Ehl-i Sünnet Müslümanlarına Açık Uyarı Mektubu
Yakın tarihte Kemalist düzen ve sistem biz Müslümanları çok ezdi, temel hak ve hürriyetlerimizi ayaklar altına aldı, çok acılar çektik, çok zulme mâruz kaldık; Hilafet elimizden gitti, Şeriat elden gitti, medreselerimiz ve tekkelerimiz kapatıldı, camilerimizin bir kısmı yıkıldı, Ayasofyamız müze yapıldı, bin yıllık millî yazımız yasaklanarak büyük bir kültür kopukluğu meydana getirildi. Çoğunluk olmamıza rağmen kendi vatanımızda sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, hattâ parya muamelesi gördük. Nice değerli hocalarımız asıldı, nicesi zindanlarda inledi, Ceza Kanunu’nun 163’üncü maddesine çarpıldık, ağır ceza mahkemelerinde süründük, ağır hapis cezaları yedik. Bir ara Ezan-ı Muhammedî okumamız bile yasaklandı.
Sonra Allahü Teala lutf etti, biraz hürriyete kavuştuk… Bunun üzerine ne yaptık? Hürriyet bizi sarhoş etti. Gaflete düştük, yumuşadık, çektiklerimizi unuttuk ve bir kısmımız kötü düzenin haram rantlarına saldırdı. Düzeni değiştirip, onun yerine âdil, hakkaniyetli, iyi bir düzen getirmek için çalışacağımız yerde; bozuk sistemin menfaatlerini devşirme hevesine ve ihtirasına kapıldık.
İslamî uyanış hareketinin içine birtakım münafıklar, arivistler, yarı mühtediler karıştı, hizmetleri dejenere ettiler.
Bir kısmımız İslam’ı bıraktı, İslamcılık tuzaklarına düştü.
Siyasal İslam’ı yükselttik ama asıl İslam geriledi. Dindarların, namaz kılanların, oruç tutanların sayısı azaldı.
Tesettür bezirganları, tesettürün bile canına okudu, cılkını çıkarttı.
Hürriyetten istifade ederek Ümmet birliği çatısı altında toplanmadık.
Mü’minlerin biat ve itaat edeceği râşid bir İmam seçemedik.
Kapatılan İslam medreselerinin ve tasavvuf tekkelerinin açılması için gereği gibi çalışmadık. Çalışmaktan geçtim, bu konuyu gündeme bile koymadık.
Fırsat varken, halka ve gençliğe, bilinmesi kadın erkek her Müslümana farz olan ilmihal ve ahlak bilgilerini öğretmedik.
Namaz ve cemaat konusunda yoğun ve genel bir seferberlik başlatmadık.
Halkı uyaracak, aydınlatacak, bilgilendirecek bir eğitim kampanyasına girişemedik.
Tağutun, Deccalların, Kezzabların, Süfyanların tahribatını tamir etmek için güzel, iyi, hayırlı ıslah faaliyetleri yapamadık.
Sabah namazlarında birkaç kişilik cemaati olan müzeyyen camiler yaptık her köşeye ama bir tek vasıflı ve güçlü İslam mektebi açamadık.
Cuma günü hafta tatili olsun, Ayasofya açılsın, bunları yapmazsanız size oy vermeyiz diyen kampanyalarımız olmadı.
Asıl farzları terk ve ihmal ederken, turistik lüks umreleri farz haline getirdik.
Evet biraz hürriyet ve demokrasi geldi ya, yan gelip yattık, sıcağı görmüş ekmek hamuru gibi yayıldık, mayıştık.
Bu baharın ve yazın sonunda güz ve kış gelir diye düşünmedik.
Bazılarımız İslam’a, Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, Hikmete aykırı kötü düzen için eskisine göre daha iyidir demek beyinsizliğini ve mantıksızlığını sergiledi.
Derin küfür ve şirk güçleri pusuda bekliyor. Bizi ilk fırsatta yine eskisi gibi köle ve parya yapmak niyetindeler.
Rantçılığı, eskisine göre daha iyidir safsatalarını, gafleti, mayışmayı bırakıp da ne zaman şuurlu, gayretli, uyanık Müslümanlar olacağız ve vazifelerimizi hakkıyla yerine getireceğiz?
Şimdi uyanmazsak, ileride çok geç kalmış olacağımızı bilelim.