Kuş Kuşluğunu Rus Rusluğunu Yapacak mı?
Rusya’nın ürettiği ve büyütmek için her türlü gayreti sarfettiği krizle ilgili yazmak düşüncesinde değildim. Konunun uzmanları, dış siyaset sahasının ilim ve fikir adamları yazıp duruyor.
Hiçbir dış kriz aslında iç krizsiz olmaz. İçerideki unsurlar böyle zamanlarda hızla harekete geçer ve kamuoyunu yönlendirmeye çalışırlar. Eskiden buna “beşinci kol faaliyeti” denirdi.
Her ülkede başka ülkelere sempati besleyen, daha ötesi onlardan menfaat uman veya menfaatlenen gruplar mevcuttur. “Türkiye’de böyle bir şey olmaz” diyen beri gelsin. Belki de stratejik mevkiinden ötürü Türkiye’de böyle unsurlar diğer ülkelere göre daha fazladır.
ABD makamlarından fazla Amerikancı, Almanya’dan şedit Almancı, Fransızları sollayacak kadar Fransız olanlar konusu bahsi diğerimiz. Türkiye’nin bir hayli Rusçu barındırdığı bu krizle ortaya dökülmüş oldu. İşin tuhafı bu Rusçuların aşırı ulusalcı veya milliyetçi ve hatta bazen “dindar” geçinenler olması. Demek ki bunların ulusalcılığı Rus milliyetçiliği ile çatışmıyor, aksine onun paralelinde gidiyor. Bir ara Rusya’da ortaya çıkan Avrasyacılık diye bir akım vardı. Avrupa ve Asya kıtasına yayılmış olan Rusya adına üretilmiş bir strateji olmakla birlikte, eski Sovyet hinterlandındaki Türki toplulukları da işin içine katan bu stratejinin Türkiye’den de takipçileri mevcuttu.
Şeyhlik taslayan, aynı zamanda küsurat bir siyasi partinin başkanı olan ve “profesör” unvanı kullanan bir zatın gazetesinde bakın bir Rus savaş gemisinin yanında fındık kabuğu kadar kalan bir balıkçı gemimize ateş açması nasıl haberleştiriliyor:
“Rusya Savunma Bakanlığı Basın Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, Ege Denizi’nin kuzeyindeki Limni Adası’ndan 22 kilometre uzaklıkta seyreden ‘Smetlivıy’ Rus askeri devriye gemisi, bir Türk balıkçı gemisiyle çarpışma ihtimalini son anda engelledi. Rus mürettebatın, iki gemi arasında 1 kilometrelik mesafe kaldığını görüp Türk balıkçı gemisini telsiz kanalları ve fişeklerle birçok kez uyardığı, ancak Türk gemisinin uyarılara cevap vermediği belirtildi. İki gemi arasındaki mesafenin 600 metreye indiği sırada, çarpışmanın engellenmesi için Rus askeri gemisinin karşı tarafı etkilemeyecek şekilde silah kullandığı kaydedildi. Türk balıkçı gemisinin uyarı ateşinin ardından derhal yön değiştirdiği ve Rus mürettebatla iletişime geçmemeyi sürdürerek seferine devam ettiği belirtildi. Rusya Savunma Bakan yardımcısı Anatoly Antonov, Türkiye’nin askeri ataşesinin olayla ilgili bakanlığa çağrıldığını açıkladı.”
Rus Savunma Bakanlığı’nın açıklaması elbette bir Rus ajansından alınmış. Haberin diğer tarafı bu Rusçu gazeteyi alâkadar etmiyor. Bu gazetenin bahsi geçen başyazarı da bakın nasıl Rus propagandası yapıyor: “Rusya’nın bölgedeki Müslüman dünya ile anlaşmalara gitmesi ve ABD’ye karşı müttefik olarak birleşmesi, uçak krizinde Rusya’nın yanında yer almalarına neden oldu. Yani komşumuz olan Müslüman devletler, Sünni dünyanın başı kabul ettikleri Türkiye’yi bırakarak Rusya liderliğinde yeni bir blok oluşturuyor. Rusya’nın müttefiki İran, doğalgaz kullanımındaki artışı bahane ederek bize verdiği gazı yarı yarıya kesti. Diğer sınır komşumuz Irak da uçak krizinden sonra Türkiye’ye karşı tavrını değiştirdi.”
Bunlar apaçık “Moskof ağızları”! Rusya’nın Müslüman dünya ile anlaşmalara giderek ABD’ye karşı müttefik olarak birleşmesi…Bu nasıl müptezel bir yalan? Rusya ABD’nin DAEŞ mücadelesine katılmak iddiasıyla Suriye’ye askeri unsurlarını yollamadı mı? “Müslüman dünya” Şii İran, zalim Esed ve İran’ın gölgesindeki Şii Bağdat yönetiminden mi ibaret?
“Müslümancı”sı böyle, ya Bâb-ı Âli Pravdası olarak bilinen Cumhuriyet ne yazıyor? Birinci sayfadan Rus büyükelçisinin şartlarını açıklıyor: Özür, ceza ve tazminat!
Bu kadarına da yuh! Rezilliğin daniskası aranırsa, budur. Türkiye’de gerçekten “basın ahlâkı” olsa idi bu gazeteler bu ahlâksız tutumlarından ötürü meslek erbabı tarafından meslekten men edilirdi.
Gemi olayının diğer tarafı, yani Rus gemisinin taciz atışı yaptığı geminin kaptanı “bize ateş açıldığından haberimiz yok. Elimizde görüntü kayıtları var, Sahil güvenliğe bilgi verdik” diyor. Buradan çıkarılacak sonuç şu: Büyütülmesi gerekmeyen bir hadise büyütülüyor ve buradan Türkiye’ye karşı bir hava oluşturuluyor. Buna “suiniyet” denir. Peki Türkiye’deki Rus medyasının durumunu nasıl değerlendireceğiz?
Gelelim başlıktaki soruya: Elbette yapacak, yapıyor. Fakat onların hık deyicileri de ne yapmış oluyor dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.