Müslüman Irkçı Olamaz
Din nasıl ırkçılığa düşmansa, ırkçılar da İslam dinine o kadar düşmandırlar. Irkçılık ilkelliğini yasaklayan ve horlayan bu dini, ırkçıların sevmemesi ve ona düşman olmaları anlaşılır bir durumdur. Zaten her günahta küfre giden bir gizli yol vardır. Şimdi biz gizli yolları bırakarak çok açık ve net bilgiler vereceğiz.
Soralım; dine düşman olanın o dinle bir ilişkisi kalır mı?
Dini beğenmemek, dinin emirlerini çirkin görmek, dine ters düşen inanç ve ilkeler, kanunlar edinmek, dinin kısmen de olsa bu çağın ihtiyaçlarını karşılayamayacağına, insanları ve milletleri geri bırakacağına inanmak, dini yaşadığı için dindarlardan gıcık kaparak onları sevmemek, kafirleri Müslümanlardan daha çok severek üstün tutup tercih etmek, laik kanunları alıp Allah Teâlâ’nın kanunlarını hayattan ve uygulamadan bilinçli olarak atmak, evet bütün bunlar ve benzeri inanç ve davranışlar, insanı dinden çıkarıp kafir eden hususlardır.
Biz “İnançta Arınma” kitabımızda bu çağdaş irtidadı uzun uzun yazdık. Sırf laik kanunları benimseyip kabul etmenin bile nasıl bir kafirlik olduğunu bir çok kitabımızla beraber “Laiklik Sorgulaması” ve “Sistem ve Şeriat” kitaplarımızda delilleriyle birlikte açık seçik uzun uzadıya yazdık. Bunları başımıza saran Batılılaşma hareketlerinin nasıl bir imansızlığı neticelendirdiğini bir seri halinde yedi kitapta yazdık çok şükür. Konu için o kitaplar çok önemlidir deyip geçelim.
İşte bu sebeplerden ötürü bu zamana kadar okuduklarımızdan ve dinlediklerimizden edindiğimiz bilgilere göre bütün ırkçılar dinden az çok uzaktırlar. Bunun tabii olmasından daha doğal ne olabilir? Bir insanın, aklını, düşüncesini, duygu ve davranışlarını sevmeyen, yeren, hatta lanetleyen bir dini, bir inancı sevmemesinden, ondan nefret etmesinden daha normal ne olabilir?
Asıl şaşılacak olan bunun tersi olan inanç ve tutumlardır. Zira dindar bir ırkçı görürseniz biliniz ki o ya zır cahildir. Belki bilgi ile kurtulabilir. Ya da bir ahmaktır, dini de, ırkçılığı da anlamamış demektir. Maalesef ahmaklığın tedavisi yoktur. Veya asıl duygularını gizleyen ve bununla gizli maksatlar peşinde koşan kötü bir istismarcıdır. Bu tür takiyyecilerde din ve inanç yokluğu kadar, kişilik bozulması, şahsiyet parçalanması ve benlik yaralanması da vardır. Ruhu bölünmüş, aklı parçalanmış hasta tipler de ayrı bir gurubu oluşturabilirler.
Bazı kimseler bunu hala anlamamış olsalar da şu kesin bir hakikattir ki bu dine, bu millete, bu ümmete, hatta topyekun insanlığa en büyük felaket ırkçılıktan gelmiştir. Irkçılık ve onun tabii sonucu dinsizlikten yani!
Yaşadığımız son iki dünya savaşının asıl sebebi de bu değil midir?
Eğer dünya aklını başına alıp da yeterli tedbirleri acilen almazsa, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyada ırkçılığın yeniden hortlaması gösteriyor ki, üçüncü dünya savaşı felaketinin de aynı sebepten kaynaklanacağı kuvvetle muhtemeldir.
Allah korusun!