Terör Sofrası
Kömürle çalışan vapurların kamarası ülkenin ileri gelenleri ile zenginlerine tahsis edilirdi. Kömür kazanı işçilerin, fırtınaların çarptığı güverte tayfaların...
Şartlar birbirinden farklıydı ama yine de aynı gemide, aynı rızkı taşıyarak seyahat ediyorlardı. Terör denilen yapılanma öyle değil...
Onun nimeti ile külfeti farklı...
Dağlarda mağaraların kovuklarında yaşayan kandırılmış insanlar külfeti, kentlerde, hatta Avrupa’da el bebek gül bebek yaşayanlar nimeti çekerler...
Terörist kadın yakalanıyor, üstü başı perişan, insan demek için bin şahit ister. Ama onun silahı üzerine taht kuranlara bakın. Hele de eş başkana, taşıdığı makyaj ile kılık kıyafeti ile on fakir doyar. Baronlar ucuz takılmazlar, ucuz yaşamazlar...
Dağlar çalışıyor onlar zevk ve safa içerisinde yaşıyor...
Fakirin çocukları dağda, baronların çocukları Avrupa’da aşta oynaşta...
Kürdistan özerk olacakmış...
Gel de bunun mantıksızlığını fakir fukara Kürt çocuklarına anlat.
Oğlum, sen bu sefil hayatı yaşadıktan sonra Hakkari Paris olsa sana ne faydası var.
Yine baronlar ağa, paşa, bakan, vali olacaklar.
Sen de onların hizmetçisi, tetikçisi...
Terör artık insanı kullanan bir sektör...
Hem de en kazançlısından.
Uyuşturucu, silah kaçakçılığı gibi kanun dışı işler terörün elinde.
Hatta beyaz kadın ticareti yapanlar bile terörden destek alırlar.
Dünyanın bir başka ülkesinde bir eli terörde diğer eli siyasette olan var mı?
Ama bizde var.
Zaman zaman kendileri de ifade ettikleri gibi HDP denilen örgüt desteğini PKK terör örgütünden alıyor... Sorsanız Kürtlerin haklarını koruyorlar...
Siz şimdi bakmayın dönme Marksistlerle yasakçı solcuların terör konusunda ahkam kestiklerine. PKK denilen örgütün başlangıcında her birinin parmağı ve emeği var.
1968’lerin Marksistleri “Mustafa Molla Barzani Milli kahramandır” sloganı ile yatıp kalkıyorlardı. “Halklara özgürlük” pankartlarını taşıyan yine onlardı.
PKK, Doğu Devrim Kültür Ocakları’nın devamıdır.
Bu ocakları şimdilerde “Milli, Zilli” deyip kendilerine yeni Türkiye şartlarında yer bulmak isteyenler kurdular ve de sermayeden yana tavır aldılar.
En büyük “halkların savunucusu” Marksist Çetin Altan değil miydi?
Ve de İlhan Selçuk!
Hangisinin parmağına Mehmetçiğin kanı bulaşmamıştır?
Terör ölenlerin üzerine kurulan zengin sofrasıdır...
Ahmet Türk, Leyla Zana gibileri Ankara Ulucanlar Kapalı cezaevinde iken, farkı yakından görüyordum. Farelerin bile zor barınacağı diğer koğuşlarda fakir fukara çocukları yatarken onlara mahsus odaları önünden parfüm kokusundan geçilmiyordu.
Şimdi de Türkiye’nin en güzide adasını terörist başı Öcalan’a tahsis ettik.
Bazı arkadaşların Oslo gizli anlaşmasına takılarak iktidara yüklenmelerine anlam veremiyorum. Bu ülkede terör sahipli, Anadolu insanı sahipsiz.
Doğrusunu söylemek çok mu zor geliyor bize?
AK Parti kadroları terör konusunda pek de yeterli olmadığından araya girenlerin maharetleri (yanıltmaları) elbette ki olmuştur. Ancak şu da var ki, muhalefet terör konusunda iktidara destek yerine hep köstek olmuştur.
Gel gelmezsin, yap yapmazsın sade konuşursun...
Milli dedik, terör konusunda milli olamadık.
Yine de Allah(cc) yardım etti buraya kadar gelebildik...
Umarım, devletin kararlı iradesi terör sofrasını başlarına geçirir de halkımızın solgun yüzü güler. Hainler de cehennemi boylar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.