Irkçılık İçin Savaşan Cehennemliktir
İster Türkçülük, ister Kürtçülük, ister Arapçılık, isterse Acemcilik olsun, bütün Irkçılık, kavmiyetçilik, ulusalcılık davaları, birer İslam zıddı cahiliyyet dâvâsıdır.
Müslümanların aralarında din kardeşliği ve iman bağı oluşmuşken, birbiriyle kaynaşıp tevhid birliğini meydana getirmişken, ir ümmet olmanın güzelliğini görmüşken, kavmiyet dâvâsına kalkışmak, cahiliyyet, yani karanlık küfür dâvâsından başka bir şey değildir.
Mü’min olan her insan, eğer cidden müminse, cahiliyyete aid olan her dâvâyı ayaklarının altına almak zorundadır. Hadisler bu konuda çok tavizsizdir:
Hz. Resulullah (sav) buyurdular:
“Allah, Zekeriya oğlu Yahya’ya beş şey ile amel etmesini ve Benî İsraile bildirip onların da amel etmelerini emretmesini emretti.” Sonra onları saydı ve sözüne şöyle devam etti;
“Ben de, Allah Teâlâ’nın bana emrettiği beş şey ile sizlere emrediyorum: Meşru emirleri dinlemek ve itaat etmek, cihad, hicret ve cemaat. Her kim ki bir karış cemaatten ayrılırsa, tekrar dönünceye kadar İslam bağını boynundan çözüp atmıştır. Kim cahiliyet davası olan ırkçılığa çağırırsa, hiç şüphesiz o, cehenneme diz üstü çökmüştür.”
Denildi ki: “Namaz kılsa, oruç tutsa da mı?
Buyurdu ki: “Namaz kılsa, oruç tutsa, hatta kendini Müslüman saysa da.” (Tirmizi, 2863. Elbanî, Sahihu’l Cami’, 567.)
Hal böyle iken bir de o uğurda savaşmanın dinde asla bir mazereti olamaz.
Cabir b. Abdullah’dan (r.a.) rivayet edilmiştir: “Biz Asr-ı saadette (Benî Mustalik Gazvesi esnasında) idik. Bir kuyu başında bir Muhacirî bir Ensarîye vurdu. Ensarlı:
- “Ey Ensar, imdat” diye bağırınca, Muhaciri de
- “Ey Muhacirler, imdat” diye bağırdı.
Olayı duyan ve yetişen Peygamberimiz: “Ben aranızda olduğum halde hala mı cahiliyye davası? Bırakın bu kokmuş davayı!” buyurdu.
Ebu Hüreyre (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
“Her kim körükörüne (çekilmiş) bir sancağın altında harbeder, bir asabe namına kızar, yahud bir asabeye davet eder veya bir asabeye yardımda bulunur da öldürülürse, bu da, bir cahiliyyet ölümüdür.
Her kim benim ümmetime karşı çıkar, iyisini-kötüsünü vurur, mü’minden çekinmez, ahid sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o, benden değildir, ben de ondan değilim.” (Sahih-i Müslim, Kitabu'l-İmare, B.13, Hds.53.; Sünen-i İbn Mace, Kitabu'l-Fiten, B.7, Hds.3948.; Sünen-i Neseî, Kitabu Tahrimu'd-Dem, B.27, Hds.4097; et-Taberî, A.g.e., C.7, Sh.517. )
Hiç şüphesiz ırkçılık ve asabiyete davet, onun yolunda savaşmanın başlangıcıdır. Bu yüzden hadislerde bu iki konu yan yana beraberce zikredilmektedir:
“Asabiyet dâvâsına kalkışan (ırkçılık yapan), onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.”(Ebu Davut, Edeb, 121.)
Hz. Peygamber (s.a.s), "ırkçılık davasına kalkışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa girişen de bizden değildir" buyurarak böyle bir kişinin yerini tespit etmiştir.(Müslim, İmare, 53, 54, 57, Suyutî, Camiu’s Sağir, 7684.)
Yine Peygamber Efendimiz (sav) buyururlar ki:
"Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür."(İbn Mâce, Fiten 7.)
Suriye yanıyor. İçindeki bütün Müslümanlar kardeşimizdir. Yardım ederken şu Türk, şu Kürt, şu Arap diye seçmek, ırkçılıktır. Kobani için çabalarken Bayırbucak’lıları ağzına bile almamak, ırkçılıktır.
Ve bu ülkede bütün ırkların haklarını savunmak varken, sadece Kürt halkının haklarını savunmak, cahiliyye, yani kafirliğe ait bir ırkçılığın ta kendisidir. Irkçılık yapan, ona davet eden, onun için savaşan, bilsin ki, yukarıda yazdığımız hadisten öğrendiğimize göre, geberir gebermez, cehenneme diz üstü çökertilecektir.
Ey Türk, Kürt, Arap ve Acem Müslümanlar! Sizi cahiliyeye/İslamsızlığa çağıran bu cehennemlik ırkçıları iyi tanıyınız ve Allah için terk ediniz.
Akrabanız bile olsalar…