Üniversitelerde Düğmeye Basıldı
Son yarım asırda küresel anlamdaki siyasal gelişmeler incelendiğinde; ülkeleri iç savaşa götürecek, toplumsal bölünmelere neden olacak tüm hareketlerin üniversitelerden topluma yayıldığı görülüyor.
Türkiye’de de 1980 öncesindeki teröre başvuran grupların ilk eylem alanları da üniversiteler olmuştu. Önce kampüsleri ele geçirenler daha sonra sokaklara yayılıp, kan dökmeye başlamışlardı.
Dönemin sol düşüncesinin uç örgütleri devrime giden yolda insan öldürmeyi “meşru” bir yöntem olarak gördüler.
Anarşist kuramlarla da tezlerini güçlendirip “daha iyi bir sistem ve eşitlik” adıyla çıktıkları yolda, profesyonel katillere dönüştüler.
Türkiye yeniden böyle bir sürece sokulmak isteniyor. Rus jetinin düşürülmesinden sonra ekonomik dengeleri ve dış politikası yönünden sıkıştırılmak istenen Türkiye, içeride de Tahir Elçi gibi isimlerin suikastiyle biçimlendirilmek isteniyor.
Tüm bu gelişmelerin Türkiye’deki yönetim erklerinin dışında geliştiğini iyi gözlemlemek gerek. Bu çerçevede üniversitelerde aniden patlak veren terör olaylarını da iyi okumak gerekiyor.
HACETTEPE BEYTEPE’DE PKK ANMASI
Hafta başından itibaren Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan PKK skandallarına yenileri eklendi.
Dün, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nde PKK yandaşları ortalığı savaş alanına çevirdi.
İlk olarak İstanbul Üniversitesi’nde patlak veren olaylarda, içi incir çekirdeğini doldurmayacak bahanelerle örgüt yandaşları eylem yaptılar.
Eylem yasadışı olmasına rağmen polis müdahalesi olmadı. Hemen ardından bölücü örgüt lehine sloganlar atılmaya başlandı. Buna da müdahale olmadı. Son olarak kendilerine karşıt ve eylemlerine engel gördükleri milliyetçi öğrencilere saldırınca ortalık savaş alanına döndü. Çıkan olaylarda 57 öğrenci gözaltına alındı.
İTÜ’de ise cuma namazı kılmak isteyen öğrencilerin başına soda şişeleri ve taşlar atıldı. Saldırı okul binalarından organize bir şekilde yapılırken, saldırıda bulunan grubun PKK lehine attıkları sloganlar ve okulda örgüt adına çalışan kişiler olması dikkat çekti.
Hacettepe’de ise önceki gün Diyarbakır’da kadın polis memuruna silahlı saldırı düzenlediği anda öldürülen terörist için Rektörlüğün ve güvenliğin gözü önünde anma toplantısı gerçekleştirildi.
Öldürülen teröristin aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji bölümü birinci sınıf öğrencisi olduğu açıklanmıştı. Örgüt yandaşları tarafından Beytepe Kampüsü’nde açılan pankartlarda “Güler Eroğlu Onurumuzdur, Şehit Namirin” yazılarıyla yürüyüş tertip edildi. Fotoğrafı tarafıma ulaştıran Hacettepe’den arkadaşlar, yaşananların Rektörlüğün gözü önünde cereyan etmesine rağmen herhangi bir müdahalede bulunulmadığına dikkat çekiyorlar.
Örgütün üniversitede çok etkin olduğunu, her fırsatta kendilerine karşıt olabilecek öğrencileri darp edip, okulla ilişkisini kesmesi için üzerine baskı oluşturduğu gelen bilgiler arasında. Hatta geçtiğimiz yıl Nevruz kutlamalarını bahane eden PKK’lılar tartıştıkları bir kız öğrenciyi kolundan satırla yaralamıştı.
Türkiye’nin en güzel kampüslerinden biri olarak bilinen Beytepe Kampüsü’nde örgüt baskısı akademisyenler üzerinde de sürdürülüyor. Örgütün hedefine aldığı bir araştırma görevlisinin odası kırmızı boyalarla işaretlenmiş ve tehdit edilmişti.
ACİL TEDBİR
Aynı anda İstanbul ve Ankara’daki üniversiteleri karıştıracak kadar profesyonel ve örgütlü bir şekilde hareket eden PKK’lıların durdurulabilmesi için siyasi iradenin de harekete geçmesi gerekiyor. Üniversitelerdeki arkadaşlarımızdan her gün aldığım mektuplar ve bilgiler durumun kontrol edilemez bir boyuta geçtiğini ve üniversitelerin PKK’ya terk edilmemesi gerektiğini gösteriyor.
Mevcut şartlarda, görmezden gelinmeye, “karşıt görüşlü” diye geçiştirilmeye çalışılan üniversitelerdeki PKK gerçeği, yarın çok daha büyük sorunların, iç çatışma ortamının doğmasına sebep olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.