Ezana Eza Verenler
EZAN İslam’ın, Ümmet-i Muhammed’in sesli bayrağıdır.
Bu bayrak göndere günde beş kez çekilir.
Ezanı duyan Müslümanlar camilere seğirtir ve Rahmana ibadet eder.
Ezan günde beş kez, insanın ezelde Rahman ile yapmış olduğu ahd ü misakı hatırlatır. Ezanı huşu ve heyecan içinde dinleyen mü’minler ahdlerini, misaklarını tazeler.
Ezan İslam’ın özüdür.
Ezanın iki türlü karşıtı vardır. Birinciler inatçı, militan, fanatik, saldırgan İslam düşmanlarıdır.
İkinciler, bilmeden farkında olmadan dolaylı surette ezana eza eden, zarar veren cahil bedevîlerdir.
Ezanın sanat tarafı vardır ve bu yönüyle ilahî dâvet gayr-i Müslimleri de ilgilendirir.
Bilmeden, kasıtsız olarak da olsa, ezana verilecek zarar İslam’a, Kur’an’a, Dâvet’e verilmiş olur.
Ezan, ezan okumasını bilen güzel sesliler tarafından okunmalıdır.
Sabah ezanları… Güneşin doğmasına henüz bir saat var… Şark ufkunda belirli belirsiz hafif bir aydınlık… Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlıyor. Mü’minler kalkıyor, abdest alıp Haliq’a ibadet ediyor. Mü’min olmayanlar başlarını yorganlarından çıkartıp, onlar da ezanı huşu ve hudu içinde dinliyor. Bitince tekrar yatıyorlar.
Evet ezanlar öyle okunmalı ki, Müslüman olsun gayr-i Müslim olsun herkese zevk vermeli, herkesi heyecanlandırmalı, herkesi uyarmalı.
Zamanımızda ezanların hoparlör denilen çirkin şeytanî cihazlara, akustik ilmina aykırı olarak kurban edilmesi ne büyük bir talihsizliktir.
Hoparlör fetişizmi ne korkunç bir vandallık ve ne azîm bir belâdır.
Edeb, erkan, usul bilmez bed seslilerin hoparlörleri sonuna kadar açarak ezan okumaları ne büyük bir saygısızlıktır.
Cahillerin ezana yaptıkları saygısızlığı önlemenin çaresi, cami içlerine ve minarelerine konulan hoparlörlerin, ehliyetli ve ruhsatlı akustik uzmanlar tarafından tesis edilmesi, yerleştirilmesi, denetlenmesidir.
Diyanet, müftülükler, cami imamları böyle yapmazlar ve yaptırmazlarsa sorumlu olurlar.
Camide sabah namazı… On iki kişilik küçük bir cemaat var. İmam efendinin önünde sabit mikrofon(lar) varken, bir de yakasına seyyar bir mikrofon mandallıyor ve avaz avaz namaz kıldırıyor. Bu, namaza ve kıraate saygısızlık değil de nedir?
Mahalle arasında bir cami. Evlere apartmanlara çok yakın, adeta bitişik. Sabahın karanlığında yüz küsur desibel şiddetinde açılmış madenî sesli hoparlörlerle yeri göğü inleten ezan okunuyor. Bebek uyanıp ağlamaya başlıyor. Geceyi huzursuz geçirmiş hasta yatağından sıçrıyor. Ne büyük talihsizlik.
Seher vaktinde bebek ezanla birlikte tebessüm ederek uyanmalı, hasta lâhutî ezanı dinlemeli ve kendini daha iyi hissetmelidir.
İslam düşmanları ve karşıtları, güzel okunan ezanları dinledikten sonra “Yahu, bu ezanlar beni Müslüman edecek diye korkuyorum…” demelidir.
Saba hicaz rast dilkeşhâveran ve öteki makamlarda okunan ezanlarla ruhlar ürpermeli, aynalardaki paslar silinmelidir.
En güzel okunan ezanları dinlemek için insanlar uzaklardan arabalarına binip gelmelidir.
Herkese nasip olmaz ama bazıları o ezanları dinlerken gözyaşı dökmeli, nicesi tevbe etmeli, ayılan bayılan, nâdiren de olsa gömleğini yırtanlar görülmelidir.
Bilmeden, kasıtlı yapılmadan, cahillik ve bedevilik sebebiyle ezanlara zarar veren hoparlör fetişistleri, ah bir bilseniz, ne büyük ve ağır bir vebal altındasınız.
Ve ey Diyanet, ey müftülükler, ey imamlar, ey müezzinler!..