarlar üzerine dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok tarafından bu parti hakkında başlatılan soruşturmada iddialar yeterli görülmeyerek, CHP hakkında temelli kapatma davası açılmasına gerek olmadığına karar verilmişti.
Bakalım bu “belge” üzerine kim, ne yapacak?.. Yargıtay Başsavcısı, A. Yalçınkaya, “Anayasa’nın 69. Maddesi”ndeki “yabancı ülke ve vakıflardan yardım alan partiler”le ilgili hükmü işletip “CHP hakkında kapatma dâvâsı” açacak mı?..
Bu konuda “367 Sabih” ne diyecek?..
Kimin ne kadar “samimi”, kimin ne kadar “hukuka bağlı” ve kimin ne kadar “militan laikçi” olduğunu bu olay vesilesiyle bir defa daha göreceğiz!..
Vakit; Tayyip Erdoğan’ın “boykot” çağrısını takip ettiği gibi, “CHP’ye yardım” konusunun da takipçisi olacaktır!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi