Fransa’da yoksulları aşağılamanın suç sayılmasını öngören yasa tasarısı parlamentodan geçmiş. Yasaya göre fertleri ırk, din ve cinsiyet bakımından ayrımcılığa tabi tutmak suç sayılıyor. Bolivya da dahil olmak üzere bir çok ülkede insanları sınıflara ayırmak suç kabul ediliyor fakat pratikte bunun yansımalarını pek göremiyoruz. Zira ırkçılık Avrupa’nın genetik bir hastalığıdır. Bu hastalık tedavi edilmezse, Ortadoğu’da ve dünyanın dört yanında insanlar öldürülmeye devam edecekler.

Fransa’da yoksulların aşağılanmasının suç sayılmasını öngören yasanın parlamentodan geçmesi Batının ötekileştirme, ayrıştırma sorununun bir göstergesidir aslında. Nitekim bu ülkelerde ötekileştirilen ve dışlanan insanlar var. Bu insanlar şehir merkezlerinin arka banliyölerinde devletin ilgisinden ve gözetiminden uzakta yaşarlar. Devletin kaynaklarından tamamen mahrum bırakılmış ve kendi kaderlerine terk edilmişlerdir. Dışlanan bu kesimler bu toplumlar için potansiyel suç unsuru olarak görülüyor. Genellikle yabancılardan oluşan bu insanlardan ucuz iş gücü olarak faydalanılıyor. Ya da Batılı ülkelerin savaş ihraç ettikleri yerlerde hazır asker olarak gönderiliyorlar.

Ötekileştirmek Batının kronik bir hastalığıdır. İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların, Almanların ırkçılığı meşhurdur. Nitekim bu ülkeler dünya savaşları çıkarmışlar ve Afrika’yı, Hint kıtasını Güney Amerika’yı istila etmiş ve köleleştirmişlerdir.

Fransa tehdit unsuru olarak gördüğü kesimler için kendince önlemler alıyor. Alınan önlemler sayesinde sosyal kesimler arasındaki dengeyi sağlayabileceğini ve böylece olası bir kargaşanın önüne geçebileceğini sanıyor. Fakat çözüm diye benimsenen yöntem açılan yarayı iyileştirmekten çok uzak, aksine yarayı daha da derinleştirecek bir yol. O yüzden hiçbir çözüm içermemektedir. Manipülasyona açık bir durumdur. Zira adaleti sadece dışarıdan değil içeriden de tesis etmedikçe sosyal tabakalar arasındaki bu derin yarığı kapatmak mümkün olamaz.