Aynanın öteki yüzü
YOLDAN geçerken başınızı çevirip kahvelerde ömür tüketen insanlara baktınız mı hiç? Eğer dikkatinizi verirseniz, sigara dumanına karışmış kahkahaların yükseldiğini duyarsınız. Onlarca insanın, günü tüketebilmek için çay eşliğinde geyik yaptığına şahit olursunuz. Kendinden ve yaşamdan kaçan insanların ürkek bir çocuk gibi bekleştiklerini görürsünüz.
Eğer yoldan geçerken başınızı çevirip bakarsanız kumara, şans oyunlarına, gazino, disko ve eğlence merkezlerine, futbol ve benzeri eğlencelere koşan insanların gözlerindeki belirsizliği görürsünüz. Onlar, peşinde sürüklendikleri şeyin kendilerini mutlu kılacağına ve ölümü unutturacağına inanırlar. Fakat heyhat! Hemen her dakika, her saniye, her hafta onlarca insanın göç yolculuğuna şahit olurlar. Ölüm oların en korktukları şeydir.
Toplumda epey rağbet gören şans oyunları insanlarımızın niyetlerini ve karakterini ele veriyor. Bu insanlar kolay yoldan para elde edebilecekleri her şeyi deniyor ve bir süre sonra asalak haline geliyorlar. Ölümü düşünmek ise onların ağızlarının tadını kaçırıyor o yüzden ne ölümden söz ediyorlar ne de ölüm düşüncesini akıllarına getiriyorlar.
Eğer yoldan geçerken başınızı çevirip bakarsanız, ağza alınmayacak küfürlerle birbirlerinin üzerlerine yürüyen iki adamın kavgasına şahit olursunuz. İncir çekirdeğini doldurmayacak bir sebeple kavgaya tutuşup, birbirlerine ölüm tehditleri savuran adamlar huzurunuzun katili olurlar. Keşke bu görüntüleri çocuklardan gizleyebilsem diye düşünürsünüz. Çünkü sevgi ve anlayıştan bahsettiğiniz çocuğunuz, iki adamın neden kavgaya tutuştuklarını sorduğunda ona verebileceğiniz bir cevabınız olmayacaktır.
Eğer akşam evinize geldiğinizde televizyonun düğmesine basarsanız, karşınızda medyatik bir hanımefendiyi görürsünüz. Hanımefendi kendisine sorulduğunda eğlenmeye gittim, hoşça vakit geçirdim, keyifli anlar yaşadım der. Lise çağındaki kızınız hanımefendinin ifadelerini ilgi ile izlemiştir. Büyük hayallerle büyüttüğünüz biricik kızınızın bu kişileri örnek alması sizi fazlasıyla rahatsız eder ve onu ortamdan uzaklaştırmaya çalışırsınız. Fakat başarılı olamazsınız.
Eğer yılbaşı öncesi dışarı çıkarsanız, aldıkları piyango biletine ümit bağlayan onlarca insanın yalancı hayallerine şahitlik edersiniz.
Eğer yaşadığınız şehri şöyle bir gezmek isterseniz gözleriniz, kafelerde boş boş oturan gençlere ilişir ve bu çocukların hayata neler kattıklarını sorarsınız.
Siyasiler çağın yeniliklerini yakaladık, yarınlara doğru umutla koşuyoruz demeye devam etseler de, bizim insanlarımız zamanı kullanma bilincine dahi sahip değiller. Vakti doğru kullanamayan bir toplumun geleceğe umutla yürümesi düşünülemez. O nedenle öncelikle insanlarımıza zaman bilinci kazandırılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.