Siyaset Giderek Yaşlanıyor
İnsan yaşlanıyor da siyaset neden yaşlanmasın...
Üzerinden bir asır geçtiği halde bu siyasetin ne boyası, ne de şekli şeması bir türlü değişemedi. Uzun bir maraton aynı tempo, aynı hava, aynı simalar...
Özellikle dede partisi olan CHP’nin başına geçenler neredeyse “mezar teslimi” görev yapıyorlar. Kamera şakası(!) ile bir tek Baykal erken ayrıldı.
Diğerleri mevta haline gelmeden ayrılmıyorlar.
Sıcak koltuk yer çekimi gibi...
Ecevit’in halini gördük...
Ondan önce Milli Şef de CHP koltuğunda az oturmadı.
Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin’ın söylediklerine bakın:
“CHP bu hali ile moruklar partisi olmaya mahkum” diyor.
“CHP ve Kemalizm Türkiye için bitmiş bir proje.”
“İki yüzlülük CHP’nin paçalarından akıyor.”
Oflu Hoca cinsel konularda vaaz ettiği esnada cemaat kahkaha atınca hemen devamını getirmiş: “Ne güleyusunuz, p..kumun uşakları, ben demeyurum onu habu kitap deyu.”
Yaşar Nuri Öztürk’ün Ulusal Kanal’da Kılıçdaroğlu hakkında söyledikleri yenilip içilecek cinsten değil. Tam da Oflu Hoca işi:
“Nedir bu adamlardan milletin çektiği. Angut dedin mi de kızıyor.
Peki sen izah et bu durumu.
Nedir bu? Birinden birini seç.
Angutluk de, hainlik de, aptallık de.
Bir ad koy kendine.
Böyle bir rezillik var mı?
Çarşaf açılımı yaptın. Çarşaflar yüzüne gözüne dolandı, boğdu seni.
Senin yüzünün rengi kösele gibi olmuş.”
Yaşlanma ve paslanma...
Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş.
“Enseyi karartmayın” demişti Çetin Altan...
Her şey tadında kalmalı.
Başaramadıysan hemen çekil, koltuğa sakız gibi yapışma.
Siyasette gençleşmeyi yine de AK Parti getirdi.
İlk başta Abdullah Gül, peşinden Erdoğan erkenden çekildiler.
Davutoğlu daha genç, 1959 doğumlu...
Bahçeli 1948 doğumlu.
Yine de yaşlılık veya tek isim tutmak bir nevi politik huy.
MHP tek isimde takılınca virajı alamıyor.
Bir zaman sonra AK Parti bile yaşlı veya kişi bazında seçmeni oy vermeye mecbur kılmaya başladı. Yıllarca hep aynı isimler olunca itiraz sesleri yükseliyor.
Vahdet okuyucusu Selahattin Kılıçlar, AK Parti Halkla İlişkiler Başkanlığı’na yazdığı mektubunu bana bilgi notu olarak gönderdi:
“(....)Benim gençliğim Sn. Cemil Çiçek ve benzerlerine oy vermekle geçti. Ben bunlara isteyerek değil zorunlu olarak oy vermekten bıktım.
Onlar aday olmaktan bıkmadılar mı?
Allah (c.c.) korusun Sn. Cemil Çiçek ölürse AK Parti batacak mı?”
İlginç bir soru...
Tespit de yerinde, giderek hem siyaset hem de siyasiler yaşlanınca genç nesli kurutuyor. Şu anda Türkiye, bu kurutulmuşluğun ağında, devrim niteliğinde yenileşme yapamamanın sıkıntısını çekiyor. Üretkenlik devrede değil...
Önlem alınmazsa, rakipsiz tek partiye doğru gidiliyor.
Yaşlanmış ve paslanmış olacağız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.