İhanetin Aydınları
“Aydınların Karanlığı” kitabımız Kasımda çıkmıştı. Okuyanlardan çok güzel tepkiler alıyorum. Özellikle de son günlerde aydınların arka arkaya gelen ihanetleri üstüne kitap daha bir güncel oldu.
“Hocam, soluk soluğa okudum. Başımı kaldırınca karşılaştığım ihanetlere artık şaşırmıyorum. Çünkü sizin kitaptan sebebini öğrendim bu ihanetin” dedi bir okuyucum. Çok sevindim.
Evet, Merkel gelecek, ihanet bildirileri. Baydın gelecek, ihanet bildirileri. Terör vurulacak, ihanet bildirileri. Sıradan insanımız şaşırıyor,” bu nasıl olur?” diye. Haklıdır. Havsalası almıyor. Çünkü Müslüman.
Ötesini söylemeye gerk var mı?
“Muasır medeniyet seviyesine çıkma/Çağdaş uygarlık düzeyine erme”, “aydınlanma”, “çağdaşlaşma”, “gelişme ve kalkınma”, “hümanizm/insancıllık”, “laiklik” gibi nice iman katili kelimelerle ifade edilen “Batılılaşma”, biz Müslümanlar için “dinden çıkma”, “irtidat”, “dinsizleşme” macerasının başlangıcıdır. Bir bilettir bunlar, onunla bindiğimiz otobüs İslam Yurduna değil, küfür yurduna gider.
Erzurum’a bilet alan yolcu İstanbul’a gidemez onunla. Paris veya Londra’ya bilet alan, onunla Mekke ve Medine’ye gidemez herhalde. Bizde Batılılaşma, bu vatanı kafir yurdu yaparak Müslümanları kafirleştirme işleminin biletidir, vizesidir. Tabi uygulanış biçimine ve neticesine bakarsanız, dayatmanın, diktanın, zulmün, faşizmin ta kendisidir.
Adam vazifesini yapıyor, biz adama hain diyoruz. Birbirimizi anlamamız mümkün değil. Çünkü iman farkı var. Hayat tarzımız farklı. Dünyayı değerlendirişimiz bam başka.
Kim kime yabancılaştı?
Yüz sene evveline bakın, bu ülkede kimler yaşıyorsa, onlar haklı. Ötekiler tğredi, yabancı, hain misafir.
Batı, aslında İslam'dan aldığı değerlerle kendi içerisinde bir Rönesans ve reform yaptı. Hiç şüphesiz bunu ilmi düşünce ve disiplinin yanında çok çalışma azmini ve emeğini de kattı. Eşyanın tabiatını öğrenmek için sarfettiği çaba elbette ki saygı değerdir. Birlikten ve dürüst çalışmanın önemini anladı. Batıyı batı yapan da kısaca bunlardır.
Batının kalkınma hamlesinde göstermiş oldu bu tür değerleri elbette biz takdirle karşılıyoruz. Ne var ki bu sayılan değerlerin bütünü, bizim dinimizin ve medeniyetimizin asli değerleridir. Bize yabancı değiller yani. Yani bizim bunları batıdan almamıza gerek yoktur. Aksine batı bizden aldığı için bu değerlerle yükselmiştir. Bu bir iddia değildir. Bununla ilgili çiltler dolusu kitaplar yazılmıştır.
Ancak bizdeki batılılaşma taraftarları, batının bu tür değerlerini anlama, kavrama yerine, körü körüne her hususta onları taklide yönelmişlerdir. Yani ilmi çalışma, disiplin, emeğe saygıyı, birlikte hareket, iş ahlakına riayet gibi değerlerin yanında, batının yaşam biçimini, hayat tarzının kendisine bir ideal olarak seçmiştir.
Dolayısıyla batıda ilk görünen alkol, kumar, fuhuş müzik dans, moda, açıklık saçıklıktır. Onlara göre batının bütün değerleri birlikte alınmalıdır.
Batı demek onlara göre, kılık kıyafet, içki, kumar, dans ve bir adım ötesi fuhuş…
İşte aydın!
Ondan ne köy olur, ne kasaba…