Tartışma, karınca bile doğurmadı
Dengir Mir Mehmet Fırat ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki tartışmayı başlangıcından sonuna kadar pür dikkat izledim. Hani “Dağ fare doğurdu” derler ya, bu tartışmada bırakın fareyi, “karınca” bile doğmadı. Kamuoyu zaten bunların hepsini biliyordu, sadece derli toplu bir şekilde yeniden konuşulmuş oldu.
Randevudan en çok kârlı çıkan Uğur Dündar oldu. Adam bir nevi meslek hayatının jübilesini yaptı. Hakkını yemeyelim, şahsen ilk defa dürüst ve adil davrandığına şahitlik ettim. Verdiği sözü tuttu ve adil hareket etti. Ha bir de tartışmayı canlı veren televizyonlar çok kârlı çıktı. Çünkü en az iki saatlerini kurtardılar ve iki saatlik program kazançları oldu.
Tartışmacılara gelince; ben bir tarafım. Taraf olmam objektif olmamı engellemez. Elbet CHP’lileri sevemem. Seversem değer yargılarım zedelenir ama, bu demek değildir ki, doğru söylediklerinde, millet ve devlet menfaatine dair iyi şeyler yaptıklarında, yaptıklarını inkar edeceğim. Hayır inkar etmem, hatta desteklerim.
Lakin bugüne kadar devlet ve halk menfaatine dair, “iyilik” adına bir tek şeylerine rastlamadım, rastlarsam kesinlikle haklarını verir ve eleştirmek yerine överim. Bu tartışmada en çok şuna dikkat ettim. “Acaba ilgili şahıs KK, yeni neler söyleyecek” diye bekledim fakat “Benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur”dan başka bir şey söylemedi.
Dengir Mir Mehmet Fırat’a gelince, o da KK’nun attığı iftiralara belgelerle cevap verdi, aynı cevapları defalarca diğer kanallarda izlemiştik. Başka da yapabileceği bir şey yoktu. KK ile ilgili başka dosyalar vardı ama toplumu daha fazla germemek adına açıklamadığını ve açıklamayacağını söyledi.
CHP’lilerin en belirgin ve tek özellikleri; iktidarda kim olursa olsun ve iktidar ne kadar doğru ve güzel iş yaparsa yapsın, onlara köstek olmaktır. Bunu bilmeyen sadece beşikteki bebelerdir. Aksini bilen ve gören varsa, buyursun açıklasın ve ispat etsin.
Bu sebeple aziz milletimizin CHP’lilerden öğreneceği hiçbir şey yoktur. “İnkar” ve “iftiradan” başka ellerinde kazanım adına neleri varsa döksünler ortaya ve bizleri mahcup etsinler. Önceki gün de yazdım, içlerinde öyle çok Bayram Meral’leri var ki bunların, önce onları temizleyip, milletin huzuruna öyle çıkmalılar.
KK adlı şahıs daha tartışmaya başlarken bir sürü çamur atarak konuşmasına başladı. Tahrik unsuru öyle yüksekti ki, “Dengir Mir Mehmet Fırat’ın büyük bir sabır ve olgunluk göstererek KK’ya katlanmasına hayret ettik” diye program sonrası pek çok insandan duydum.
KK çok pişkin bir adam, sözlerinin başında hayali ihracattan söz etti ve Ukrayna adını verdi, birkaç dakika sonra söylediklerini unutup, “Ben hiçbir yerde Ukrayna adını vermedim, Fırat kendisi söyledi” deyip çıktı. Bu yüzden derim “pişkin adam” diye. Kulaklarımıza mı inanalım, adamın söylediklerine mi? Ben Ukrayna sözünü KK’dan duydum.
Sonra hayali ihracaat meselesi nasıl olduysa İngiltere üzerine kaydı. Gerçi bunu Dengir Mir Mehmet Fırat da hemen hatırlattı ama adamın umurunda mı, salvolarını sallasın, bir şeyler söylesin de lafın ucu nereye varırsa varsın, zaten emelleri kafa karıştırmaktan başka şey değil. İşleri bu olduğu için bildiklerini yaptı.
Gümrük meselesinde ilgili şahısların CHP’li olduğunu kabul etti ama ıkına sıkıla tarihleri yanlış vererek güya saptırma yaptı. Her iki tartışmacının da beden dilini santim santim izledim. KK’nın beden dili her söylediğini inkar edercesine tedirgindi.
Bütün Türkiye’nin bildiği bir şey vardır, tartışmada gündeme gelmedi, o da şuydu. Mehmet Moğultay döneminde memuriyete başlamış kişilerin yüzde sekseni gençliğini çeşitli sol örgütlerde geçirmiş militan tiplerdir. Moğultay bunu kendisi de kabul etmiş ve “Elbet örgütümden insanlar alacaktım. Ya kimi alaydım” demiştir.
Bay KK da bu militanların başında geliyormuş demek ki. Dikkat edin Moğultay döneminde devlete sızmışların pek çoğu bugün ülkede kriz çıkaran tiplerdir. Tartışmada bir de siyasi ahlaktan söz edildi. Hangi siyasi ahlak Allah aşkına, kim yitirmiş de biz bulacağız! Yarına devam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.